Twelve

149 11 13
                                    

Lisa

Yemeğimiz bittikten sonra evlere dağılmaya karar verdik. Jennie önce bizi eve bıraktı ardından Jisoo'yu.

Rosé koluma girmiş yavaş adımlarla apartmana doğru ilerliyorduk.

Kolumu sıkıca kavraması hoşuma gidiyordu. Sanki onu tek koruyabilecek kişi benmişim gibi, tek güvendiği kişi benmişim gibi.

Gözlerimi uzaklara kilitleyip düşündüm. Sonumuzu düşündüm, ne kadar üzülecebileceğini düşündüm.

"Hey Lisa sana diyorum".

Yanımdaki sarışın net ve düz sesiyle konuşunca yerimden sıçramıştım. Anında kendimi toparlayıp ona döndüm.

"E-efendim sevgilim?"

"Sen beni dinlemiyor musun?"

Sesinden anladığım kadarıyla trip atıyordu. Kafamı hemen iki yana sallayıp ellini tuttum.

"Hiç öyle bir şey olur mu? Sadece uykum geldiği için kendimde değilim. Hem sen sabaha kadar konuşsan da ben seni dinlerim, biliyorsun".

İnce, zarif parmaklarını dudaklarıma yaklaştırıp küçük öpücük kondurdum. Ağzına memnun olduğunu belli eden bir gülümseme takındı.

" O zaman hadi gel, seni kollarımda uyutayım".

Kafamı heyecanla aşağı yukarı salladığımda ellerimizi daha da sıkılaştırıp eve doğru adımlamaya başladı.

Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra zıplayarak yatağa uzandım. Derince nefesler alıp aklımdaki ölüm konusunu bitirmeye çalıştım. Çünkü Rosé'ye odaklanamıyorum.

Yanıma tüm neşesiyle gülen bir sevgilim geldiğinde yatağa güzelce yerleşip beni kollarının arasına aldı. Kafamı göğsüne yatırıp saçlarımı okşamaya başladı. Belki de son kez bu kadar huzurlu uyuyacaktım.

Nefes aldıkça kalkan göğsü, saçlarıma çarpan nefesi, asla elimi bırakmayan eli o kadar güzel ki ömrümün sonuna kadar burada yaşayabilirim.

Rosé "sana hayalimi anlatayım mı?".

Evet desem belki de buradan hıçkıra hıçkıra ağlayarak giderim. Hayır da diyemem. Şimdi anlayacağın hayali görmek isterdim ama sanırım o kadar vaktim yok.

Belindeki ellerimi daha da sıkılaştırdım. "Evet, anlat".

" Tamam, başlayayım o zaman ". Eli saçlarımda yerini alıp okşamaya başlamıştı bile.

" Seninle okulumuz bitmiş çok mutluyuz. Bir pazar akşamı dışarı çıkıp el ele yürüyoruz ve düğünümüz hakkında, çocuklarımız hakkında konuşuyoruz".

Günün başından beri tuttuğum gözyaşlarımı yavaşça sebest bıraktım. Nefes almak gittikçe zorlaşıyordu.

"Acaba düğünümüzü nerede yaparız? Bence Fransa da yapalım. Bir sahilde el ele sadece sevdiklerimizin olduğu bir düğün. Çok güzel olmaz mıydı Lalisa?".

Sorduğu soruya cevap vermemek en doğrusuydu.

Tekrar "Lalisa?" dediğinde yine cevap vermemiştim.

Sıkıca gözlerimi yumup uyuduğumu sanması için elimden geleni yaptım.

"Bu kadar erken uyuyacağını tahmin edemezdim. Gerçekten çok yorulmuşsun minik kuş. İyi geceler. Seni seviyorum Manoban".

Son cümleyi sanki hiç unutmayayım diye kulağıma yaklaşarak söyledi.

Bende seni seviyorum Park.

My Dream ~Chaelisa~ (G!P) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin