BÖLÜM-7: "İNTİKAM İÇİN"

1.1K 63 29
                                    

Multimedia:Samet

Bu bölüm Trabzon kızı Cansu Abanoz için;

Parmaklarını saçlarına götürerek saçlarının daha fazla karışmasına sebep olurken ben de Samet'in ikram ettiği portakal suyunu yudumluyordum. Parmaklarını saçlarından çekip kalın cam bardakta ki içkisine götürürken sabrım artık kalmamıştı. Burada böylece yaklaşık yarım saattir bakışıyorduk ve onun içtiği bardak sayısını saymaktan sıkılmış bir şekil de oturuyordum.

Hâlâ bir şey anlatmamıştı. Yüzüne baktığım da ne gülüyordu ne de somurtuyordu. Olaylara karşı nasıl bir tepki vereceği belli olmadığı için benim gözümde o daha fazla önem kazanıyordu.

"Artık anlatsan iyi olacak galiba." dedim. Kafasını içkisinden kaldırıp bana baktı. Kimseye yakışmayan dağınık saçları onu çok çekici yapıyordu. İçkisinden bir yudum daha aldı. Daha önce içki içmemiştim ve içmekte istemiyordum. Bu yüzden meyve suyu almıştım.

"İlk önce bayanlar" dedi ve bana bakıp çapkınca gülümsedi. Üzerin de ki siyah v yaka tişört kaslarını ve köprücük kemiklerini aşırı belli ediyordu, nedeni bilmediğim bir durumdan dolayı bu beni deli ediyordu.

"Ben ne anlatacağım ki ? Zaten hayatımı biliyorsun." dedim. Bana samimi bir yüz ifadesi ile bakarken dağıttığı saçlarından bir teli yüzüne düştü. Yapmamam bir hareket olduğunu bildiğim halde ona uzanıp saçını yukarı ya kaldırırken bileğimi yavaş bir şekil de tuttu.

"Senin hakkın da her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmek istiyorum. Sevdiğin yemeği, beğendiğin rengi, neden böyle sert ve şefkatli ruhunu bir arada tuttuğunu. Herşeyi bilmek istiyorum Berru."

Son kelimesini yüzüme doğru söylerken istemsizce dudaklarımı ısırdım. Yüzüme üfleyerek konuşması beni içinden çıkılmaz bir duruma sokarken acaba sarhoş olduğu için mi bana böyle davranıyor düşüncesi hızla beynimin kenarından geçti. Fakat nedense bu durumu düşünmek istemedim.

Evet,hem sert hem de şefkatli bir insandım. Acımasız olamıyordum ama can yakacak kadar sert olabiliyordum. Ağlayan bir insana dayanamıyordum. Hemen yumuşuyordum. Bu da benim zaafımdı. Beni bu kadar kısa sürede analiz etmesi karakterimin oturduğu manasına geliyordu. Oysa ki ben onun hâlâ karakterini anlayamamıştım.

"Ben, ben normal bir kızdım. Küçüktüm ve herkes beni çok severdi. Annem ve babam hatta abim herkes beni severdi. Şımarık bir çocuk değildim. Ailevi durumumuz çok iyi değildi. Biz buna rağmen çok sevimli bir aileydik. Zor da olmadıkça ağlamazdım.

O zamanlar herkesin bezden bebekleri olurdu. Anneme bana da almasını söylediğim de şu an da alamayacağını söylemişti. Durumumuzu bildiğim için de bana bir şey alınmadığın da ağlamazdım. Çünkü ağlayarak ailemi üzmek istemezdim. Ben çok zor durumlar da ağladığım için herkesi öyle yapıyor sanıyordum. Bu yüzden de ağlayan kişi isterse benim en büyük düşmanım olsun ona yardım ederdim.

Bir gün annem baya rahatsızlanmıştı. Doktora gitmek istemediği bir kaç güne geçeceğini söyledi. Fakat öyle olmadı. Doktora gittiğimiz de doktor çok geç kaldığımızı ve tümörün her yere yayıldığını söyledi. Dünyamız başımıza yıkılmıştı. Annem uzun bir kemoterapiye girdi. Fakat dayanamadı.

Annemin yaşadığı o dönem de onu neşelendirmek için sürekli ona şarkı söylerdim. Annemden sonra kendimi büyük bir boşluğa atmıştım. Boşluktan çıkamayacağımı düşünüyordum. Fakat başardım ama bu sefer de babam ve abim bana düşman oldu. Nedenini bilmiyordum. Babam annemin ölümünden çok etkilenmişti. Sürekli bana yükleniyordu. Sanki annemin bu hayattan kopmasının nedeni benmişim gibi.

OROPAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin