6

110 18 8
                                    

Hongjoong'dan

Olabildiğince geç gelmeye çalıştığım kapıdan içeri adımladım ve arkamdan kapattım. Kafamı uzatıp annemi kontrol ettim. Uyuyordu. Kumandayı alıp açık televizyonu tamamen kapattım ve odama geçip kapıyı kilitledim. Tabi ki evde durmayacaktım. Ev denilemeyecek bu yerin kokusu bile boğuyordu beni. Buraya gelmekteki tek amacım annemi kontrol etmekti. Her ne kadar umrunda olmasam bile bir gün kendine bir şey yapacak diye korkuyordum. Geldiğimde sağ görmek biraz olsun rahatlatıyordu içimi.

Kan bulaşmış pantolonum gözüme çarpınca üzerimden sıyırıp bir kenara attım ve daha rahat bir eşofman geçirdim. Üstüme de aynı şekilde rahat bir sweattshirt giydikten sonra askıdan motorcu ceketimi alıp odadan çıktım. Son bir defa anneme göz gezdirdikten sonra evden de çıkmıştım.

Sadece evin değil bu şehrin havası boğuyordu beni başlı başına. Annem olmasa çoktan defolup gitmiştim bu lanet şehirden. Attığım her adımla daha da yük biniyordu resmen sırtıma. Nefesim kesiliyordu. Sonum sinirden akıttığım yaşlarım oluyordu sadece. En son ne zaman düzgün uyudum bilmiyorum. Geceleri uyuyamazdım zaten. Gündüzleri de fırsatım olursa en fazla bir iki saat. Aynaya bakmak dahi istemiyordum şiş göz altlarımdan dolayı. Babam gitmeden önce zorla tutuyordu evde beni. Çoğu zaman da kendi isteğimle kalıyordum, kavga edecekler de annemi incitecek diye. O gittikten sonra rahat etsem ve dönmesini istemesem de annem tam tersimdi. Aşıktı işte diyemiyordum bir şey. Hakkım da yoktu. Nereye gittiği malum... Tahmin edebiliyordum. Burdayken bile annemi defalarca aldattığı kadınlardan birinin koynundaydı kesin. Annemde biliyordu bunu inanmak istemiyordu belki de...

Yaktığım sigaramla kendimi nehrin kenarındaki banklardan birine attım. Kafe de atıştırıyorsam atıştırıyordum bir şeyler yoksa gün içinde yemezdim. Vücuduma giren tek besin bu kapkara dumandı. Sigaraları ne ara bu kadar sevmiştim bilmiyorum. Kendime zarar verdim yıllarca, sonra ondan da yoruldum. Yorgunluğumu atmak için başvurdum belki de. Sadece dumanın ciğerlerimi yakış şeklini seviyordum sanırım...

Dibini görür görmez diğerini yaktım ve dudaklarım arasına yerleştirdim. Hafif esen rüzgar saçlarımı okşarken gözlerimi kapattım. Düşüncelerimde kendimi boğmak için...

***

Kafeye girdiğimde Mingi'nin gözleri beni bulur bulmaz yanıma koşmuştu. "Yarım saattir burda. Seni bekliyor." bakışlarıyla işaret ettiği yere bakınca gördüğüm tanıdık yüzle kafa salladım. Tamamen aklımdan çıkmıştı.

Gitarımı çantasıyla duvara dayadıktan sonra karşısına geçip oturmuştum. Bunu yaparken gözlerini bir saniyeliğine dahi ayırmamıştı bedenimden.

"Erken gelmişsiniz sanırım." Hafifçe gülümseyerek yanıtladı. "Evet. Önemli değil fazla beklemedim zaten boş olduğum için erkenden gelmek istedim." bir elini uzatarak devam etti. "Park Seonghwa. Memnun oldum." bakımlı ellere baktığım da kesikler dolu  elimi uzatmak beni utandırmıştı. Çekingence karşılık verdiğimde ne mutlu ki elime değil yüzüme bakıyordu. "Kim Hongjoong. Bende memnun oldum." elimi hızlıca çektiğimde eli hava da kalmıştı. Şaşırdığı belli olsa da bozuntuya vermeyerek elini geri çekmişti. Mingi'yi çağırarak ikimiz için bir şeyler sipariş etmeye başladı. "Ah. Gerek yok ben böyle iyiyim."  Seonghwa kafasını iki yana salladı. "Bunu bir teşekkür olarak kabul et Hongjoong." sonda ismimi söylemesiyle duraksayıp daha fazla itiraz edemedim.

Gerçekten yakışıklı bir yüzü vardı ve fazlasıyla zarif görünüyordu. İri gözleri, hafif esmerimsi teni, dolgun dudakları onu tamamıyla eşsiz yapıyordu. Mingi'ye sipariş vermeye devam ederken tekrardan gözlerimi ellerine odakladım. İnce uzun parmakları vardı. Taktığı birkaç gümüş yüzük fazlasıyla hoş duruyordu zarif parmaklarında. Kabul edebilirdim ki bu adam gördüğüm en güzel yüze ve ellere sahipti. Mingi yanımızdan ayrıldıktan sonra bakışlarımı tekrardan gözlerine çevirdim.

Oturmadan önce duvara dayadağım gitara baktıktan sonra bana dönmüştü. "Ne zamandan beri çalıyorsun?"
"Liseden beridir. Sonra da bırakmak istemedim." Hafifçe gülümseyerek anladığını belirterek kafa salladı. Zamanının geldiğini düşünerek ajandayı çantamdan çıkardım. Gördüğünde rahatlamışçasına derince nefes vermişti. Uzattığım da aldığı ajandayla elim boşta kalmıştı ve doğal olarak dikkati elime kaymıştı. Kaşlarını çatarak incelediği elimle fazlasıyla utanmıştım. Bileğimi tutup kendine hafifçe çektiğinde bana dönmüştü. Utançla ve gerginlikle kızaran yüzümle ne yaptığı fark ederek bırakmıştı elimi. "Ah üzgünüm. Rahatsız hissettirmek istememiştim. Sadece çok tanıdıklar." sorgular bakışlarımı tekrardan gözlerine çevirmiştim. "Nasıl yani?"
"Izin verirsen gitarına bakabilir miyim?" sorumu yanıtsız bırakıp sorduğu soruyla gergince yutkunmuştum. Sadece kafa sallayabildiğim de uzanıp gitarı aldı ve çantasından çıkardı. Şaşkınlıkla açılan gözleriyle tahmin ettiğim şeyin olmamasını diliyordum sadece. Tekrardan bana baktığında heyecanla nefes almıştı. "Trigger?"

Önüne koyduğu ajandayı hızlıca geri alarak ayağı kalktım. "Bir kişiden dahi duyarsam bunu bir daha göremezsin." hareketimi beklemiyormuşçasına şaşkınlığına daha da şaşkınlık katmıştı. "Kimsenin bilmesini istemiyorum. Hiç kimsenin."
"İyi de neden? Bu kadar yetenekliyken kendini saklayarak harcıyorsun." sinirle yanıtladım. "Bak. Ben tanınmak ya da bu işten para kazanmak için çalmıyorum. Sevdiğim için çalıyorum." "Tamam şimdi ajandamı geri ver." bir şey olmamış gibi sergilediği tavır daha da bozmuştu sinirlerimi. Vermeyeceğimi anlayınca elimden çekip zorla almıştı. Sinsi bir gülüş sunup konuşmaya başladı. "Daha sonra görüşürüz Trigger." göz kırparak ayrıldığında yerimde dikilip kalmıştım yaşadığım şokla.

Aferin Hongjoong tanımadığın bir adama en büyük kozunu verdin. Kendime ettiğim sitemle sinirle saçlarıma geçirdim parmaklarımı ve sıkıştırdım.

***

Erken yb :) Seonghwa'nın Hongjoong'un Trigger olduğunu neden bu kadar erkenden anladığını sorarsanız oluşturduğum olay örgüsüne göre bunu biraz sonraya erteleseydim olaylar düğüm haline geliyordu ve içinden çıkamıyordum bu yüzden böylesi daha iyi umarım severek okumuşsunuzduuur

DEEP IN LOVE//SEONGJOONG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin