10, etkiler ve yıkamayan tepkiler

259 31 0
                                    

Derin sessizlikler vardı ve bu sessizliklerin sebebi de hep etkisi büyük şeyler olurdu. Biri doğabilir, ölebilir, acı çekebilirdi. Ama hep etkisi büyük şeylerdi bunlar. Bazen ise çok daha derin sessizlikler olurdu, acı ağırdı ama sessizdi. Hep sessiz, ruhunu yitirmiş.

Regulus Black sessizliği duymayı Draco'ya özenle öğretmişti. Çünkü kendisi ancak bu şekilde hayatta kalmıştı.
Draco da sessizliği iyi dinlerdi, hatta bazen sessizlik ona insanların düşündüklerini fısıldardı. Tıpkı şu an fısıldadığı gibi.

Draco dizleri titrese de başı dimdik önündeki cadı ve büyücülere bakmaya devam etti, Pinky hemen arkasında efendisinden gelecek bir emri bekliyordu. Draco sessizliğini hiç bozma ihtiyacı duymadan, zehirli gözlerini Molly Weasley'ye dikti. Bilirsiniz, Malfoyların gözleri cam parçası gibidir, hem korkunç hem de derin bakarlar. Molly Weasley hayatında hiç, Draco Malfoy gibi bakan bir Malfoy ile tanışmamıştı belki de. Yavaşça asasını aşağı indirdi, bazen bakışlar o kadar korkunç olurdu ki insan korkudan o bakışlardaki emre itaat eder. Bu da öyleydi işte.

Harry, Molly tehlikesinin geçtiğini farkettiğinde hiç duraksamadan arkasına dönüp Draco'ya kollarını sardı. Bedeni oldukça incelmiş olsa da hala sağlam bir şekilde karşısındaydı. Draco'yu sımsıkı sararak başını onun omzuna yasladı. Aniden omuzlarından kaybetme korkusunun o derin yükü kalkmış ve sevgi, sırtına kanatlar yerleştirmişti.

"Uyanmışsın..." Harry yavaşça Draco'dan uzaklaşırken dikkatle bedenini de incelemeyi unutmadı. Kıkırdayarak bir kez daha ona sıkı sıkı sarıldı, biraz yorgun ve savaştan kaçmış gibi duruyordu ama uyanıktı, yaşayacağını kanıtlar gibi uyanmıştı.

Draco kollarını güçsüzce kaldırıp Harry'ye doladı. Ağırlığını ona verirken, biraz daha sıkıştırmayı denedi kolları arasındaki bedeni, gücü yettiğince. Belki uyumuştu, bilinci yerinde değildi ama o da özlemişti. Hep özlemişti hatta.

"Sonsuza kadar başımda dikilmeni bekleyecek değildim Potter."

Harry tekrar kıkırdayarak onu koltuğa doğru yönlendirdi, biraz endişelenmeye başlamıştı çünkü Draco kendisine sarıldığı anda ayakta durmayı bırakmıştı.

"Mükemmel Malfoy, lütfen size hizmet etmeme izin verin." Draco bir an durakladı.

Şimdiye kadar soyadından ne olursa olsun hep gururla bahsetmişti, hep gurur duymuştu da, ancak şimdi bu isim onu rahatsız hissettiriyordu, asla ona yakışamamış gibi hissettirilerek büyümüş, hep buna bağlı eksik yaşamıştı, hatta öyleydi ki bu isim onu kendi zindanına kapatmıştı.

Draco tuttuğu kolu rahatsızlıkla sıkıştırdı. Harry'nin anlamasını umut etti sadece, bu insanlar arasında onunla özel olarak bir şey konuşamayacağını biliyordu.

"Ne yemek istersin Draco?" Harry yüzündeki 'dünyanın en mutlu insanı benim' gülümsemesi ile ona bakarken Draco kendine engel olamadan gülümsedi. "Şimdilik tatlı bir içecek yeter Harry." Harry mutfağa doğru ilerlerken Draco bacak bacak üstüne atarak rahat bir pozisyon buldu ve çevresindeki derin sessizlikten yararlanarak gözlerini kapattı, uzamış saçları dalgalı bir biçimde gözlerinin önüne düşmeye başlamıştı. Kesilmesi gerekiyordu.

Harry gelip elindeki bardakla yanına oturduğunda Draco derin bir nefes alarak olduğu yerde iyice yayılıp kafasını Harry'nin omzuna bıraktı. Bazen insan nefes alacak hali bile olmadığını hisseder, tam şu an gibi. Draco'nun nefes alacak hali bile yoktu ama Harry yanındaydı, o boşlukta sıkışıp kaldığında o yanı başındaydı. Rüyalarında oradaydı. Harry hep onun için oradaydı. Hep.

"Pinky." Pinky kulaklarını biraz hareket ettirerek Draco'nun kucağına tırmandı. Draco'nun ona bu davranış için kızmayacağını biliyordu. "Malfoy Malikanesi'nden alman gerek yeşil yaldızlı bir sandık var o sandığı biliyorsun değil mi? Aferin sana, sandığı aldıktan sonra Reg'i ve sandığı kendinle beraber buraya geri getir, anladın değil mi? Ayrıca yanına kıyafet tamir malzemeleri al, sana yeni bir kazak gerekiyor, bu çok eskimiş, hiç rahat edememişsindir içinde. Son bir şey daha: Emerald, onu seninle buraya getir önce malikaneden alınacaklar al ama. Emerald'a biraz ıspanak kökü vermeyi unutma, yoksa buraya sığmaz değil mi?"

Pinky hızla yere atladı, kafasını sallayarak onu onayladıktan sonra görevini yerine getirmek üzere, ortadan kayboldu.

Draco, uykuya dalmak üzere olduğunu hissedince Harry'nin omzuna başını hafifçe sürterek "Pinky geldiğinde uyanmış olacağım." dedi ve gözlerini kapadı. Bu sefer sıcak kolların arasında, boşlukta gördüğü rüyalar gibi sevgiyle sarmalanmış olarak uyuyordu.

*
Bugün bir bölüm daha yazmaya çalışacağım keyifle okuyun bu bölümü, geçiş bölümü olarak görebilirsiniz biraz.
Draco'nun plan havuzuna dalış yapacağız birazdan.

Ala'smarladık.

İyisiniz umarım.

Ne zaman okuyorsunuz bilmiyorum bu yüzden;günaydınlar, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler dilerim.
-Lolia

deliotu 'drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin