Bir hafta olmuştu ve ne Chan geri dönmüştü, ne de Minho'nun onu bulmaları için arkasından gönderdiği alfası ve Hyunjin. İki alfaları ve güçlü betalarından biri eksikken ne kadar büyük bir tehlikenin içinde olduklarının farkındaydı Minho ama endişelendiği şey sürüleri de baş alfası da değildi. Changbin için endişeleniyordu.
Eşi tarafından yeni birleşmişlerken terk edilen Changbin, alfası tarafından reddedilmenin acısını çekiyordu. Minho, bu bir hafta içerisinde Changbin'in ne kadar güçlü olduğunu fark etmişti. Minho çocuğun çektiği ve dayandığı acılara katlanabileceğini sanmıyordu.
Changbin, acı çektiğini bile çoğu zaman belli etmiyordu ama çocuğun her hareketini dikkatle inceleyen Minho, omeganın dişlerini sıkışından, omuzlarını kasışından, dudaklarını büzüşünden ne kadar acı içinde olduğunu görebiliyordu. Chan'ın ona bu çektirdiklerine katlanabiliyorsa, sürülerini bulmadan önce neler çektiğini merak etmekten kendisini alıkoyamıyordu Minho.
Minho, sürünün diğer üyelerinin de omegaya ısınmaya başladıklarını fark etmişti. Changbin çoğu zaman onlara fazla sıcak davranmasa da betalar ve Felix de bir şekilde kendilerini çocuğun kalbine sokmaya başlamışlardı.
Changbin, bir şekilde Jeongin'in en sevdiği hyungı haline gelmişti. Eh, betayı Changbin'in ondan büyük olduğuna inandırmak epey zor olmuştu ama sonuç başarılıydı. Seungmin, hala Changbin'e şüpheyle yaklaşmaya çalışsa da Changbin'in ağzından çıkan her şeye gülmesi, sık sık onunla takılmak için gün içinde diğerlerine omegayı sorması, eylemlerinin başarısız olduğunu gösteriyordu. Felix ise, her ne kadar Changbin ilk gün çocuğu incittiği için yüzüne bakmaya çekinse de, Changbin sanki dünyaları yaratmış gibi davranıyordu. Changbin bir omega olduğu için Felix'in böyle davranması çok anormal değildi ama Changbin, eşleşmiş bir omegaydı. Sonuç olarak da Felix'i bu kadar etkileyenin Changbin'in ikinci cinsiyeti veya kurdu olmadığından emindi Minho.
Changbin'in en sevdiği sarılma arkadaşı Jeongin olmuştu. Jeongin, dokunmayı veya dokunulmayı o kadar da çok sevmese de Changbin'e karşı yumuşayıveriyordu. Changbin'in bacağı ise daha kötüye gidiyor gibi duruyordu ve Minho bunun nasıl mümkün olduğunu hiç bilmiyordu. Seungmin, daha birkaç gün önce böyle devam ederse Changbin'in bacağını kaybedebileceğini söylemişti. Changbin, bu durumu kolayca kabullenmiş gibi görünüyordu ama Minho, bir insanın bir uzvunu kaybetmek konusunda nasıl bu şekilde tepkisiz kalabileceğini anlayamıyordu.
Seungmin kimin, nasıl, neyle yaptığını bilirsem daha çok yardımcı olabilirim demişti ama Changbin dudaklarını mühürlemiş, herhangi bir şey anlatmayı reddediyordu, sanki konuşmamak üzere yemin etmişti. Minho, Jisung'ın yokluğunda Changbin'i yanına almıştı ve Changbin'in sık sık rüyasında konuştuğunu, kabuslar gördüğünü fark etmişti.
"Hyung belki ben de peşlerinden gitmeliyim, hm? Chan hyung bana dayanamaz, gelir geri. Hem kokularını da çok iyi biliyorum, kaybolmam, kesin bulurum onları."
Derin bir iç çekip o sabah Felix'in avladığı tavşanlardan bir diğerini eline aldı ve önce kafasını vücudundan ayırdı, sonra da patilerini. Bıçağını, bedeninin çevresinde tam bir şekilde çevirerek derisini iki yana ayırdı.
"Felix temiz öldürmüş tavşanları, derilerini kullanıp şapka yapmamı ister misin sana yavrucuk?"
Jeongin'in dediklerini duymazdan gelerek tavşanın vücudunun alt tarafındaki derisini ayağıyla tutarak üst kısmını kavradı ve kendisine doğru çekerek etinden ayırdı.
"Hyung konuyu değiştirme ya, ciddiyim ben, izin ver de gideyim."
Oflayarak kanlı ellerini pantolonuna sildi ve dirseklerini dizlerine yaslayıp başını kollarının arasına aldı. Baş omega olarak Chan'ın yokluğunda tüm sorumluluk ona kalıyordu ama Minho başa çıkabildiğinden, doğru kararlar verebildiğinden emin değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How Not to Get a Pack; by Seo Changbin/ChanChang
Hayran KurguNasıl bir sürü edinilmez; Seo Changbin tarafından a/b/o Smut içerir.