13

120 10 15
                                    

Odama geçip hazırlandıktan sonra tekrardan yanıma gelip yatağa oturmuştu. "Ellerini uzat bakalım." çekingen bir şekilde ellerimi dediği gibi yapıp onun önüne uzatmıştım ses etmeden. "Önlemimizi önden alalım bence hm?" cebinden çıkardığı yara bantlarıyla tekrar tekrar dejavu olmuş ve gülümsemiştim.

Tüm parmaklarıma itinayla sardıktan sonra ikimiz de ayaklanmıştık. Bana fırsat vermeden gitarımı sırtlamış ve elimi kavramıştı. Fazla mı rahattık bilmiyorum ama temasları hoşuma gitmeye başlamıştı.

Evden çıktıktan sonra arabayla gitme fikrini sunmuştu ama yürümek istediğimi söylediğimde itiraz etmeden ayak uydurmuştu.

Elini bırakmaya yeltenmemiştim. Benim sıcak ellerim arasında oldukça soğuk elleri bir bütün olmuş gibiydi. Hava da o kadar soğuk değildi. Neden bu kadar soğuktular ki? Çekinmeden atılmıştım hemen. "Ellerin neden bu kadar soğuklar? Üşüyor musun?"

"Hayır üşümüyorum. Benim ellerim hep soğuktur." tuttuğum elini hafifçe sıkmış ve önüme dönmüştüm tekrardan. Uzunca kaldırımda yalnızca biz vardık.

Sonunda vardığımız barın tabi ki de gelir gelmez sahne arkasına geçmiştik. "Git ve güzelce aklını dağıt. En ön sırada seni izliyor olacağım." gülümseyip kafa salladıktan sonra beni yalnız bırakıp barın ön kısmına geçmişti.

(Burdan sonrasını medyayla okuyabilirsiniz Hongjoong'un söyleyip çalacağı şarkı. (Caskets - Glass Heart))

Yazar'dan

Dediği gibi yapıp insanların arasından sıyrılarak en önlerde bir yere yerleşmişti Seonghwa. Etrafın ışıkları sönüp sahneninkiler yandığında daha da odaklamıştı kendini. Sonunda yükselen alkışlarla Hongjoong sahneyi ele geçirmişti.

Normale göre daha sakin ilerledi ve mikrofonun boyunu bir eliyle ayarlayıp şarkıyı başlatarak parmaklarını tellere yerleştirmişti.

"O haz veren duyguyu sorgulamayı hiç düşünmedim.
Bütün duyguların yapmacıktı ve en dibe batmakta olan duygu sensin.

Tükendim, sadece özgür olmak
Ölümün pençesinden kendimi kurtarmak
Ve beni yakalamasına izin vermemek istiyorum.

Söylemeden duramayacağım.
Doğruyu ve yanlışı ayırmalıyız.
Doğru ve yanlışı ayırmalıyız.

Ve ben doğru ve yanlışı ayırmamız gerektiğini hissetmeden duramıyorum.

Belki de senin kalbimdeki yerini yok etmeliyim.
Tıpkı senin kendime olan inancımı yok ettiğin gibi.

Sanki bir savaş, kendimle kavga ediyorum.
Hep kaybediyorum ve camdan kalbime söz geçiremiyorum.
Camdan kalbime..."

Seonghwa onun ikinci defa göz yaşlarına şahit olmuştu. İçten ağlamıyordu bu defa. Dudaklarından dökülen sözlerle yavaş yavaş damlıyordu göz yaşları.

Elinin tersiyle silmişti dinmek bilmeyen yaşlarını. Ağladığı için hafif titrek sesi asla kulak tırmalamıyordu. Aksine boğuk bir hava katmıştı şarkıya.

Seonghwa öylesine heyecanla dinlediğini fark etmeden kulak vermişti fakat kalbinin nasıl heyecanla çırpındığından haberi yoktu. Ne yapıyordu bu adam ona? Bilmediği duyguları uyandırıyordu içinde. Belki de daha önce hiç tatmadığı...

Hongjoong sonunda bitirip tekrar sahne arkasına geçtiğinde aceleyle o da yanına ilerlemişti. Hâlâ ağlıyordu evet. Ama Seonghwa onun çekingenliğini fark etmişti bu yüzden iki defadır sanki karşısındaki ağlamıyormuş gibi davranıyordu. Her ne kadar göz yaşları içini en derininden yaksa da...

Hafifçe çenesinden tutup yüzünü yukarı kaldırarak göz göze gelmelerini sağlamıştı. Sulu ve kızarık gözlerle ona bakan Hongjoong en büyük zaafı olmuştu da farkında değildi.

Seonghwa işaret parmağının arkasıyla nazikçe silmişti küçüğünün gözlerini. Islanmış kirpikleri parlak gözlerini daha çok ortaya çıkarıyordu. Hongjoong ani hareketiyle parmak uçlarına kalktı ve kollarını Seonghwa'nın boynuna doladı. Sanki o da gidecekmiş gibi ani refleksle oldukça sıkı sarmıştı kollarını. Seonghwa ise hiç yadırgamadan karşılık vermişti küçüğünün sarılışına ve onun yaptığı gibi belindeki kollarını sıkılaştırmıştı.

Hongjoong akan burnunu çekerken hafifçe ayrıldı bedenleri. Hongjoong'un yükseldiği parmak uçlarından dolayı şimdi yüzleri hizalanmıştı.

Islak bakışları anlığına dolgun dudaklara inmişti. Gözleri onun gözlerini izleyen Seonghwa'ysa durumu fark edip sertçe yutkunmuştu.

O an Hongjoong sadece düşüncelerini susturup aklından ilk geçeni yapmak istedi sadece. Ve karşısındakine göre küçük olan dudaklarını Seonghwa'nın dolgun dudaklarına bastırdı...

***

DEEP IN LOVE//SEONGJOONG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin