Bebekler uykusunda gülümsediklerinde genelde yetişkin olanlar her zaman bebekleri meleklerin güldürdüğünü söyler, biz de buna sorgusuz sualsiz inanırız. Aynı şey çocuklar için de geçerlidir ne zaman uykusunda gülseler hemen bir meleklerle oynadıklarına dair yakıştırmamız olur, peki ya artık ne çocuk ne bebek olan insanlar uykularında güldüklerinde ne demeliyiz? Onları da melekler mi güldürür?
Belki de öyledir, onları melekler güldürüyor olabilir, sonuçta çoğu yetişkinin içinde biraz kırık dökük de olsa minik bir çocuk saklambaç oynamıyor mu?
Bunlardan neden bahsettiğimize gelirsek, Sevgili Poppy komada mı değil mi hala çözülememiş sevgili derin uykudaki hastası Draco için bunları düşünüyordu. Ne de olsa Poppy için bu gençlerin hepsi hala birer çocuktu ve belki melekler onları da güldürmek için uykuda oldukları vakitleri değerlendiriyorlardı.
Draco uykusunda kıkırdayarak biraz kıpırdandı sonra sanki hiçbir şey yokmuş gibi olan uykusuna devam etti. Melekler onu güldürüyor mu, bilemiyorum, ancak güldürseler böyle yaralı ve küçük bir çocuk için çok sevindirici olurdu sanırım.
*
Harry derslikten çıkarken neredeyse birkaç cadı ve büyücüyü ezecekti. Koridorları hızla aşarak aynı zamanda da elindeki kitapları çantasına atarak ilerliyordu, asasını biraz hareketlendirip birkaç şey mırıldanarak birkaç kitabın koridorda uçarak ona ulaşmasını sağladı ve yakaladığı kitaplarla hızla revire yöneldi, arkasından seslenen Ron'a elini sallayarak cevap vermekle yetindi.
Revirin önüne geldiğinde biraz soluklandı sonra kıyafetlerini düzeltip biraz saçlarına çeki düzen vermeye çalıştı, tahmin edersiniz ki sadece çalıştı başardı desek yalan söylemiş oluruz. Neyse ki, Harry bizi bir dertten kurtarıp, iki hafta önce astronomi kulesinde yakaladığı çocuğu ziyaret etmek için yavaşça revirin kapısını araladı, önce kafasını içeri uzatarak içeriyi kolaçan etti sonra gülümseyerek kendini içeri atıp ardından kapıyı yavaşça kapattı. İçeri de yalnızca onun kır çiçeği vardı, bir başka hasta da yoktu, Merlin'e şükürler olsun.
Draco'nun yanına oturmadan önce kısaca ona selam verdi ve gülümseyerek yatağa oturup ona uyuduğu süre boyunca olan şeyleri tekrar anlattı. Bugün için birkaç yeni bilgi eklenmişti. Detaylardan bahsederken özellikle araya 'seni özledim' veya 'sen olmadığın için herkes çok mutsuz' gibi cümleler eklemeyi unutmadı. Bizden de ufak bir detay, herkesi bilmiyoruz ama Harry kesinlikle onunla atışmak ve onu çıldırtmak için yanıp tutuşuyordu.
Biraz daha konuştuktan biraz da onun uyurken ne kadar güzel olduğundan bahsettikten sonra eline aldığı ilk kitabın sayfalarını karıştırdı. Kaldığı yeri bulduğunda gülümsedi, bitki bilim Harry'nin canını baya sıkmıştı ama Draco'nun bu kitabı elinde birkaç kez gezdirdiğinden emindi o olsaydı kitap şimdiye bitmişti ama Harry okurken o kadar sıkılıyordu ki ara sıra uyuya kalıyordu.
Daha 20 sayfa okumamıştı ki uyuya kaldı, yine. Kafasını Draco'nun omzuna yatırarak iyice yerini bulurken aynı zamanda da Draco'nun beline sıkı sıkı sarıldı şimdi uzun ve güzel bir uyku çekebilirdi.
*
Draco, uykusunda biraz hareketlendi sonra kendini yanındaki sıcaklığa daha da yaklaştırdı. Üşümüş değil de ama yine de bu sıcaklığa ihtiyaç duyduğunu söyleyebilirdi. Neyse ki biraz biraz bu sıcaklığı kendine çekerek bu ihtiyacı giderdi. Şimdi rüyasına kaldığı yerden devam edebilirdi, ancak bir eksik vardı eğer rüyası yarım kalmışsa uyanmış demekti ama Draco gözlerini açtığını hiç hatırlamıyordu, sanki rüyasından bir boşluğa sıyrılmış daha sonra bu boşluktan rüyasına dönmeye karar vermişti. Bu da garipti dünya üzerindeki kimse rüyasına dönemezdi ki, buna karar veremezdi bile, rüyaları bilinçaltımız seçerek oynatırdı. Tıpkı bir kaset veya CD gibi.
Daha bu düşüncelere tam yoğunlaşıp bu derin durumun ne olduğunu tam kestiremeden rüyasına geri döndü, yani kaset oynamaya başlamıştı, Draco artık sadece bir oyuncu olabilirdi.
Birinin kucağında dinleniyordu, hayatı boyunca kimsenin dizlerine yatmadığı veya kucağa bebeklikten sonra hiç alınmadığı için biraz bunu garipsemişti, o kadar mayışmıştı ki neredeyse uykuya dalmak üzereydi ayrıca eklemeden geçemeyecekti güven dolu bir yerdeydi. Kafasını biraz oynattığında saçlarının bir çeneye süründüğünü hissetti ve kafasını kaldırma ihtiyacı hissetti kendisine göre esmer kaçan bir beden karşısındaki bir noktaya gözlerini dikmiş izlerken, bu garip bir kutuydu ve içinde insanlar vardı, aynı zamanda onun sırtını ve saçlarını okşuyordu. Draco kendinin bile farkında olmadığı şekilde bu yüzünü tam seçemediği adama gülümsedi, hatta kıkırdadı. Bunu duyan adam başını eğerek ona döndüğünde Draco farkında olmadan gözlerini kapattı ve dudaklarına bastırılan iki dudak ile bir memnuniyet gülümsemesi koyverdi. Hayatındaki ilk öpücüğünü anlaşılan rüyasında vermişti ama bu öpücük onu öyle mutlu ve sıcak hissettirmişti ki hayatı boyunca sanki hiç geceleri yatağında o ruhani yalnızlığın verdiği soğukluğu çekmemiş gibi hissetmişti. Belki de asıl yaşaması gereken hayat buydu, uyandığında onu bekleyen o karmaşa, yalnızlık ve nefret değildi. İşte bu hayat onun rüyasına sızmıştı bir şekilde artık gerek var mıydı gerçekten uyanmasına? Bu sevgi dolu öpücükleri, güven dolu kucağı, sıcacık evi ve saçma desenli battaniyeyi bırakmasına ve uyanamasına gerçekten gerek var mıydı?
Peki, Draco biliyor muydu, o sıcak evin tam yanında ona ev olmak, güven dolu bir kucak ve sevgi öpücükleri vermek aynı zamanda saçma battaniyelerle onu sarıp uyutmak için hazır beklediğini? Bilse, gerçekten uyumak ister miydi?
*
Draco neyi seçicen bana erken söyle yoksa ben gidiciyim.
Medyadaki şarkıya ithaf edelim bu bölümü yazarken bir an durakladım ve dedim ki Lolia sen bu şarkıyı yazıyorsun.
Ala'smarladık.
İyisiniz umarım.
Ne zaman okuyorsunuz bilmiyorum bu yüzden;günaydınlar, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler dilerim.
-Lolia
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deliotu 'drarry
FanfictionGittikçe güzel elmasları ferini kaybediyor, teninin güzelliği soluyor, gülüşünün sesi kısılıyordu. O kayboluyordu. ♥️ Ailesi tarafından asla yeterli görülememiş, içindeki kuş şarkı söylemeyi hatırlasa da cesaretini kaybetmiş, sevdiklerine olan kırgı...