Blaise ile Draco, oda arkadaşıydı ve bilirsiniz eğer aynı odayı paylaşıyorsanız hayatınızın belli bir bölümüne tanık olacak birine sahipsiniz. Özellikle en savunmasız anlarınızı paylaşırsınız, uykunuzu.
Blaise zor bir çocukluk geçirmişti; annesinin sevgilileri, babasının bitmek bilmeyen cezaları, yalnız bir çocuk olmak da sırtına bir yüktü. Bu yüzden geceleri kolay kolay rahat uyuyamazdı. Draco ise zor bir yaşama sahipti. Dahasını anlatmaya gerek yoktu. Bu iki çocukta geceleri her an kabus görürdü, asla rahat uyku uyuyamazlardı. Draco zamanla kendi üzerinde etki etmeyi bırakmış olan uyku iksirini, Blaise için yaptığında aniden Blaise ona karşı daha korumacı ve sakin davranmıştı. Hayatları boyunca merhamet ve şefkat görmeyen çocuklar böyledir. Kendilerine ilk iyi davranan kişiye büyük bir bağlılık duyarlar. Blaise de böylece Draco'nun kara kutusu olmuştu. Draco ona her şeyini anlatırdı, Blaise için de aynısı geçerliydi.
Draco, neden ölümyiyenlerin onu alıkoyduğunun farkındaydı. Amaç sadece yerini öğrenmek değildi. Draco'nun sakladığı her şeyi bilmek istiyorlardı.
Toplantıdan sonraki gün herkes masadayken rahatça sandalyesine yaslanarak konuşmaya başladı.
"Bu akşam, birkaç arkadaşımla Malfoy Malikanesi'ne girip Blaise'i buraya getireceğim."Sirius gerginlikle kaşlarını çıtarak ona baktı. "Manyakların inine yalın ayak gireceksin yani?"
Draco gergince içinde dönüp duran düşünceleri uzaklaştırırken dışarıya renk vermeden konuşmaya devam etti.
"Başka şansım yok, Blaise'in ne kadar dayanacağını bilmiyorum. Oraya tek başıma girmem gerekiyor çünkü malikanede en rahat gezebilecek kişi benim. Babam ne yaparsa yapsın asla beni malikaneden atamaz, en saf kan sayılırım ben."Draco, planını basitçe anlatmaya başladı. Kendi bildiği yollardan malikaneye girecekti. Ancak bu yolları onlarla paylaşamazdı çünkü kan anlaşması ile bu sırrı saklamak zorunda olduğunu bildirdi. Draco kısaca içeri girip Blaise'i alıp çıkacaktı. İsterlerse onu takip edebilmek için her türlü büyüyü yapabilirlerdi. Konuşmasının bu kısmında yine Sirius atlayarak "Bak evlat, eğer sana herhangi bir büyü yapacaksak bu seni takip etmek için değil, korumak için olur."
Draco sadece başını sallamakla yetindi.
♥️
Akşam saatlerinde Draco, Astoria ve Theo'ya takip etme büyüsü yapmışlardı. Yani yoldaşların hepsi onları izleyebilecek, duyabileceklerdi.
Üçlü, Tonks ile birlikte Malfoy malikanesinin yakınına buharlaştıktan sonra Theo, Astoria ve Tonks olduğu yerde kalırken Draco ilerlemeye başladı. Gözden kaybolunca derin bir nefes alarak Draco kısa süreliğine onların yolu izleyebileceği büyüyü kara büyü ile bloke etti.
Sakince çalıların ardından tünele girdi. Sakince ilerlerken tavuskuşlarının kümesine vardı. Şöyle bir onlara göz attıktan sonra, ilk katın altındaki parmaklıklardan bazılarını hareket ettirerek direkt olarak mahzenlere indi. Mahzenler iki bölgeden oluşuyordu. Kara büyüyü yok ettikten sonra kendisini duvara yaslayarak yürürken duyduğu damlama sesiyle durakladı. Su kadar hızlı değildi, daha yoğun bir şey olması gerekti. Nefesleri hızlanırken korkuyla iç çekti. Nefesini tutarken adımlarını daha da hızlandırdı ve aklından bildiği tüm büyüleri geçirmeye çalıştı. Sözsüz büyü yapması işine yarayacaktı çünkü babasının fısıltıları kulağına dolmaya başlamıştı.
Yutkunarak birkaç adım daha ilerledi ve damla sesinin ne olduğunu biliyordu. Blaise'in hemen kaşının üstünden akan kanı gördüğünde öfkeyle dişlerini sıktı ve sözsüz bir aqua erecto(kaynar su gönderir) gönderdi. Babası çığlık atarak geriye savrulurken koşarak Blaise ulaştı alohomora ile bileğindeki ve ayağındaki kilitleri çözdükten sonra ona peş peşe iki iyileştirme büyüsü yaptı. Carpe portus(görülebilen bir noktaya ışınlanmanızı sağlar) yaparak kendisini ve Blaise'i mahzenin uzağına gönderirken sırtına çarpan crucio ile acıyla dişlerini sıktı. Avises Avifors Avilers (gücü azaltır) yaptıktan sonra Bombarda Maxima göndererek Blaise ile daha hızlı hareket etmeye çabaladı. Yaklaşık on dakikada tamamladığı yolu büyülerden yardım alarak çabucak bitirdi. Malikanenin dışına vardığında ikisine doğru koşan Tonks ve arkadaşlarını gördüğünde rahatlayarak bir nefes aldı. Blaise yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı.
Tonka hızla onları Grimmuald Meydanına buharlaştırdı. Draco Blaise'i koltuğa bırakırken çoktan onunla ilgilenen kişileri görünce rahatlayarak kendisini bırakacaktı ki vücudu acıyla kasıldı. Adrenalinin hissettiremediği acı damarlarına yayılmaya başladığında sendeledi. İlginçtir ki Sirius onu tutarak diğer kanepeye yerleştirip çoktan birkaç sihirle ona iyi gelmeye başlamıştı bile.
♥️
Şu sıralar yazamıyorum üzgünüm. Ah ah
Ala'smarladık.
İyisiniz umarım.
Ne zaman okuyorsunuz bilmiyorum bu yüzden;günaydınlar, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler dilerim.
-Lolia
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deliotu 'drarry
FanfictionGittikçe güzel elmasları ferini kaybediyor, teninin güzelliği soluyor, gülüşünün sesi kısılıyordu. O kayboluyordu. ♥️ Ailesi tarafından asla yeterli görülememiş, içindeki kuş şarkı söylemeyi hatırlasa da cesaretini kaybetmiş, sevdiklerine olan kırgı...