Medya: Sakladığın sır senin esirindir.
Kahvaltı yapıp etrafı toparlayalı 1 buçuk saat geçmişti. Siyah L koltuğa oturmuş televizyon izliyorduk. Daha doğrusu izem televizyon izliyor bense onu izliyordum.
İzlediği şeye okadar odaklanmıştıki tam 1 buçuk saattir onda olan gözlerimi farketmemişti. Farketse yeşilin en güzel tonlarındaki gözlerini anlamaz ve ürkmüş bakışlarını bana dikeceğine yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.
Rahat ve masumca televizyon izleyen bu melek; evinde kaldığı,konuştuğu ve koltukta yanyana oturduğu kişinin nasıl bir insan olduğunu bilse halâ aynı rahatlık ve masumlukla televizyon izliyor olurmuydu?
Hiç sanmıyorum. Ama kim olduğum veya sırrımı öğrenmesi umrumda değil. Nedenmi? Çünkü sırrımı öğrenmemesi için ne gerekiyorsa yapacağım...Kendi kendime boğuşurken halâ izemi izlediğimi unutmuşum. Nasılmı hatırladım tabiki küçüğümün anlamaz ve ürkmüş bakışlarıyla.
Yakalanınca ne yapacağımı bilemeyip aklıma gelen ilk şeyi söyledim. Duvarı boyayalımmı? Bu fikrimden memnun olmuş olmalıki heyecanla tamam hadi boyayalım dedi.Bense sorgulamamasının mutluluğuyla hızla yerimden kalkıp siyah kapının önüne doğru yürüdüm,siyah kapıyı açıp bodruma indim ve gerekli olan şeyleri alıp hızla geri döndüm.
Elimdeki tulumu sakince izeme uzatıp mor boyayı bize doğru yaklaştırdım.
Nedenmi mor çünkü en sevdiği rengin mor olduğunu biliyorum. Sadece bu değil sevdiği yemeği, giymekten hoşlandığı kıyafetleri,o gece neden orda olduğunu, hangi lisede okuduğunu,annesinin babasını aldatıp yurtdışında başka bir adamla yaşadığını, babasının aslında ondan nefrer ettiğini ve...neyse.Tulumları giyip ellerimize fırçaları aldık ve boyamaya başladık.
İzemin yüzündeki o mutluluk... onu görmeyi hiçbir şeyle değişmem.
Boyu yetmediği için boyayamayıp yarım kalan duvarı tamamlamak bile benim için pahabiçilemez.Düşüncelerimden kopmamı sağlayan ses ona aitti."çok güzel oldu"dedi sevinçle. Kendimi tutamayıp senin gibi dedim. Pişmanda değildim. Korktuğunu belli eden bakışlarına rağmen halâ ona bakıyordum.
Gelen telefon sesiyle ne bok yediğimin farkına vardım ve hızla merdivenlerden çıkıp odamın kapısına doğru yöneldim.******
3saattir odamdaydım.
2 buçuk saattir gelrizekalıların son kişiyi bulmalarını bekliyordum.
Boya yaptığımız için duşa girmem gerekiyordu. Tam banyonun kapısını açtığım sırada gelen sesle arkamı döndüm.Sonunda, dedim sabırsızlığımı belli eden bir sesle. Bulmuşlardı. Telefonu açıp ben gelne kadar o piçe dokunma öbürleri sende, birde beni alması için birisini gönder diyip telefonu yatağa fırlattım ve hızla duşa girip çıktıktan sonra odadan ayrıldım.
Merdivenlerden inerken biranda onla gözgöze geldim, Etrafı toparlamış ve oda duş almıştı.
Sorgulayıcı ve şüpheli bir şekilde bana bakıyordu. Bakışlarını umursamayaraktan hızlıca kapıya yöneldim, izem ben dışarı çıkıyorum ve beni bekleme uyu sen ben çıktıktan sonra kapıyı sonuna kadar kitle ve sakın kimseye açma dedim. Tamamda neden? Dedi sorgulayıcı ve şüpheli bir sesle ,sorgulama izem ve dediğimi yap sorgudan hoşlanmam dedim ve kapıyı açıp hızla dışarı çıktım.Birde ne göreyim, tabiki kabak çiçeği gibi ortada beni almak için bekleyen araba, lan oğlum bir bokuda düzgün yapın lan! Söylenmeyi birakaraktan hızla arabaya bindim, bindiğim dakikada öndeki gerizekalının kafasına şaplatmayıda ihmal etmedim.
Lan niye evin önüne getiriyorsun arabayı "a-bi" sus ve kes Çabuk bas lan gaza!izemin bu olayı görmemiş olmasını umarktan öndeki varliğa kükredim, evet kükredim. Nasıl bağardıysam 2 saatlik yolu 50 dk da gelmiştik.
Titreyerek kapıyı açan şahısı umursamayaraktan deponun kapısından içeri doğru girdim.
Ahaa!şimdi patron senin ananı laciverte boyamadımı, sıçtın oğlum sen. Arkadaş için şimdiden bir el-fatiha alalım. Diyen bekirle ellerini açmış doğa okumaya hazırlanan adamların ölümcül bakışlarımla ellerini indirmeleri bir oldu.
Bakışlarımı sandalyede bağlı olan adama çevirip; bu kadar yaşamak yeter bence, senin gibi bir pisliğin soluduğu havayı temizleme vakti geldi değilmi?
-Yalvarırım çöz beni!
Ukala bir tavırla, Tabi hemen çözelim arkadaşı dedim.
Adamın yüzündeki afallamış ifade dahada eğlenmemi sağlarken ,yüzüne indirdiğim yumrukla yere kapaklandı.Hangi elinle saçını elledin?
Hangi elinle dudağına dokundun?
Adamlar sakin çıkan sesime şaşırsalarda bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu çok iyi biliyorlardı.
Adam bana yapmamam için yalvarırken, elime aldığım bıçağı adamın omuzlarından aşşağı doğru çizerek indirmeye başladım. O şerwfsizin acı dolu sesleri dahada hırslanmama sebep oluyordu.
Cevap yok öylemi tamam ozaman ikisinide keserim.-lütfen, çok pişmanım ne istersen yaparım nolur yapma nolur! Aaahhh!!!
Yüzüme fışkıran kanla kendimi kaybettiğimi hissediyordum.
Hayır, böyle olmamalıydı, ama kendimi durduramıyordum. O oruspu çocuğu nasıl benim küçüğüme dokunmaya cürret edebilirdi. Tek izem değil, belkide daha önce kaç kişiye yapmıştı aynı şeyleri. Yerde ellerine bakarak bağıran adamı dinlemedim ve adamı yumruklamaya başladım.Sen ölmeyi bile hak etmiyorsun ama ben sana bir iylik yapıp seni öldüreceğim! Diyip elime aldığım bıçağı adamın kalbine sapladım.
Evet yine... yine katil oldum. Bahsettiğim sır buydu. İki farklı umut var, izemin yanında olduğu zamanki umut ve izemin yanında olmadığı zamanki umut. İzemin yanımda olmadığı zamanki umutu izemin ruhu duymayacak!Evet bölümü nasıl buldununuz? Elimden geldikçe uzun bölüm yazmaya çalışıyorum. Umarım beğeniyorsunuzdur. Yazım hatası varsa üzgünüm, Kendinize iyi bakın sizi seviyorum.💖💋
(743 kelime)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gecede Hayatı Kayanlar
RomanceAha! Şimdi patron senin ananı laciverte boyamadımı, sıçtın oğlum sen. Arkadaş için şimdiden bir el-fatiha alalım. Diyen bekirle elini açmış doğa okumaya hazırlanan adamların ölümcül bakışlarımla ellerini indirmeleri bir oldu. Bakışlarımı sandalyed...