10-∞

623 73 108
                                    

18 Mayıs 2015- Muhteşem Üçlünün Evi

"Ne bu böyle, dramadan mı fırladınız?"

Hye Sang'a Kyungsoo'nun amnezi olduğunu söylediğimde verdiği ilk tepki bu olmuştu. Biliyordum, günlerdir süren Kyungsoo maceramın alışılmadık bir gidişatı vardı ve bu gidişatı dile getirmek kulağa saçma geliyordu.

Kyungsoo benim peşimden koşan inatçı altın çocuktu.

Ben de ondan kaçan erkek güzeliydim.

Kyungsoo yıllar sonra geçirdiği talihsiz kaza nedeniyle hafızasının bir kısmını kaybeden ve peşinden koştuğu güzeli unutan genç bir adamdı.

Ve ben bu durumu kabullenemeyen saf kızdım.

Roller değişmişti sanki.

Kyungsoo'nun amnezi olduğunu duyduğumda içimde bir yerlerde bir volkan fokurdamaya başlamıştı.Bu volkan eninde sonunda patlayıp eskileri Kyungoo'nun dibine dökmek isteyecekti ve ben bunun olmasını nedensizce istiyordum.

Ama önce bunu yapabilir miyim öğrenmek istiyordum.

"Bu bir dizi değil, o yüzden kıymetlinin üzerinde hiçbir şey olmamış gibi oturup bu konuda yorum yapamazsın.Bana yardım edeceksin." Elimi Hye Sang'ın elindeki kaseye uzatıp o ne yaptığımı anlayamadan kaseyi kendime çektim.

Brokoli, ıyk.

"Aşk hayatına tıp da girdi mi o hikaye angst olur, Areum-cuğum."
"Kim angstlandı ?"

Yeo Jin elinde uzun zamandır görmediğim minik valiziyle aşağı inerken konuşmuştu.

"Sen nereye ?" diye sordu Hye Sang kaseyi yeniden elimden alırken.

Yeo Jin üzerine ceketini geçirirken "Canımı sıkıyorsunuz." deyip gülümsedi. "Çin'e gidiyorum."

Bunun şaka olmadığını biliyordum.Yeo Jin bunaldığında sık sık seyahate çıkardı.Neredeyse her ülkede bir hacker arkadaşı olması ne kadar asosyal olduğumu yüzüme vururdu her zaman.

"Pasaportun alt çekmecede." dedim parmağımla aynalı dolabı gösterirdikten sonra.Yeo Jin baş parmağını havaya kaldırıp dolaba yönelirken tekrar Hye Sang'a döndüm.

"Amnezi hastası birine geçmişi hatırlatabilir miyiz ? Bu ne kadar doğru?"

"Doğru değil." dedi Hye Sang hemen."Amnezinin kelime anlamı hafızanın dürtülmesidir.Hafıza denilen kalıp dürtüldüğü için rahatsız olur ve kendini saklar.Sen onu daha da dürtersen neler olur düşünsene."

"Kimin hafızası dürtülmüş ?" Yeo Jin kapının ağzında eşyalarını son kez kontrol ediyordu.

"Kyungie'nin." Hye Sang'ın ona sesleniş biçimini duyduğumda elindeki kaseyi çektim.

"Ya!"

"Ona Kyungie deme !" Birden neden böyle dediğime anlam veremedim.Hye Sang onu tanımıyordu bile, istediğini neden diyemesindi ki ?

Sonuçta asla onunla yakın olamayacaktı.

'İzin vermezdim.'

Aklıma süzülen sinsi cümle gözlerimin kocaman açılmasına sebep oldu.

Beynimin bir kısmı benden bağımsız bir şekilde Kyungsoo'yu sahipleniyordu.Bu neydi böyle ?

"Bana kalırsa," dedi Yeo Jin sesini yükseltip Kyungsoo ve ona olan duygularıma daha fazla anlam yüklememi bölerek. "Tıp denen şey birkaç dar yakalının koyduğu kurallardan daha fazlası değil."

"Yeo Jin!" Hye Sang'ın gözlerindeki kırmızı ışınlar hepimizi tarıyordu.

"Söz meclisten dışarı," Yeo Jin Hye Sang'a inat gülümsedi."Belki de içeri bilemedim şimdi."

