Uyku, tüm bedenin dinlenmesi için temel bir ihtiyaçtır ama bazen insan uyumak istemez ve uykuyu reddeder. Bunun nedeni basittir, uyursa belki bedeni dinlenir ama ruhu zaman zaman kabuslar nedeniyle bir kafese hapsolur.
Draco, bir kafesin içinde çırpınıyordu. Yanında kimse yoktu, her zamanki gibi. Bir şeyler o kaçtıkça ona geliyordu.
Hızla yürürken nereye gittiğini bile bilmiyordu, delirmişti. Korkudan zangır zangır titriyordu. Çevresinde milyon göz vardı sanki ve her biri onu izliyordu. Bu o kadar korkunçtu ki...
Draco kapalı gözleri ile rüyasında kaçarken aynı zamanda gerçek hayatta da kaçıyordu. Delicesine koşuyor, kurtulmak için çabalıyordu. Çıplak ayakları soğuk zeminde sesler çıkarırken hızla astronomi kulesine tırmanmaya devam etti, gözleri hala kapalıydı, bu iğrenç gözler onu takip ediyordu ve pes etmemek de kararlılardı. Boktandı, Draco onları savurmaya çalıştıkça onlar gelmeye devam ediyordu. Gözlerinden inci taneleri boşalırken kaçmaya devam etti ve birden sert bir şeye çarptı, kapalı gözler ve kabus tarafından kafeslenmiş zihin için bu bir geçilmesi gereken engeldi ve Draco hiç düşünmeden tutundu ve kendini bu engelin üzerinden attı, yavaşça düşerken gökyüzünden yere hala o korkunç gözlerden kaçmak için çabalıyordu.
*
Harry, Çapulcu haritasından o gece de birilerini izliyordu. Astronomi Kulesi'ne doğru tırmanan Malfoy'u gördüğünde heyecanla oturur pozisyona geçti. O Harry'nin gizli sırrıydı, kendisini gözünden bile sakındığını bilse belki onu kırardı ama kimin umurundaydı, Harry onun varlığı ile bile kendini tamir edebilirdi. Şapşal aşık haliyle Draco'yu izlemeye devam ederken o da Astronomi Kulesi'ne tırmanmaya başlamıştı Draco öylece aynı yerde duruyordu gülümsedi, dışarıyı mı izliyordu ki?Basamakların sonuna geldiğinde onu gördü, korkulukların üstünden atlamak üzere olan Draco'yu. Harita elinden bir yere uçarken sıkıca kavradığı asası ile Draco'ya doğru koştu ama yetişemedi. Draco kendini korkuluklardan aşağı bıraktığında Harry hemen ardından ona uzanmak için tüm çabasını göstermişti. Ama yetişemedi, havaya doğru bir yardım fişeği gönderirken elindeki asayla, sanki Draco'ya yardım edebilecek hiçbir büyü bilmiyordu. Kalbi atmayı kesmiş soluğu daralıyordu. Hala kimse yardıma gelmezken Harry yutkundu, hızla Ateşokunu çağırdı, yapabileceği başka hiçbir şey bilmiyordu. Elinde gelen süpürgesine atlarken en azından yavaşlatma büyüsü yapabilmiş olmasına şükrediyordu. Draco'ya doğru hız kesmeden uçarken bir yardım fişeği büyüsü daha yaptı. Ulaşmak üzereydi ve Draco yere çarpmadan önce onu yakalamalıydı. Tişörtünü son anda yakalayıp kendine doğru çekerken Harry, Draco ile beraber dengede duramayarak süpürgenin üstünden savruldu ama ikisinin de büyük düşüşe oranla daha az hasar alacağı aşikardı.
Sert, çim kaplı zemine düştüklerinde Harry hala Draco'yu sımsıkı tutuyordu. İleride elinde lambayla onlara doğru gelen Profesör Snape ve McGonagall ile Hagrid'i gördü, gözleri yavaşça kapanırken Draco'nun ince bedenini daha sıkı sardı, bırakmaya hiç niyeti yoktu.
**
Ala'smarladık.
İyisiniz umarım.
Ne zaman okuyorsunuz bilmiyorum bu yüzden;günaydınlar, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler dilerim.
-Lolia
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deliotu 'drarry
FanfictionGittikçe güzel elmasları ferini kaybediyor, teninin güzelliği soluyor, gülüşünün sesi kısılıyordu. O kayboluyordu. ♥️ Ailesi tarafından asla yeterli görülememiş, içindeki kuş şarkı söylemeyi hatırlasa da cesaretini kaybetmiş, sevdiklerine olan kırgı...