Tarihleri iyi takip edin efenim, çünkü bir tane günümüz bir tane geçmiş diye gidiyor bölümler ~.~
A bu arada, 0.bölüme dönseniz iyi olur.O bölümün devamı bu.
__________________12 Mayıs 2015- Chill Cafe
Gözlerimin far yemiş tavşan gibi açıldığına emindim.Dakikalardır ona bu şekilde bakıyordum ama şimdiye kadar bozuntuya vermemişti.Suratında akıl sır erdiremediğim, bir çok anlama gelebilecek bir tebessüm vardı, kahvesini yudumluyordu.
İlk atağı benim yapmamı bekliyordu anlaşılan.
Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.Bu randevuya benimle buluşacağını bilerek mi gelmişti ? Ya da daha önemlisi: Her şeyden önce beni hala hatırlıyor muydu ? Liseden bu yana 5 yıl olmuştu.Üniversitenin ilk senesinden sonra ortadan kaybolduğu için bir yıllık o süreci saymıyordum zaten.
"Kahvenizi soğutacaksın(ız) ." dedi yumuşak bir sesle.Ne ara kahve sipariş ettiğimizi bilmiyordum ama eğilip bardaktan bir yudum aldım.
Resmi üslupla konuşmuştu? Beni hatırlamadığına dair gelişen teorim güçleniyordu.
Soğuk kahveden bir yudum daha alırken onu seyretmeye devam ediyordum.Senelerdir peşimden koşan biriyle görücü usulü randevudaydım, ne diyebilirdim ki ?
"Merhaba, senin gelin adayınım, sonunda turnayı gözünden vurdun !'
' Zamanında az peşimden koşmamıştın, hadi yine iyisin?"
"Nelerden hoşlanırsın?" diye sessizliği bozdu bir süre sonra.İstemdışı öne doğru eğilip kahvenin gözle görülmeyecek bir kısmını bardağa çıkardım.Dışarıdan öksürür gibi duruyordum.
Ne yani ? Sen o kadar peşimden koş, ama bu kadar sıradan bir sorunun cevabını hala bilme ?
"Önce adımı sorman gerekmiyor mu?" diye sordum öylesine.Tabi ki adımı biliyordu ama en azından bunu sorarak eskilerden bir konu açabilirdim.
Kyungsoo'nun -ya da Kyungsoo'nun paralel evrendeki ikizi de olabilirdi- bir sonraki sorusu bu sefer kahveyi tamamen çıkartmama ve bir kaşık kahvede boğulmama sebep oldu.
"Ah, doğru, adın(ız) nedir?"
Daebak, o cidden Kyungsoo değil mi?
###
Mükemmel kısa boy, her an pörtlek gibi duran çekici gözler ve biçimli dudaklar...
Evime girerken bunu düşünüyordum.
Kyungsoo beni tanımamıştı.Masada sadece on dakika beraber oturmuştuk - o şok edici 'adın ne?' sorusundan sonra kalkması gerektiğini söyleyip gitmişti- ve o süreçte beni bir gıdım dahi çıkaramamıştı.
Giderken ona beni tanıyıp tanımadığını bile sormuştum ama Kyungsoo suratıma dikkatlice bakıp bir yerde karşılaşıp karşılaşmadığımızı sormuştu.
Ya o Kyungsoo değildi ki bu imkansızdı, ya da eski rezil anılardan kurtulmak için hatırlamıyormuş gibi davranıyordu.
Adi herif.
"Geldin mi ?" diye bağırdı içeriden Hye Sang. Gereksiz sorusuna cevap vermeyip ayaklarımı sürüyerek salona gittim.
Evimde 3 kişi kalıyorduk. Hye Sang ve Yeo Jin'le aynı üniversiteden arkadaştık.İkisi de benim bir alt dönemimdendi. Hye Sang hala tıpla cebelleşirken Yeo Jin bilgisayar mühendisliğinde lisans eğitimi alıyordu.İkisi de eğitim için 4 yıldan fazlasını verirken ilk ben mezun olmuştum.Buna rağmen bir koca bulmadan kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyordum.
Annem nefes almama izin verirse bir süre daha böyle yaşayabilirdim.
Televizyonun karşısındaki koltuğa uzanıp ayaklarımı sehpaya uzattığımda Hye Sang elindeki marul dolu kaseyi bir kenara bıraktı. "Yine randevudaymışsın."
Nereden bildiğini sormadım çünkü annemin ilk onları aradığına neredeyse emindim.
Yavaşça başımı salladım."Lisede ve üniversitede alt sınıfımdakilerden biri."
"CİDDEN Mİ ?" Hye Sang bir feryat kopardı. "BİZİM ÜNİVERSİTEDE MİYDİ ? BENİM DÖNEMİMDE Mİ ?"
"Sadece bir seneliğine," dedim Kyungsoo'nun ikinci sene ortadan kaybolduğunu hatırlayarak. Hangi bölümde olduğunu asla merak etmemiştim.Ama şimdi Kyungsoo'nun kendisine hangi mesleği yakıştırdığını merak ediyordum.
"Sonra ortadan kaybolmuştu."
"Senin için geri dönmüş işte," Hye Sang yalnızca sınav günlerinde varlığını belli eden beynini bir kenarda unutmuştu anlaşılan."Ne romantik."
"Aman ne romantik." diye homurdandım ve ona on dakikalık randevumuzda ne olduğunu, benim ne hissettiğimi anlattım.Son ana kadar bir pembe diziyi izliyormuş gibi dikkatle dinlemişti ve bittiğinde göz bebekleri kalp şeklini almıştı bile.
"Senin dikkatini çekmek için yapıyordur.Eskiden sana tutuksa..." 4 yıl boyunca platoniğim olarak peşimde dolandığını söyleme gereği duymadım.
"Telefon numarasını bulmalısın." dedi Hye Sang susmamdan güç alıp.
"Neden ben buluyorum?" diye çemkirdim aniden.
"Doğru, ben bulayım değil mi ? İki saattir Kyungsoo'nun beni tanımadığına hayıflanıyorum zaten."
Hye Sang alay ettikten sonra bir marula uzandı.Sürekli yeşillik yiyip duruyordu.Yakında cildi filizlenecekti."Çok gerekli olursa annemden alırım." diye mırıldandım ama çoktan gerekmeye başladığını hissediyordum.
Çünkü randevuda 'o' Kyungsoo mu öğrenememiştim.Eğer Kyunsoo'ysa bile hangi vahim kazayı atlatmıştı da beni hatırlamıyordu ?
"Tipi nasıl?" diye sordu Hye Sang çenesindeki bağı açıp. "Ya da...tipli mi ?"
"Bilmem.." diye huzursuzca mırıldandım.Yakışıklıydı sanırım.Kyungsoo'nun gülüşü her zaman dikkat çekici olmuştu.
"Fotoğrafı var mı? "
"Yok."
"Ön ismini söyle, weiboya kesin kayıtlıdı-"
"Neden bu kadar merak ediyorsun ?!Normal bir insan işte!!" diye çattım birden ve anında pişman oldum. Hye Sang bana içerler gibi bakarken ayağa kalkıp çantamı peşimden sürükler halde odama girdim.
Niye bu kadar sinir olmuş hissediyordum? Hem de her zamanki meraklı Hye Sang ve her zamanki soruları yüzünden ?
Kafamı hırsla iki yana salladım.Hye Sang'la Kyungsoo bir sene de olsa aynı dönemde okumuşlardı değil mi ?
Ya tanıyors- hayır, tanısa bile Hye Sang ona asılmazdı. Hye Sang'ın Daehyun gibi ideal bir erkek arkadaşı vardı.İç geçirdim.
Peki neden ben bu konuya bu kadar takılmıştım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Choose Him ! √
FanfictionHatırlıyor muydu ? Peşimden ne kadar koştuğunu ? @haybinekso'ya -Usman'a- Not : Yaoi değildir. 10 Mayıs 2015