İngilizce dersindeydik.Heyecanlıydım,huzursuzdum.Ona baktığımda hiç görmediğim o tavrını görüyordum.Çok düşünceliydi.O kadar çok düşünceliydi ki arkadaşlarına tepki vermiyor,sırasında başını yaslayıp öylece duvara bakıyordu.Bir an için bende duvara dalmışım.Öğretmenin ''Eylül ! sıradaki cümleyi sen kur '' demesi ile kendime geldim.Zil çalmıştı.Ayağı kalktım etrafımda döndüm ,yerimde duramayıp tuvalete koştum.Üstümü başımı düzelttim,sırama oturdum.Bir sürü ders geçti,acaba unuttu mu böyle bir şeyi nasıl unutsun diye aklımda bir sürü soru geçerken merdivenden inerken bileğimden köşeye doğru çekildim.Göz göze geldiğimde bana bakıyordu.Sessizlik vardı.Saçlarını yana doğru elleriyle düzeltti üzgün bir tavırla ''Üzgünüm ama bu sene sorunlarım var,üzgünüm.'' Tam konuşucakken bana baktı ve başını eğerek hızlıca yanımdan kayboldu.Bir an için sadece etrafımda dönmüştüm.Yukarı çıkarken insanlar aşağı iniyorlardı.Aklıma tören geldi,ama gidecek hiç moralim yoktu.Sanki gözlerime bir perde inmişti,mutluluğum,heyecanım tüm hislerim elimden alınmıştı elimde bir tek sızı vardı,kötü hissediyordum.Merdiven son bulduğunda şevval oradaydı.Sımsıkı sarıldım öyle bir ağlamıştım ki hayatımda hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum.Arkadaşımın bile gözleri dolmuştu.Ders başladığında kendimi tutamadım bir anda gözlerimden yaşlar aşağı süzüldü.Herkes neden ağlıyorsun diye soruyordu.Cevap vermedim.Öğretmenden izin aldım,dışarı koşturarak çıktım.Sormadan edemiyorum: Neden böyle? Tam içim kaldırıyor, "Oh ben çok iyiyim." diyorum ve yine bin tilki dolaşmaya başlıyor zihnimde. Bu kadar düşünmek hiç iyi değil.
Karşılığını beklemekten usanan bir sevginin kırılganlığı gibi bir şey bu içimdeki. Oysa daha ne kadar oldu ki?
Akşamın karanlığı çöküyor,eve geliyorum.Nasılsın diye sormuştu babam "İyiyim" dedim.Yalandı,anladı da,tekrar sordu."Yalnızlığına sarılıp,yazılar yazıyorum aylardır,olmayacak birini beklemek nasıldır sence baba? ''
Diyemedim.
Sustum yine,
Söyleyeceklerim dilimin ucunda
''İyiyim gerçekten'' dedim..
Yemeklerin toparlanmasına yardım ettim,penceren hafif bir serinlik geldi,başımı pencereden çıkartıp derin bir nefes aldım.Dünyanın sonu değildi tabi ama sonuçta ona duygularımın saklı olduğu bir günlük vermiştim.Bana ait olan her şey yazılıydı o günlükte.Kullanmaya gereksinme duyduğum tek sözcük yoktu. Ne olacağımızı düşünmekten bezmiştim. Kendime ait, tepe tepe kullanacağım bir mutsuzluk ve tek başıma yaşamam gereken bir yalnızlıktı,artık bugünü unutmalıydım.
Sonra ona günlüğümü geri vermesi için mesaj attım.''Neden'' diye sordu.''Çünkü onun sende kalmasının bir önemi yok '' tabi kide önemi vardı ama geri vermesi daha uygun olacaktı.''Öyle olsun'' biraz düşündükten sonra ''Peki senin için bir önemi varmı ? '' .. ''Kalsın işte '' cevaba bak kalsın işte,onun için önemli miydi , neden ona sevgimi sayfalarca anlattığım halde zahmete girip önemli yada önemli değil yazmıyordu ki.''Kalsın o zaman '' diyerek konuşmayı bitirdim.
2,5 Ay sonra..
Gün içerisinde her şey olması gerektiği gibi ilerliyor. Sabah kalkıyorum. Beni uyandıran çalar saate kin kusuyorum. Bazen ona küfür bile ediyorum. Daha sonra aynaya bakıyorum. Şanssızsam ve o gün okul varsa formamı giyiyorum. Saçlarımı özensizce tarıyorum. Montumu giyiyorum. Evden çıkıyorum.Dolmuşa biniyorum.Sınıfa geldiğimde kızlara ufak bir tebessümle günaydın diyiyorum. Genelde medeniyetten nasiplerini almış oluyorlar ve 'günaydın' diye karşılık veriyorlar.Derse giriyoruz. Bazen zor bazen kolay geçiyor dersler.Eve geliyorum.
Rutin haline gelen şeyleri yapmaya başlıyorum.Eller yıkanıyor,formalar pijamalarla değişiyor,sofra hazırsa sofraya oturuluyor,'ellerine sağlık hala' deniliyor,aile ile sohbet ediliyor hal hatır soruluyor,odaya geçiliyor,bilgisayar açılıyor,müzik dinleniyor,yazı yazılıyor bazende öyle boş boş ekrana bakılıyor.
Gece oluyor.Fonda bu saatlerde hep acı enjekte eden şarkılar çalınıyor.
Ben bu saatlerde kendi kendimi yarı yolda bırakıyorum hep.Canım çok acıyor.Ama alışmış bir acı. Sevilen,beklenen bazen arzulanan bir acı.
Zaten hep ' Çünkü en çok kendini yarı yolda bırakınca acır canın. ' derler.Bazen düşünüyorum. Kaçamıyorum düşünmekten. Yazıyorum tekrar tıpkı şimdi olduğu gibi.''İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır.Sanki tek doğru o,ondan daha iyi birisini bulamazmış gibi hissediyorum.Bazen karşıma öyle biri çıkıyor ki ama yapamıyorum içimdeki o boşluk dolmuyor.Hiç gelmemiş birine gitti dedim ve hiç gitmemiş birini günlerce bekledim. Belki de en büyük hatam buydu. Hiç sevmemiş birini, bir çocuğun 'seni bu kadar seviyorum' deyip kollarını açması kadar çok sevdim.Onu unutamamıştım.O kuş olsa,ben gökyüzü olurdum. Ama inanın ki ben gökyüzü olsam,o hiç uçmazdı. İşte o kadar sevmedi beni.'' günlüğüme kilit vurup uyuyakalıyorum.Uyandığımda gece saat 12 demek ki çok geç uyuyakalmamışım diyorum kendi kendime.Telefonumda onun yakın arkadaşı mesaj atmış ''Seni reddedişi sen değil problemleriydi,eğer onu gerçekten istiyorsan mesaj atmalısın.'okuduğumda şaşırmıştım.Grurumu bir kenera bıraktım,eğer beni reddetseydi seninle olmaz derdi,bana sorunları yüzünden diye söylemişti.O iyi biri diyerek yazmaya başladım. '' Arkadaşın mesaj attı problemlerinden dolayı olmadığını söyledi.Eğer problemin varsa birlikte bunların üstesinden gelebilirdik.Bu benim için sorun olmazdı,ne olursa olsun yanında olurdum.Birlikte olmamız için engel değildi.'' Arkadaş olarak iyiyiz.İyiyiz. yazdım çok garipti.Kimsenin anlamadığı şekilde ağlamak istiyorum. ruhumun yorgunluğu fiziksel yorgunluğa dönüşmeye başladı. kırgınlıklarımdan ibaret ahvalimi anlatmaya mecalim kalmadı.
Ertesi akşam gece saat 1'de ''Mustafa'' mesaj atmıştı.Yatağımda bir sağa bir sola döndüm.Neler oluyordu gece gece.Hemen okumaya başladım.''Yarın yüz yüze konuşmak istermisin'' artık kalbim daha fazla ne acıyı ne heyecanı kaldırabilirdi.''Konuşucak br şey var mı ki ? '' yazmıştım ona karşı tüm sevgimi ve hakkını tüketmişti.''Konuşucaz işte'' .. düşündüm,şevvale bunları söyledim gitmemi istemedi.Ben oraya gittiğimde neler diyeceğini çok merak ediyordum kabul ettim.
e; ''Tamam.''
m;''Nerede buluşmak istersin?'' Sanki ben buluşalım demiştim.Sinirleniyordum her şeyimi tüketmişti artık ama yinede çok seviyordum.
e;''Fark etmez''
m;''Sizin oralarda sakin bir yer var mı?''
e;''Sahil''
m;''Saat 2'de uygun mudur?''
e;''uygundur.''
m;''seni ararım.''
e;''İyi geceler''
m;''İyi geceler''
Minik bir göçmen kuşun çığlığında yakaladım sabahı. ne gece ne sabahtı zaman... sonsuzluğun gri örtüsünü yırtmak üzereydi güneşin ilk ışıkları. öylesine bir günü kucaklamak üzereyken aydınlık, evrenin sonsuzluğunda bir nokta gibiydim.Güneşin ilk ışıkları, karşı tepenin bağrına saplandı birer birer. homurtulu bir motor sesi duyuldu ana yoldan. sabahın alacakaranlığında yitip gitti birazdan. ansızın sokak ışıkları söndü. sessizliğin içinde, sessizce otururken buldum kendimi."bugün yeni bir gündü, yarın bambaşka bir gün olacak" diye geçirdim içimden. her yeni doğan günün, yeni bir başlangıç olduğunu, asıl gizlerin yarınlarda gizlendiğini anımsattım, bir kez daha kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevdiğimi Biliyorsun
Genç Kız EdebiyatıNe zamandır tanıyamıyorum kimseyi. En çokta kendimi. Gecenin bir yarısı uyanıp soruyorum kendime “Kimsin sen?” diye. Tanıdığımı sandığım insanlar zamanla öyle çok değişiyor ki. İnsanları tanımakta bu kadar güçlük çektiğimde, bütün öfkem kendime yöne...