Tevafuk...
Ömer bir tevafuktu benim için.
Yangınımı söndüren, dualarıma yön veren, Nasibime razı olmama vesile olan ve her şeyde hayır olduğunu gösteren bir tevafuk.
1 yıl önce...
1 yıl önceki halimle şuanki halimin arasında o kadar çok fark var ki...Biz kullar... Hep sevdiğimiz insanın nasibimiz olmasını isteriz. Üstelik o kişinin hakkımızda hayırlı olup olmadığını bilmeyiz bile sadece isteriz. Yıllarca durmadan eşim olması için dua ettiğim Mehmet yerine Ömer verildi bana.
Hiç beklemediğim anda ve hiç beklemediğim bir zamanda.
Hüznümün ve acımın şahikasındayken ben, geldi Ömer yanıma, düştü nasibime.Çok şükür, her şerde bir hayır olduğunu gösterdi Rabbim bana. Mehmet'in şerri Ömer'in hayrı oldu benim için.
Ve şimdi ben seviyorum Ömer'i.
Günden güne daha çok.
Yeni doğan bir bebek zamanla uğraşarak ve emekleyerek yürür, ben de günden güne gönlüme mıhlanan bu sevdayla büyüyorum. Yürümeye başladığımda Rabb'imi daha iyi anlayacağım ve gönlümü tam anlamıyla O'na adayacağım Ömer ile birlikte.
İnşAllah.
Rabbim, inşAllah...***
''Sözüne gelmediğim için üzgünüm tatlım. Mehmet'in işi çıktı da beni size bırakmadı'' dedi Sahra.
Gülümsedim ve elimi omzuna koyup sıvazladım.
''Olsun kardeşim, nişanıma gelirsin inşAllah''''Aa evet, nişan ne zaman peki?''
''İki hafta sonra inşAllah, arayı fazla uzatmak istemedik''
Sahra bunu duyunca daha da mutlu oldu ve heyecanla ''Gerçekten mi?! Çok sevindim'' dedi.
Sahra biraz farklı davranıyordu sanki.
Daha mutlu, daha samimi ve daha içten...''Ee? Ömer kahveni içebildi mi peki?''
Aklıma Ömer'in kahve içerken ki yüzü geldi ve gülmeye başladım. Sahra,
''Ayy yazık! Baya kötüydü yani. Ben Mehmet'in kahvesine bir tek tuz kattım onda bile içim acıdı'' dedi.
Gülümsemeyle karşılık verdim.
Birden Sahra'nın telefonu çalmaya başladı. Sahra telefonu açtı ve;''Alo?''
''He, tamam, neredesin hayatım?''dedi ve ayağa kalkıp çevresine bakındı. Az sonra Sahra'nın baktığı taraftan Mehmet geldi.
''Dersin bitti değil mi?''
''Evet hayatım, hadi gidelim'' dedi ve banktaki çantasını koluna takıp Mehmet'le beraber gitti.
Güldüm, sadece güldüm...
Elhamdulillah artık her şey geride kaldı ve ben gerçek nasibime kavuştum.Güneş ışığının vurduğu yüzüğüme baktım. İşte, bu içime huzuru vermeye yetti, elhamduliilah. Meşru daireye her adım asıl mutluluğa ve huzura yaklaştırır insanı. Ben de ayağa kalkıp binanın içine girdim. Ömer'in dersinin olduğu sınıfın önünde durdum ama kararımı değiştirip kendi dersimin olduğu sınıfa gittim.
***
Saate baktım, dördü geçiyordu. Gün boyunca Ömer'i hiç görmedim. Acaba bir şey mi oldu diye meraklandım sürekli...
Ömer'i telefonla aramaya utanıyordum bu yüzden Züleyha'yı arayıp Yusuf'a Ömer'in durumunu sormasını rica ettim.
Az sonra Züleyha aradı beni.''Betül, şey...''
''Efendim Züleyha?''
''Ömer'in babası..''
''Ne? Yoksa Asaf amca ya bir şey mi oldu?''
''Dün gece rahatsızlanmış o yüzden hastaneye kaldırılmış''
''Neden?! Ne olmuş, neyi varmış?''
''Bilmiyorum Betül... Mahmut amcanın çalıştığı hastanedeymiş şuan''
''Peki Züleyha anladım. Allah'a emanet ol''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasipten Öte
EspiritualSahi, sevdiğin imtihanın olur muydu? Ve bir gün, o imtihanın ellerinden kayar mıydı? Yüzünde bir gülümsemeyle veda edebilir miydin sevdana? Hiç sevmemiş gibi. Ettiğin duaların O kişi için kabul olunmadığını, dualarının tecellisini başkasında görd...