Artık benimle ilgili tarafa dönülse ?

"Yani?" dedim kaşlarımı kaldırıp.Olay sadece Hye Sang ve brokolilerini kızdırmak değildi herhalde.

"Yani,dayanamıyorsan git ve ona eski Kyungsoo'yu hatırlat.Hani şu kuyruğundan ayrılmayan erkeksi ve bir o kadar da koru-"

Refleks olarak sesli bir şekilde öksürdüm.Bugün arkadaşlarım asıl kısmetlerinin Kyungsoo olduğuna mı karar vermişlerdi acaba?

"Ona eski Kyungsoo'yu hatırlat." dedi tekrar Yeo Jin yüz ifademi dikkatlice süzdükten sonra. "Çünkü görüyorum ki artık karşısında onu sürekli reddeden Areum-shi yi bulmayacak."

###

Kim Joon Myeon & Do Kyungsoo yazan kapının önünde derin bir nefes aldım.

Az sonra aptalca bir şey yapacağım.
Az sonra aptalca bir şey yapacağım.
Az sonra aptalca bir-

Düşüncelerim çığlık atmaya devam ederken önümdeki dev kapı açıldı ve ben elimde bir americano bir mocha ile kalakaldım.

Gümüş renkli döpiyesi olan güzel kız -ki bu hikayede olmaması gerekiyordu- beni süzerken gülümsemeye çalıştım.Elimdeki kahveleri kaldırıp cıvıl cıvıl olmaktan fersah fersah uzak sesimle "Do Kyungsoo'ya geldim." dedim.

Kız anlamaz bakışlarla hippi tarzımı tekrar süzdükten sonra içeri "Kyungie oppa!" diye seslendi.

Samimiyet.Aşırı ve cıvık olanından hem de.Pekala Kyungsoo.

Kızı geçip odaya girdiğimde geniş odada Kyungsoo'nun şaşkın bakışlarla bana yaklaştığını gördüm.

"Oppa bu -"

"Nişanlısıyım." Orada duracaksın hanım.Elimdeki mochayı kıza verip Kyungsoo'ya gülümsedim.

Açıklama kısmındaki 'Nişanlı' kelimesini JoonMyeon etrafta olabilir diye söylemiş olmamı Kyungsoo'nun anlamasını umdum.

"Areum-shi, ben ..." Gözlerim asker yeşili gömleğine kayarken yutkundum."Şaşırdım."

"Neden?" diye sordum işi yüzsüzlüğe vurarak."Seni daha iyi tanımak istediğimi söylemiştim.İş yerini merak ettim."

Ve önce anneme oradan da senin annene ulaşarak adresini aldım.Rezil oldum ve şu an annem belki bizim için çeyiz hazırlıyor olabilir.Ama önemli değil,sonuçta her şey sağlığın için.

Kyungsoo muhteşem gülümsemesi suratına yayılırken "İyi yapmışsın." diye fısıldadı.

"Sana americano aldım." dedim elindeki bardağı işaret ederek."Seversin."

Ve çocuğununun ilk kelimelerini duymak icin bekleyen bir anne beklentisiyle Kyungsoo'ya bakmaya başladım.

"Severim," Kyungsoo epey kafası karışmış görünüyordu.Ne yazık ki.

"Ama senin bunu nerden bildiğin..." Umutla suratına bakmaya devam ettim.Belki lise son sınıftaki konuşmamızı hatırlar diye.

"Ah," dedi Kyungsoo ve suratındaki gülümseme daha da genişleyince kalbim pır pır etti.

Ay.Hatırladı.

"İlk buluşmamız.Evet." Kyungsoo konuşurken suratım gittikçe düşüyordu. "İyi bir hafızan var Areum-shi."

Kyungsoo önümde yürümeye başlarken içimdeki patlamaya hazır volkan ilk dumanlarını öksürmeye başlamıştı.

İyi bir hafıza,ha?

Aynısını onun lanet olası beyni için söyleyemeyecektim.

Ama bu sadece ilk sayfaydı.Kendimi yavaş yavaş onun sayfalarına dolduracaktım.Ona hatırlatacaktım.Benim gibi bir ilk aşkı kimse unutmazdı.

Özellikle de Kyungsoo.Efsanevi sapığım.

Choose Him !  √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin