Yayınlarken oldukça kararsızdım ama hadi hayırlısı 😕
İyi Okumalar~
###
9 Temmuz 2015 - Kang Ailesinin Evi
"Artık kafanı ininden çıkaracak mısın?!"
Üzerimdeki yorgan alındığında gözlerime hücum eden ışık huzmesi acıyla kıvranmama neden oldu.Olduğum yerde dönüp sağ elimi kaşlarımın üstüne koyarak gölgelik niyetine kullandım ve anneme baktım.Kabarık saçlarını düzleştiren kafasındaki kurdele, her zamankinden yamuk görünüyordu.Düzeltmeye bile uğraşmaması az buçuk sinirli olduğunu gösteriyordu.
Ya babama ya da bana.
Evini günlerdir sebepsizce işgal ettiğim için büyük ihtimalle bana...
"Biraz daha uyumama izin ver." diye mırıldandım ama yalvarışımın bir işe yaramayacağını en iyi ben biliyordum.
"Günlerdir uyuyorsun zaten ! Bir sorun var ama anlayamıyorum.İşe gitmiyorsun, Hye Sang'ı atlatıp duruyorsun , o efendi çocukla da görüşmüyorsun."
Annem odada dolanıp etrafa saçılmış kıyafetlerimi elinde toplarken günlerdir süren vaziyetimden yakınmaya devam ediyordu. "Hayatın yatak-mutfak-tuvalet arasında gidip geliyor.Bir şey mi oldu evladım?"
"Sadece..." Annemin ayak dibimde topladığı yorganı alıp üzerime yeniden çektim."Uykum var."
Psikolojiye göre yorgun olmamana rağmen uyuyorsan bu ağır melankoli ve pişmanlıktan dolayıymış.Bilim gerçekten de haklıydı.Kyungsoo'yla son randevumuzdan beri ikisi de üzerime karabasan gibi çökmüş,nefes almama izin vermemişlerdi.
Dışarıdan belki de en umursamaz insanlardan görünüyordum ama günlerdir içimde kopan fırtınalar en pinpirikli insanda bile yoktu,emindim.Birinin hayatıyla oynamış olduğum düşüncesi yakamı hiçbir yerde bırakmıyordu.Yemek yerken bunu düşünüyordum, üzerimi giyinirken,ihtiyaçlarımı görürken,odamdaki boş ama eski tabloların tozu kalmış duvarlara bakarken hep aklımdaydı. Hatta uykumda bilincim olsaydı,orada bile düşünebilirdim.Ama neyse ki yoktu.Huzura erdiğim tek yer, zihin bariyerlerime duygunun sızmadığı tek yer, rüyalarımdı.
Uyanıkken kafamda bazı şeyleri şekillendiriyordum.Üniversitede Kyungsoo'ya tokat attığım gün Jiyoung'un aniden heyecanla 'Sabahtan beri seni izliyor.' deyişi,Kyungsoo'ya tokat attıktan sonra suratındaki acı ve 'Haksızlık ediyorsun' sözü...Hepsi zihnimde dönüyor,kalbime uğrayıp duygularımla yoğruluyor ve anlam kazanıyordu.
Düşündükçe Jiyoung'un söyledikleri sahte bir şekilde telaşlı geliyor ve Kyungsoo'ya gerçekten haksızlık ettiğim düşüncesi karanlıktan aydınlığa çıkıyordu.Evet,haksız bir şekilde onu azarlamış ve tokadı basmıştım. Tam da beni rahat bıraktığı o yıl hem de.O zaman yanmayan elimin şimdi yanmaya başladığını hissetmem normal miydi?
Bir yandan böyle hissederken diğer yandan içimdeki inatçı ruh, hatamı Kyungsoo'nun bana daha önce yaptıklarına bir karşılık olarak görmeye çalışıyordu ama benim hatam onunkileri sadece yutuyordu.Büyük balık her zaman küçüğü yutardı çünkü.
Yorganın altında düşündüklerimle yeniden rahatsızca sağa sola dönerken üzerimdeki yorgan tekrar havalandı ve bu sefer güneş, açılan perdelerden odaya yayılan daha güçlü ve özgür ışınlarıyla uykumu tamamen yok etti.
"Kalk ve kahvaltını yap." dedi annem canı sıkkın bir sesle."Gittikçe küçülüyorsun.Nokta mı olmak istiyorsun?"
'Zaten bir noktayım.' diyemedim.Davranışlarıma anlam veremezken utancımın beni nokta halime getirdiğini bilse daha da üzülürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Choose Him ! √
FanfictionHatırlıyor muydu ? Peşimden ne kadar koştuğunu ? @haybinekso'ya -Usman'a- Not : Yaoi değildir. 10 Mayıs 2015