18

631 86 17
                                    

Changbin, Hyunjin tarafından sürüklenerek uzaklaştırılmayı planlamamıştı. Chan, babasının yerini öğrendikten sonra Hyunjin'e bir işaret vermiş ve Hyunjin de omegayı ağaçların arasına doğru götürmeye başlamıştı. Changbin, yol boyunca söylenip sövmüş, sonra da Hyunjin'e vicdan azabı çektirmeye çalışarak onların yanında olmak yerine neden kendisini korumak için götürdüğünü sorgulamaya başlamıştı. Bu da işe yaramayınca çırpınıp debelenmeye başlamıştı ancak görünen o ki Hyunjin cılız bir betanın teki olmasına rağmen Changbin'den daha güçlüydü.

Hyunjin nihayet yeterince uzaklaştıklarına karar verdiğinde Changbin'i bir ağacın altına oturtup uslu bir şekilde durmayı mı yoksa köpek gibi bağlanmayı mı tercih edeceğini sormuştu ancak tercih edilecek bir şey yoktu, dolayısıyla Changbin uslu bir şekilde oturmuş, dizlerine sarılmış ve somurtmaya karar vermişti. Aptal alfa, sanki Changbin çok umurundaydı da güvende olması için göndermişti. Hayır, pislik bunu egosundan dolayı yapmıştı.

"Annen neden gelmek istemedi?"

Changbin, bir anlığına gözleri Hyunjin'e kaysa da tekrar bakışlarını ayak uçlarına dikti. Bu konuyu düşünmemeye çalışıyordu ancak Hyunjin yardımcı olmuyordu. Yalnızca omuzlarını silkmekle yetindi cevap olarak.

Wonwoo'yu yanına verdikleri alfa annesini ısırmış, babasıyla olan bağını elinden geldiğince koparmıştı. Yüzde yüz başarılı olamamıştı ancak annesini mahvetmeye yetmişti bu. Eğer ki adamı terk ederse ölürdü, Mingyu oradan kaçıp annesini terk ettiği takdirde öleceği gibi. Changbin, sevdikleriyle beraber ölmeyi neden tercih etmediğini sormuştu ve annesi de babası eşinin öldüğünü görürse fazla uzun süre dayanamaz demişti. İki ucu da boklu bir değnekti yani durum.

Isırık gözlerinin önünden gitmiyordu Changbin'in. Annesinin güzelliğine ait olmayan bir şeydi. Yeşil, mor ve sarı karışımı bir renkti ve omzundaki damarlar iyice belirginleşmişti. Yani kısacası o alfanın ısırığı annesinin kanını toksiklemişti.

Hyunjin, karşısına oturup yüzünü iyice yaklaştırdı ve elini Changbin'in yanağına sürttü. Changbin, ağladığını ancak Hyunjin'in silmesiyle ıslaklık yayılınca anlamıştı. Kolunu yüzüne kapattı ve gözlerini sildi.

"Özür dilerim hyung, seni üzmek istememiştim."

"Senin yüzünden ağlamıyorum, bir şey gözümü acıttı Hyunjin-ah."

Hyunjin, Changbin'e inanmamıştı ama çoçuğun üstüne gitmenin bir manası olmadığını da biliyordu. Onun yerine çömelmeyi bırakıp omeganın karşısında bağdaş kurarak oturdu. Kafalarını dağıtmazlarsa Chan ve Jisung'ı bekleme işinin işkenceye döneceğini biliyordu.

"Minho hyung döndüğümüzde seni mahvedecek, buna ne diyorsun?"

Hyunjin, Changbin'i güldürmeyi başarmıştı. Bir süre birlikte ormanın sessizliğini dinlediler. Changbin, Mingyu'yu kolayca çıkarmaları konusunda Chan ve Jisung'a güveniyordu. Korktuğu şey sürünün Mingyu'nun kaçtığını öğrenir öğrenmez peşlerine düşecek olmasaydı. Kendilerini takip ederlerse sürüye ulaşırlardı. Minho'ya, Jeongin'e zarar verirlerdi. Gözlerini avuç içleriyle ovuşturdu ve pofurdadı. Chan'dan nefret ediyordu. Changbin'i bu şekilde vicdan azabı çekeceği bir duruma soktuğu için, sürüsünü ve en önemlisi de kendisini bir hiç için tehlikeye attığı için ondan nefret ediyordu. Changbin onların kendisi için bu yaptıklarını hak etmiyordu ve eğer ki Chan Changbin hakkındaki gerçekleri öğrenecek olsaydı ondan nefret ederdi.

How Not to Get a Pack; by Seo Changbin/ChanChangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin