☆5☆Gerçekler

61K 3.7K 145
                                    


Bu ses... Rüyamda duyduğum ses ile aynıydı.

Derken arkamda duran Mehmet'i işittim. Mehmet ''Ömer?'' dedi . Arkama dönüp Mehmet'e şaşkınlıkla baktım ve kekeleyerek ''Ömer?'' dedim. Kur'an okuyan kişinin Ömer olmasına oldukça şaşırdım o an. Şaşkınlıkla bir Mehmet'e bir de Ömer'e bakınca Sahra,''Ömer'i tanıyor musun? Hani aynı okuldaydık ya?''dedi. Şaşkınlıktan açılan gözlerim daha da açılmıştı. Kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Mehmet de meraklı ve şaşkın gözlerle bana bakıyordu. O an Sahra'ya cevap veremedim. Bu cevapsız kalışım Sahra'yı güldürdü ve ''Yusuf'u tanıyıp Ömer'i tanımaman çok garip'' dedi. Mehmet ise bu konuşmadan rahatsız olmuşa benziyordu. Sahra'nın kolundan tuttu ve ''Artık oturalım hayatım'' dedi. Sahra da başını evet anlamında sallayıp gülümsedi, ardından önceden gösterdiğim oturacakları masaya doğru yöneldiler.

''Hayatım?'' diye fısıldadım kendi kendime. Sahra ile Mehmet birbirlerine Allah'ın takdiri ile helal kılınmış eşlerdi. Üstelik birbirlerine böyle güzel seslenmeleri de gayet normal ve hatta hoş bir şeydi. Ama kalbime sanki bir şey saplanmış gibi hissediyordum. Sanki daha iyileşememiş bir bıçak kesiği vardı gönlümde, ne zaman onları görsem, işitsem sızlıyordu. Ah Rabbim... Geçip gitmiş bu sevdanın acısını al yüreğimden...

Kur'an'ı Kerim tilaveti çoktan bitmişti. İçeride de daha fazla kalamayıp gelin odasına gittim. İçeride Züleyha'nın annesi ile Amine, Züleyha'nın gelinliğini düzeltiyordu. Gönlümdeki acının yüz ifademe tecelli etmesinden korktum; çünkü bugün mutlu olmam gerekiyordu, tüm gönül yükümü bugünlüğüne olsun bırakmalıydım lakin Züleyha, yüz ifademden ruh halimin nasıl olduğunu anlamış gibi bakıyordu bana. Soru sorar gözlerle bana baktı; ancak bu güzel gününe kendi hüznümün sayesini düşürmek istemiyordum. Bu yüzden yüzüme biraz zorlama bir gülümseme kondurdum. Buna karşılık Züleyha da sıcak bir gülümseme ile karşılık verdi.

Ah Rabbim... Sevdiğine kavuşmak ne güzeldi. Yusuf ile Züleyha, Mehmet ile Sahra... Yusuf ile Züleyha, Mehmet ile Sahra da lisede tanımışlardı birbirlerini. Rabbim nasıl da buluşturuyordu kullarını ve birbirlerine sevdiriyordu.

Rabbim... Ben de bir gün sevdiğime kavuşur muydum?..

Amine beni düşüncelerimden ayırdı ve ''Senin gözlerin kızarmış'' dedi. Kendimi ele vermemeliydim o yüzden gülümsedim, olayı şakaya vurup Amine'nin koluna girdim. ''Tabi gözlerim kızaracak baksana evde kaldık'' dedim. Amine güldü ve ''Cidden he. N'apıcaz Betül? Züleyha da gelin oluyor'' dedi. Ben yine cümlemi aynı sonuca bağlayıp "Nasip..." dedim. Züleyha'yla annesi ise bize gülerek bakıyordu. O sırada kapı bir defa çalındıktan sonra açıldı, gelen Yusuf'tu.

''Artık gidelim mi Züleyham?''

''Tabii'' dedi Züleyha ve ayağa kalktı. 

O ayağa kalktığında takılmasın diye eteklerini topladık. Züleyha Yusuf'un yanında durup koluna girdi ve birbirlerine bakarak gülümsediler. Amine yüksek bir sesle ''Durun! Sakın bozmayın resminizi çekicem''dedi.

                                                                                -------

Memur, ''Helal dairesi keyfe kâfidir, harama girmeye lüzum yoktur. Hem gayri meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azab çekmektir. Siz muhabbetinizi önce Allah'ın katında sonra da kanunlar önünde resmileştirdiniz'' deyip Yusuf'a doğru döndü.

''Siz Yusuf Arınç , Züleyha Gül'ü eşliğe kabul ediyor musunuz?'

Yusuf, yüzündeki tebessüm ile, ''Önce Rabb'imin sonra da sizin huzurunuzda ediyorum'' diye mikrofona bağırdı.

Nasipten ÖteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin