😉😉 Bunu yazarken sadece bir dejavu hissediyorum ama hikayeyi adadığım kişi hala hikayeyi okumuyor.Tşk.Tşk.
###
17 Mayıs 2015 - Han Cafe
Joon Myeon tırnaklarını masaya vurdukça sesler benim kafamda yankılanıyordu.Geçen on dakika içinde bu utanç verici durumdan kurtulmak için düşünmediğim şey kalmamıştı.Kyungsoo'yla bu şekilde karşılaşmak istemezdim.Joon Myeon ikimizi nişanlanmak üzere zannederken Kyungsoo'nun bunu bilmemesi her şeyi batıracaktı.Bunun olacağını tahmin bile edemezdim ama Joon Myeon'un önünde küçük düşecek kişi ben olacaktım.
Bir an önce rezil olup kendimi evimin ve arkadaşlarımın kucağına atmayı düşünüyordum.
Joon Myeon masayı rahat bıraktığında tedirgince kafamı kaldırdım. Kafasını ileriye uzatmış arkamdaki bir yere bakıyordu.
Geldi...Bittiğim an şu andır işte.
"Kyungsoo!" dedi Joon Myeon sandalyesini itip ayağa kalkarken.Suratında garip bir gülümseme vardı, gözleri kıskançlıkla parlıyordu sanki.Ya da bana öyle gelmişti.
Eninde sonunda yüzleşeceğimin bilincinde olarak ayağa kalkıp Kyungsoo'ya baktım.
'Yıllar onu değiştirmiş' demeyecektim çünkü o zaten birkaç gün önce buluştuğum, beni tanımayan adamdı.Birkaç gün önceki saç şekli, olgun duruş ve iri gözler...Ve iflah olmaz bir yakışıklılık.Bunu kendime itiraf edeceğim hiç aklıma gelmezdi ama o yakışıklıydı.
Gözleri tereddütle üzerimde gezindi, beni tanımamış gibi bakıyordu.
Pekala,yine aynı soruya çıkıyoruz : Kyungsoo 3 yıllık arada hangi mühim kazayı geçirdi de beni tanımıyor?
Gözlerim gitmesi için yalvarırken Kyungsoo masanın etrafından dolandı.En azından adımı sormadığı ya da burada ne işim olduğunu sorgulamadığı için minnettar kaldım.
"Biz de nişanlınla konuşuyorduk." dedi Joon Myeon Kyungsoo masaya -karşıma- oturur oturmaz."Areum'la aynı üniversitede okuyorduk, değil mi ?"
Kyungsoo 'nişanlı' lafını duyduğunda gözleri hafifçe irileşmişti ama bundan daha fazla tepki vermedi.Kirpiklerimi kırpıştırarak ona baktım.Kurtar beni, kurtar beni...
"Kyungsoo?" Joon Myeon sahte bir naziklikle sordu.
"Oh...Evet,aynı üniversitede okuduk...Nişanlımla..."Kyungsoo gözlerini üzerimden ayırmadan hızlı ama sakin bir şekilde konuşmuştu.
Son kelimeyle utancımdan ölmek istesem de rahat bir nefes aldım.Kyungsoo bana yardım ediyordu.
Suho cevapla şok olsa da -Kyungsoo'nun nişanlı olduğumuzu inkar etmesini bekliyor olmalıydı- evlere şenlik bir kahkaha attı. Kararsızca ona katıldığımda Kyungsoo'nun suratında iğreti bir gülümseme kaldığını fark ettim.
###
"Beni kurtardığın için teşekkürler."
Joon Myeon'un arabası kafenin önünden uzaklaşır uzaklaşmaz kızarmaya başlayan suratımla Kyungsoo'ya teşekkür ettim.
Joon Myeon Kyungsoo geldikten sonra 20 dakika daha 'nişanlılığımız' hakkında terör estirmiş ve Kyungsoo fire vermeyince iş görüşmesini erteleyip pancar gibi bir suratla masadan kalkmıştı.Bana kalırsa egosu gelinini kaçırdığı için rahatsız hissetmişti ama ona göre başka biriyle daha görüşmesi olduğunu hatırlamıştı.
Kyungsoo'yla masada tek başıma kalmam yeniden randevuda olduğumu hissettirmişti.İşte, iki saat gecikmeli de olsa istediğim gibi, şu an Kyungsoo'yla ikinci randevudaydım.
"Bu kurtarma işini birkaç arkadaşımla daha yapmıştım, önemli değil." Kyungsoo kahvesini içerken istemsizce somurtmak üzere olduğumu fark ettim.Birkaç arkadaşıyla daha bu nişanlı taklidini mi yapmıştı ?
Pekala...
"Ama...Areum-shi.." Kyungsoo resmi bir şekilde konuşmaya başladığında uyuz olarak ona baktım."Neden ondan kaçmak istedin ? Joon Myeon'la randevuda olduğun çok belliydi."
'Çünkü asıl randevuya çıkmak istediğim kişi o değildi.'
"İsteyerek randevuya çıkmadım." diyerek omuz silktim."Sanırım onunla beraber çalışıyormuşsun,bundan sonra benim hakkımda soru sorarsa diye şimdiden özür diliyorum."
Aslında Kyungsoo'yla başka şeylerden bahsetmek istiyordum.Beni hatırlamamış olmasını hala hazmedememiştim.Ona kendimi sormak istiyordum.
'Hatırlıyor musun' demek istiyordum.'Peşimden ne kadar koştuğunu ?Benim için ağladığını,bana sinirlendiğini, etrafımdaki bütün erkekleri uzaklaştırdığını ?'
'Hatırlıyor musun?Birbirimizi yarın yokmuş gibi kırdığımızı?'
"Peki nasıl zorla..." Kyungsoo şaşırmış görünüyordu.Kafasından geçenleri hayal dahi edemiyordum.
"Atmam gereken bir buluşma mesajını ona attım.Ve o da bana geri döndü."Kahveme bakarken usulca mırıldandım."Aslında o mesajı sana atacaktım."
Kısa süreli bir sessizlik oldu.Sonra Kyungsoo'nun kadife sesi "Benimle mi randevuya çıkmak istiyordun ?" diye sordu.
Diken üstümde dursam da "Seni daha iyi tanımak istiyordum çünkü randevunun ortasında kalkıp gitmiştin." dedim rahatlıkla.Eve gidince söylediğim ukala cümleler yüzünden kendimi tokatlamak istiyordum.
"Bunu ben de isterim." Kyungsoo gülümsediğinde yutkunmama engel olamadım.Ondan etkileniyordum ? Hem de tam da beni hatırlamadığı zamanda?
Kyungsoo konuşmaya devam ederek kafamdaki soru işaretlerini bir anda doğruladı.
"Adını öğrenememiştim-burada Joon Myeon söylerken sen olduğunu fark ettim- numaran da bende yoktu, arayamadım.Sanırım annelerimiz anlaşırken bu pürüzleri atlamışlardı.Sana ulaşmak isterdim."
Kyungsoo gerçekten beni bilmiyordu.
Elimin altındaki fincanı kavrayarak sıktım.Bir yerlere tutunarak güç almalıydım.Soracağım soru için cesaretlenmeliydim.
"Kyungsoo..." diye başladığımda yüreğim boğazımdan tırmanıp ağzımdan çıkacakmış gibi delice bir duyguya kapıldım."Lise yıllarını hatırlıyor musun?"
Kyungsoo'nun suratındaki hafif gülümseme yavaş yavaş düştü.Gözleri yarıya kadar indiğinde bu sorunun pek de iyi hissettirmediğini anladım.
"Lise yıllarım ve üniversitenin bir kısmı benim için gerçekten puslu." Derin bir iç geçirdiğinde kalbim ezilecek gibi oldu."Sanırım amnezi geçirmişim.İnsanın en güzel yıllarının elinden alınması oldukça sinir bozucu."
Cevabın yoğunluğuyla titredim.Bu, eski Kyungsoo tamamen yok olmuştu demek oluyordu sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Choose Him ! √
FanfictionHatırlıyor muydu ? Peşimden ne kadar koştuğunu ? @haybinekso'ya -Usman'a- Not : Yaoi değildir. 10 Mayıs 2015