29. BÖLÜM - NOT

188 43 84
                                    

Günler nikah töreninin hazırlıklarıyla alâkalı geçerken, babası bize pek iş bırakmıyor, annesinden ziyade büyük bir hevesle elinden gelenin en iyisini yapıyordu. Son âna kadar ne gelinliğimi ne de Emirhan'ın giyeceği smokini görebilmiştim. Kontrolü sürekli elinde tutmaya çalışan Erdem Bey, bu süre zarfında her şeyin seveceğimiz şekilde ilerlediğini vurgulayıp, törene kadar sadece gönlümüzce vakit geçirmemizi söylüyordu.

Ertesi günün akşamı imzalar atıldıktan sonra kutlama yapılacak mekan dâhi seçilmişti. Törene sayılı saatlerin kalması Emirhan'ı, yerinde duramayan afacan bir çocuktan farksız yapmıştı. Bu zamana kadar sadece adını duyduğum ve Emirhan için otelindeki lüks odalardan birini sürekli boş bırakan yakın arkadaşı Oğuz'un da geleceği laf arasında söylenmişti. Aslı ve Sinan'ın gelip gelmeyeceği konusu henüz meçhulken, tanıdık bir simanın yanımda olması içimi rahatlatır düşüncesiyle Aslı'yı aramaya karar verdim. Görüşmeyi Emirhan yanımda yokken yapmalıyım diye düşünüp ilk fırsatta aradım. Babası yanına çağırdığı için beni annesiyle evde yalnız bıraktığında fırsat bilip, kaldığımız odanın içinde yaşadığım stresle dönüp dururken bir yandan da Aslı ile konuşuyordum.

Her şeyin sarpa sardığını ve Sinan'la artık tamamen ayrıldığından bahsederken ağlıyordu. Hamileliğinin zor geçtiğini söylerken, üstüne ailesinin de bu duruma sıcak bakmadığını anlattı. Tamamen yalnız kaldım diye hayıflanırken, bana ihtiyacı olduğunu da eklemeden edemedi. Son gelişmelerden bahsedince ses tonu bir anda değişmiş, çok sevindiğini defalarca dile getirmişti. Kontrollü bir gebelik geçirdiğini ve düşük yapma riski olduğu için doktorunun seyahat etmesini uygun görmeyeceğini anlatırken sesindeki üzüntü kendini belli ediyordu.

"Keşke yanımda olabilseydin." derken titreyen sesimi kontrol etmeye çalışsam da başaramadım. Kendimi sıkmaktan vazgeçip hıçkırarak ağlamaya başladığım sıra, Aslı telefonun diğer ucunda, teselli eden cümleler kuruyordu. "Yalnız hissediyorum. Annem ve diğerlerinden nefret edecek kadar üstelik." dedim. İçimdeki öfkenin patlamaya hazır bir bombadan farkı yoktu." Bana böyle acele karar aldıran hayattan da nefret ediyorum." dediğimde sinirlerimin bozuk olduğunu, sevdiğim adamla evlendiğim ve değer gördüğüm için şanslı olduğumu anlatmaya çalışıyordu. Serpil Hanım'ın bu halime katkısı olduğunu bildiğini söylerken, görmezden gelmem gerektiğini de defalarca söyledi. "Törenden sonra balayı için nereye gideceğimizi bilmiyorum ama burada daha fazla kalmak istemiyorum." dediğimde, dönünce hemen görüşeceğimizi ve uzak olsak da kalben her anımda yanında olacağını söyledi. Sakinleştirmek adına elinden geleni yaptıktan sonra mutsuz bir vedayla görüşmeyi sonlandırdık.

İçimi sıkan habis düşünceler, nefes almamı zorlaştırıyor, iki elimi yüzüme kapatarak ağlamaya devam ettiğimde, avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Hiç tanımadığım yabancı insanların yanında, başka bir ülkede, her şeyin kontrolüm dışında gerçekleştiği bir törenle ve yanımda sevdiğim insanlar olmadan evlenecektim. Aldığım her kararı iyi ya da kötü diye düşünmeden eyleme geçirirken beni, bir anda böyle bir girdaba sokacağından bihaberdim. Bir süre, hiçbir şey düşünmeden yatağa uzanıp geçirdiğim dakikaların sonunda Emirhan odaya girdi. Sırtım kapıya dönük olduğu için gözlerimi açmak istemedim. Yanıma uzanıp öperken bir yandan da saçlarımı okşuyordu. Çenesini arkamdan boynumla omzumun arasına gömerken ona göre uyanmamı bekliyor, zaten uyumayan benden herhangi bir tepki göremiyordu. "Sevgilim?" diye seslendiği sıra, gözlerimi açmadan ona doğru döndüm. Başımı göğsüne yaslayıp, huzur bulacağım ümidiyle sessizce sarılırken, "Saray gözlerini esirgeme benden." dedi.

Yüzüne doğru baktığım an, ağlamaktan kızaran gözlerimi görünce panikleyip, yerinden doğruldu. Elimden tutup oturmam için kendine doğru çekerken tedirgindi. "Neyin var güzelim?" diye sordu. Omuzlarımı küçük bir kız çocuğu gibi silkerken, burnumu çektim. Karşımdaki adam, gözlerimden yanaklarıma süzülen her damlayı silmek için çaba sarf ederken, "Endişelenmeye başlıyorum ama." dedi. "Ne olduğunu anlatacak mısın bana?"

EYLÜL 'SONBAHAR GÜNEŞİ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin