9. nereden geldiğini bilememek

257 28 5
                                    

Draco beyninin çalkalandığını hissediyordu. İlginç bir durum değildi bu onun için. Genelde böyle şeyler başına çok gelirdi. Kafasına az darbe de almamıştı babası tarafından ama bu başkaydı. Draco zihninin tekrar oluştuğunu hissediyordu. Başına ellerini yaslayıp aniden eskimiş bir hale gelen kanepeye oturdu ve acı ile yerinde küçüldü.

*

Pinky gözlerini açtığında kendini Grimmauld Meydanı'nda buldu. Çevresinde kendine dönmüş bir sürü asa vardı. Avucunda ise sıkı sıkı tuttuğu kara bir kelebek. Önce şokla çevresine baktı. Efendisi burada olmadığı gibi buradaki herkes bas bas kendisine haykıyordu. Üzerine gelen bir büyücü kendisini yakalamaya çalıştığında korkuyla geriye doğru sıçradı. Hemen arkasındaki cadı ona doğru atılmıştı bu sefer. Böyle kötü muameleye uzur zamandır maruz kalmamış Pinky ise gözyaşlarına hakim olamayarak olduğu yere çöktü ve ağlamaya başladı. Aynı zamanda bağırarak efendisine seslenmekten de geri durmadı, ayrıca buradaki büyücü ve cadılara gözdağı da verecek kadar kendinden emindi.

"Efendi Draco! Benim Efendi Draco'm! Hepinize haddinizi bildirecek! Beni ağlattığınız için size büyüler yapacak!"

Pinky efendisini anınca özleminden dolayı bu sefer bağırarak ağlamaya başladı. O kadar yüksek sesle ağlıyordu ki büyücü ve cadılar daha onun söylediklerinin şokunu atlatamadan onu susturmaya giriştiler.

Bu sırada Harry şokla kendisine kadar uzanan bağırış seslerini duyarak korku ile nefesini tuttu. Eğer bu ev cini cidden Draco'nun ise içerideki tüm yoldaşlar bazı şeyleri tahmin edebilirdi hatta o ev cinini sorgulayabilirlerdi bile!

Draco'nun alnından akıp saçlarına karışan ter damlalarını silmeye çalışırken bir yandan da bir kaçış planı düzenliyordu. Aynı zamanda yaptığı büyü sayesinde salonda olup biten her şeyi duyabiliyordu. Harry duyduğu cümle ile yerine çakılıp kaldı, korkusu giderek artıyordu. Dumbledore kendinden emin ve gür bir sesle Harry'nin bu ev içinde olduğunu söylüyordu.

Harry anlık bir karar ile yerinden kalktı, Draco'nun saçlarını geriye doğru iterek kuru bezi alnına bırakıp kapıya doğru ilerlemeye başladı. Hala nefes tıkanıklığı sürerken, kendinde bir güç emaresi bulmaya çalışıyordu, o gücü de Draco'nun varlığından ve hemen ardına takılan Dobby'den aldı. Daha ilk günden beri Dobby özgür bir cin olmasına rağmen kendine ihanet etmemiş ve hep ona güvenmişti. Harry de kendine güvenmek için son bir güçle kapının koluna asıldı ve yavaşça salona doğru ilerlemeye başladı.

Kapıda beliren Harry Potter tüm Yoldaşlık Üyelerini şoka uğratırken Pinky bacakların arasından geçerek kendini Harry Potter arkasına attı. Efendi Regulus ve Efendi Draco sayesinde bu genç büyücüyü oldukça iyi tanıyordu ve üzerinden gelen kokulara bakılırsa bu büyücü efendisinin yanında bulunmuştu.

Harry kendisini açıklamak için ağzını açacakken kendisine çevrilen ilk asa asla beklemeyeceği birinin asasıydı. Bayan Weasley kendisine asasını döndürmüş ona hakaretler yağdırıyordu. Harry şoktan olduğu yerde kilitlenirken Tonks Weasley'nin asasından çıkan büyüyü farkederek çocuğu korumak için bir büyü göndermişti.

Herkes bu hamle ile şaşkına döndü biraz daha, ne olduğunu bilmeselerde yoldaşlık üyeleri Harry'nin Molly'ye ne kadar düşkün olduğunu bilirdi. Molly hiç düşünmeden bir büyü daha gönderirken bu sefer kimse yetişememişti, Harry'nin yanında ise kendi asası bile yoktu. Bu insanlara o kadar güveniyordu ki onu dinleyip anlayacaklarına emindi. Hiç kendisine saldıracaklarını, hiç kendisini korumaya ihtiyaç duyacağını düşünmemişti.

O sırada Harry'nin tam arkasından bir fısıltıyı andırsa da güçlü bir etki yaratan büyü duyuldu.

"Cave Inmicium (Bir tür koruma büyüsüdür.)"

Draco, Harry'nin hemen arkasında ayakta zorluk çekse bile dimdik duruyor ve çevresine zehir saçan bir etkiyle bakıyordu. Harry'ye saldırmaya cürret eden bu insanlara artık sabrı yoktu. Draco, sesinden bile verilecek zarar o kadar belliyken tehditkar bir tonda konuştu.

"Asanı bir kez daha kaldır ve sana ne yapacağımı gör."

*

Ya ben bunu yazmışım aslında ama son sahneler yok, yani baya düşündüm ne yazacaktım diye.

Umarım çok beklettiğim için kızmamışsınızdır, sınav haftamdaydım ve baya hayatsızdım.

Umarım sizin varsa sınavlarınız iyi geçmiştir.

Ala'smarladık.

İyisiniz umarım.

Ne zaman okuyorsunuz bilmiyorum bu yüzden;günaydınlar, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler dilerim.
-Lolia

deliotu 'drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin