Bölüm 5

13 2 0
                                    

Kan kokusu, titreyen bir vücut, bunaltıcı sıcak. Etrafıma bakındım kendimi git gide küçülüyormuş gibi hissediyordum, olduğum yer bana dar geliyor, yerimde durabilmek için kendimi tutmam gerekiyordu ama çok zorlanıyordum.

Bir çıkış yolu bulmak için kapıları yokladım, drone'nun ön koltuklarında Ares ve Frank oturuyor, yanımda ise Maria meraklı gözlerle dışarıyı izliyordu. Sağ elimi kaldırıp avuç içime baktım, o kadar terlemişti ki tenimde ter damlacıklarını görebiliyordum. Sol elimi de kaldırmak istedim ancak duyduğum acıyla inleyerek sağ elimi aniden bileğime götürdüm. Hızlı dokunuşum canımı daha fazla yaktı, bu sefer daha yüksek bir ses çıkarmış olmalıydım ki herkes dönüp bana soran gözlerle baktı.

Maria "Noldu?" dedi merakla bana dönerek, konuşmaya halim yoktu midem o kadar çok bulanmaya başlamıştı ki her an kusabilirdim. Gözlerimi kapatıp, başımı arkaya yatırdım. Maria'nın elini alnıma koyması ile çekmesi bir oldu, "Çok ateşin var ve çok terlemişsin." dedi telaşla. Başımı kaldırıp ona baktım sonra elimi dirseğimin üst kısmına götürdüm. Parmaklarım ıslanınca elimi geri çekip baktım, kıpkırmızıydı.

Maria parmaklarımdaki kanı görünce daha çok telaşlanarak kemerini çözdü ve yanıma kaydı. Ares'de kemerini çözerek bize döndü "Vuruldun mu?" dedi merakla, kafamı evet anlamında salladım. Maria ceketimin yakasını arkaya çekerek üzerimden çıkarmaya çalıştı, ona yardımcı olmak için öne eğilirken ağzımdan tekrar bir inilti çıktı.

Ceketimi tamamen çıkarttığımızda, koluma baktım derin bir çizik vardı, durmadan kanıyordu. Ares, "Dikişe ihtiyacın olacak" dedi yarama bakarken. Maria yavaşca sol elimi tuttu ve bileğimi kendisine doğru döndürdü. Hepimiz dona kalmıştık, gözlerimi bileğimden ayıramadım. Maria yanımda küçük bir çığlık atınca ona baktım, ellerini ağzına kapatmış korkuyla bileğime bakıyordu.

Ares hızla ayağa kalkarak yanımıza gelmek için adım attı ama drone birden büyük bir şekilde sarsılınca dengesini kaybetti. Maria ve Ares zar zor bir yerlere tutunmayı başardılar, drone burun kısmına doğru eğildi ve dik bir şekilde düşmeye başladık. Altımızda orman vardı, yüksek ağaçların arasından geçip yere çakılmamıza çok az kalmıştı.

Herkes bağırmaya başlamıştı, Frank kontrol edemediğini arkada bir parçanın yandığını söylüyordu, Ares ise bağırarak paraşütü açması gerektiğini söyledi. Tüm olanları herkesin telaşını sakin bir şekilde izliyordum. Hiçbir duygu hissetmiyordum ne korku, ne heyecan, ne de telaş. Frank ve Ares, drone'nun kontrolünü tekrar sağlamaya çalışıyorlardı, Maria ise kemerini takmayı başarmıştı, ellerimi tutarak iyi olacağımızı söyledi.

Görüşüm bulanıklaşıyordu, bakışlarımı ön tarafa Ares ve Frank'a çevirdim, Ares koltuğuna oturmuş kemerini takmakla uğraşıyordu. Arkaya bize baktıktan sonra onunla göz göze geldim, bakışları üzerimde gezindikten sonra bileğime baktı ardından gözleri tekrar benimkileri buldu.

Frank "Şimdi!" diye bağırdığı an Ares yanındaki kolu çekti ve drone ağaçlara sertçe çarparak yere indi.

Her yer toz duman olmuştu, dışarısı görünmüyordu. Etrafıma baktığımda Maria yanıma gelmiş kemerimi çözmeye çalışıyordu. Solumda benim kapım açıldı, Maria kafasını kaldırarak kapıyı açan kişiye baktı "Kemer sıkışmış açamıyorum!" dedi hala kemerimi çekiştirirken. Ellerimi kaldırıp bir şeyler tutmaya halim yoktu sanki tüm vücudum felç geçirmişti sadece gözlerimi hareket ettirebiliyordum. Ares "Bana bırak, sen çık." dedi kemerinden bıçağını çıkartırken. Maria dediğini yapmadı yanımda durmaya devam etti, Ares ona kısa bir an baktıktan sonra bana döndü ve kemerimi kesti.

Ellerini dizlerimin altına ve belime koyarak beni kaldırdı aldı ama dokunuşlarını tam hissedemiyordum. Sanki bedenim karıncalanarak uyuşmuştu, onun dokunuşları vardı ama sanki yok gibiydi de. Beni tamamen kucakladıktan sonra drone'dan çıkardı ve arkasını dönerek ağaçlardan birine doğru ilerledi. Ares'in bana dokunan bedeni canımı yakmaya başladı, sanki o ateşti ve bana dokunduğu her yerim yakılıyormuş gibiydi. Bu acı beni panikletti, Ares bunu fark etmiş olacak ki bana baktı "Bu normal bir şey her Uç ısırığında olur. Merak etme ilaçla birkaç saate geçer" dedi beni ağacın dibine bırakırken.

LobelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin