Harry zamanın su gibi akıp geçtiğinin farkındaydı. Çoktan 2 sene olmuştu, seherbazlar hortkuluk avına çıkmıştı ve bu çok garipti çünkü bu bilgi Malfoy Malikane'sinin gizemli odalarından birinde bulunmuştu, daha doğrusu Draco'nun eski bebek beşiğinin altına yerleştirilmiş bir kutuda Regulus Black'e ait bir günlükte. Tüm detaylandırmalar yapılmıştı. Son hortkuluk ise asla bulunamamıştı. Tabii bir gün delirmiş gibi olan Draco son hortkuluğun Harry olduğunu söyleyene kadar. Tamamen delirmiş ve göz yaşları içinde onu yok edemeyeceklerini sayıklayıp durmuştu. Harry hala Draco'nun ne kadar çok kriz atlattığını hatırladığında ürperiyordu. Sanki kendisine bir şey olursa Draco ölecek gibiydi, ya da delirecek.
Merlin'e şükür bu iş çok kolay denebilecek şekilde çözülmüştü, Snape ve birçok iksir ustası günlerce çalışarak Harry'nin içindeki ruh parçasını öldürecek bir iksir yapmışlardı. Harry birkaç saniyelikte olsa ölmenin kötü hissettirdiğini hatırlıyordu, çünkü annesi ve babası dışında sevdiği herkes oradaydı. Draco, Remus, Sirius, Hermione, Weasley ailesi... Tüm dostları, sevdikleri, ailesi.
Uyandığında her şey çok garipti, yalnızca 33 saniye boyunca ölüydü ama Draco cidden tükenmiş gibiydi. Harry hala Ron'un ne dediğini hatırlıyordu. "Dostum, senin kalp atışların durduğunda senden çok onun öldüğünü sandım. Teni daha beyazdı ve dudakları mosmordu. Yüce Merlin! Çok korkunçtu."
Harry bunu görmemişti bile Draco o uyanana kadar rezene çayı yapıp onu beklemiş gibi duruyordu ona göre. Çok sakindi.
Harry banyodan çıktığında hala yatakta sere serpe yatan Draco'ya baktı. Uzun saçları yastığa dağılmıştı. Yarın Hogwarts ekspresine binip son senelerini tamamlayacaklardı ama Draco dünyaya yeni gelmiş bir bebek kadar güzel ve dünyanın en rahat yatağında uyuyormuş gibi derin uyuyordu. Harry hemen üstünü giyip dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra hoplaya zıplaya merdivenleri inmiş Dobby'nin bahçeyi suladığını görünce kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Mükemmel bir sabah değil miydi?
♥️
Draco üstünü giyinip saçını kıskançlı toka ile tutturduktan sonra krem rengi kumaş pantolonunun içine keten gömleğini soktu, ayaklarında sütlü kahve tonlarında bir iskarpin vardı, cübbe giymeyi bir süre önce bırakmıştı o yüzden aramadı bile ve hızlıca aşağı, mükemmel kokuların geldiği yöne doğru ilerledi. Harika bir sabahtı çünkü Harry üzerindeki lacivert tişört ve siyah kot pantolonla senelerin aşçısı gibi yemek yaparken aynı zamanda Kiss'ten bir parçayı seslendiriyordu. Hafiften dans etmesi de onu daha sevimli yapmıştı.
Gülerek Harry'nin yanağına sıkı bir öpücük bırakıp kısa olmasına rağmen karışık saçlarına da bir öpücük bırakıp kahve rengi tabakları masaya yerleştirip servis açtı.
Harry sesini biraz daha yükseltip ona dönerek şarkıyı söylemeye devam ederken kıkırdayarak ona yöneldi ve kendisinin kısa diyebileceği ama fırındaki muffinleri yakacak kadar uzun bir öpücükten sonra masaya oturdular.
Harry gülerek ona Ron ile yaptıkları son Quidditch antrenmanından bahsederken Draco dikkatle dinledi. Huzur buydu.
Bir dahaki sefere kadar
SON♥️
Sonuna geldik, bence onlar için en iyi son buydu erken bitirmeyi her zaman severim her şey tadında güzel, daha da ilerleseydi bu kadar güzel olmazdı bence kimse ölmedi, Voldemort sonsuza kadar yok oldu ve Harry ile Draco, tabii diğer öğrenciler de mükemmel bir yedinci yıl ve mezuniyet geçirecekler. Kendinize dikkat edin, sevgilerle...
Eğer birinize ihtiyacınız olursa veya içinizi boşaltmak isterseniz, ben Lolianız olarak buradayım. Bunu bilmenizi de isterim.
Ala'smarladık.
İyisiniz umarım.
Ne zaman okuyorsunuz bilmiyorum bu yüzden;günaydınlar, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler dilerim.
-Lolia
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deliotu 'drarry
FanfictionGittikçe güzel elmasları ferini kaybediyor, teninin güzelliği soluyor, gülüşünün sesi kısılıyordu. O kayboluyordu. ♥️ Ailesi tarafından asla yeterli görülememiş, içindeki kuş şarkı söylemeyi hatırlasa da cesaretini kaybetmiş, sevdiklerine olan kırgı...