Jisung, hala bir şekilde Chan'ı tutmaya, içeriye girip çocuğa saldırmasına engel olmaya çalışıyordu. Her ne kadar Changbin'e karşı bir sorumluluk duygusu hissetmese de günün sonunda kendisi bir alfaydı ve görünen o ki Changbin de bir omega. Dolayısıyla kurdunun hissettiği bu korumacılık hissine engel olamıyordu.
Chan'ın gürleyip bağrışmalarına Seungmin ve Hyunjin de gelmiş ancak olayı tam olarak anlamadıkları için Jisung'ın arada kalmaması amacıyla kenara çektiği Jeongin'e yan yan bakışlar atıyorlardı. O sırada uzaktan koşarak gelen Felix'i görmesiyle Chan'la tek başına uğraşmayacak olması, içini bir miktar rahatlatmıştı.
Felix, hala ıslak olan saçlarını yüzünden çekip hala Jisung'ın tutuşundan kurtulmaya çalışan Chan'ı omuzlarından kavradı. Burnunu havada dolaştırıp kapalı kapının ardındaki Changbin'den gelen kokuyu içine çekti. Birden neden çocuğun kokusunun ortaya çıktığını anlayamadığı ortadaydı. Normalde kızgınlıkta bir kurdun kokusu iyice güçlenir, herkesi kendisine çekerdi ancak Changbin'in kokusu normal bir omegadan gelen koku kadar güçlüydü ancak, hatta belki o kadar bile değildi. Birkaç saat önce kokusunu hiç alamadıkları düşünülürse ancak bu esans çok sayılabilirdi.
"Tebrik ediyorum sizi, güya saklayacaktınız ama ben gelene kadar bile dayanamamışsınız."
"Senin aniden kızana girmeye karar veren kurduna söyle sen onu."
Felix, kendisini tutamayarak kızgınlıkla söylenirken Jisung da beş beş cevap vermekten geri kalmıyordu. Chan'ı hızla oradan uzaklaştırmaya çalışırlarken Felix bir yandan da kurdunun sesini kullanarak baş alfayı sakinleştirmeye çalışıyordu ancak pek başarılı olduğu söylenemezdi.
----------
Minho, kapının önüne çıkıp zaten zor bir zaman geçiren Changbin'i, bağrışları ve fenomenleriyle iyice gerdikleri için hepsine ağzının payını vermemek için kendisini zor tutuyordu. Eğer ki Changbin'in Minho'ya ihtiyacı olmasaydı bunu yapardı da. Ancak çocuk acıdan kıvranıyor, gözyaşları bir şelale gibi boşalıyordu.
Minho, çocuğun yanına oturup ellerini ince beline yerleştirdi ve ovuşturmaya başladı. Changbin, kendi avuçlarıyla Minho'nunkileri kavramış, daha da çok bastırıyordu. Alt dudağı tatlı tatlı titriyor, gözleri ise baygın baygın Minho'nun yüz hatlarını inceliyordu. Kirpikleri yaşlarla ıslanmıştı ve yanakları pembe pembe parlıyordu.
O anda Minho'nun aklına bunun çocuğun ilk kızanı olabileceği geldi. Fazla küçüktü çünkü. Başta en azından on yedi yaşlarında olabileceğini düşünse de belki ondan da gençti -on yedi yaşında ilk kez kızan olan bir omega görmemişti daha önce Minho-. Bu, neden bu kadar zorlandığını açıklardı. Minho, kızgınlık dönemlerini tek başına geçirmenin eziyet gibi olduğunu biliyordu ama en kötüsü ilk seferiydi. Bitmek bilmeyen bir cehennem gibi gelmişti kendininki Minho'ya.
"Bu ilk kızgınlığın mı bebeğim?"
Changbin, sevimli alt dudağını ısırıp başını hızlı hızlı yukarı aşağı salladı. Minho, çocuğa yardım etmeyi teklif etmişti ama on dört yaşında birisine dokunamazdı. Düşüncesi bile korkunçtu. Omeganın rahmine masaj yapmaya devam ederken başını umutsuzlukla önüne eğdi. Çocuğu acı içinde ne kadar izleyebileceğini bilmiyordu.
"Çocuk değilim ben."
Minho, anlamayan bakışlarını oğlanın gözlerine çevirdi. İlk kızgınlığı olduğunu söylüyordu ama çocuk olmadığını iddia ediyordu. Daha önce Jisung'a da buna benzer bir şeyler söylemişti. Kaşlarını çatarak sorguladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How Not to Get a Pack; by Seo Changbin/ChanChang
FanfictionNasıl bir sürü edinilmez; Seo Changbin tarafından a/b/o Smut içerir.