Seonghwa ondan nefret etmişti. Benim minik kelebeğimden.. Ben ise hala rüyanın etkisinde sarhoş sarhoş geziyordum. Bilmiyorum sadece onu arzuluyorum..
"Babe??"
"Uh- Seonghwa bana böyle hitap etme demiştim."
"Nasıl hitap etmemeliyim? Babe diye mi babe?"
"Aptalsın ama seni seviyorum."
"Babe, kahven soğudu ama senin aklın bir karış havada.. O çocuk yüzünden mi? Gidip onu sikebilirim."
Der demez kalkıp bir hışımla sınıfıma doğru yol almıştı. Kolundan tutup durmasını söyledim.
"SEONGHWA DUR."
"Kimse bebeğimi üzemez."
"B-BEN HOŞLANIYORUM?"
"Ne?"
"Ben ondan hoşlanıyorum.."
"Uh."
Sendelemişti. Anlamak istemiyor gibiydi. İlk defa onu böyle görmüştüm.. Gözünde sanki tüm gençliği yanıyor gibiydi.
Biz Seonghwa ile çocukluk arkadaşlarıyız. Her zaman birbirimize destek olurduk. Annem onu çok severdi çünkü annemin yanında melek kesiliyordu ve bana sadece oyunculuğunu alkışlamak düşüyordu. Ne zaman evden kaçsam ona sığınırdım. Ne zaman kötü bir şey olsa o hep arkamda olurdu. Onu çok seviyordum. Bana lisenin 3. dönemi yani 11. sınıfta çıkma teklifi etti ve ben bir ilişkiye hazır olduğumu düşünmüyordum. O zaten çok çapkındı ahahaha. Okulun tüm kızları çetenin peşindeydi ama kimse göt korkusundan bize yaklaşamazdı.
"Day, emin misin?"
"Bilmiyorum.. O sadece... çok iyi."
Sınıfa girmiştim. Böcekler diğer derse hazırlanırken ben ise minik yastığımı düzeltiyordum. Hırkamı asmak için kalktığımda o geldi. Bir an neye takıldım bilmiyorum ama yere düştüm. BİR DAKİKA YERE DÜŞTÜM?!
İşte şimdi boku yemiştim. Rezil olmuştum. Direk yerde gözümü kapatmıştım. Bu haraketim size normal gelmeyebilir. Kalksana aptal diyebilirsiniz ama o an beynim sikilmiş gibiydi tek düşündüğüm oydu ve ben rezil olmuştum.
Bir anda etraf daha da karardı. Birisi sanırım üstüme kıyafet atmıştı. Kafamı kaldırıp üstümden çektim kıyafeti. Hongjoong yerinde oturuyordu ve bu kapüşonlu ona aitti..
O kadar hoş bir koku vardı ki üzerinde.. Tarif edilemez....
Öğretmen içeri girdi ve kalkıp ona kıyafetini uzattım.
"Yıka da ver."
Anlamamıştım.
"Neden..?"
"DAY KES SESİNİ VE OTUR YERİNE ARTIK."
Salak öğretmenimiz.. onunla da çok anımız var... Arabasının lastiğini kaç kere doğradık hatırlamıyorum? Neyse konu bu değil.
Eve çoktan geçmiştim. Hırkası hala elimdeydi. Yatağımın üzerine bırakıp duşa girdim.
"Day.."
"Efendim minik kelebeğim?"
"Ben.. sanırım seni özledim.?"
"Gel sevgilim.."
Üstündekileri çıkarıp yanıma geldi. Suyu kendi vücuduna göre ayarlayıp bana sarıldı. Ne olduğunu anlamamıştım. Sadece ona sarılıp tenini hissettim. Pürüzsüz yumuşacık teni, çok çabalanmamış ama onu sexy göstermeye yetecek kadar olan kasları.. Her şeyi ile mükemmeldi. Nefis.. Dudağım ona doğru uzandı. artık yumuşacık dudakları üzerimdeydi.. pembe, bebeksi dudaklarının içindeki yumuşak öpücüklerde kaybolmuştum.. Dudağını ufaktan ısırıyordu-
"DAY KAÇ SAATTİR BANYODASIN ÇIK ARTIK?!"
"AAAAISSH YETER BU İKİ OLDU."
"NEDEN BAHSEDİYORSUN APTAL? SUYU İSRAF EDİYORSUN ÇIK ÇABUK.!"
"Neden? Kokum seni etkiledi mi? Sana bir sır verebilir miyim? Parfüm kullanmıyorum. Kendi kokum. Eğer koklamak istersen fala-"
"Neden bahsediyorsun?"
"Benden hoşlanıyorsun."
"??", "Yani?"
Yaklaşmıştı. Burnuma kadar girmişti ve ben o birkaç saniye içinde tüm yüzünü inceleyip ezberlemiştim. Gözleri parıl parıl parlıyordu.. O kötü biri değildi. O çok nazikti sadece benim dünyamda öyle idi. Dudakları ise kiraz gibiydi. Kıpkırmızı, yumuşacık, parlak bir kiraz. Onu yememem için ise hiçbir sebep bulamamıştım. Dudaklarında takıldı gözüm. O da fark etti. Tam öpmek üzereyken. Geri çekildi.
"Sapıksın."
"Ne?"
"Gerçekten beni basit bir yem olarak mı gördün?" , "Beni elde etmen kolay olmayacak güzelim.. Üzgünüm."
Afalladım..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
