Playlist'te ki şarkı ile okumanızı öneririm. İyi okumlar
Gecenin tüm karanlığı üzerime düşmüştü. Etrafta ki insan sesleri kesilmiş sadece gece hayvanlarının sesi çıkıyordu. Belki ürkerdim eğer yanım da o olmasaydı. Uzun bir ağacın gövdesine yaslanmış olanları düşünüyordum. Bana yapılan kaçıncı oyundu bu? diye düşünüyordum. Samet ise sakinleşip onunla konuşacağımı düşünüyor olmalıydı ki burada benimle sessizce gökyüzünde kaderimizi anlatan yıldızları izliyordu.
Samet'e karşı duygularım değişmiş miydi? Zaman gösterecekti bunu. Fakat şu an da ne onun yüzünü görmek isterim neden kızılın. Saat kaç olmuştu bilmiyorum ama öğrenmekte istemiyordum. Gece boyunca çalan telefonumun zil sesi ilk defa beni rahatsız etmemişti. Kimin aradığı ya da neden aradığı umurumda değildi.
Şu anda dışarıdan her ne kadar da sakin gözüksem de içim de volkanlar patladığı için sinirden ölebilirdim. Telefonumun bilmem kaçıncı aramasın da Samet karanlığın rengini gidererek konuşmuştu. "Ben bakabilirim istersen." Dedi kadife sesiyle. Bilal'in neden Samet'i seçtiğini algılayabiliyordum.
Konuşurken ki sesi bile bu kadar çekiciyken şarkı söylemesi dayanılmaz olurdu. Ona bakacak kadar kendime gelememişken suçlu olduğunu bilip bana kendini affettirmeye çalışması ve bu yüzden de yanım da kalması sinir bozucuydu. Gerginliğimi bu şekil de atamazdım ama bağırıp çağırarak da atamayacağım bir kesindi.
Babamın bana attığı dayaklar sayesinde bağırma yetimi kaybetmiştim ben. Ne olursa olsun susuyordum içime atıyordum. Belki de bu yüzden pes etme duygum körelmiştir. Bugün de aynı şeyi yapacaktım. Susacaktım. Her şeye.
Samet'in sorduğu soruya cevap vermedim. Konuşmak istemediğimi yüz ifademden kör bir insan bile anlayabilirdi. Telefonumun notaları gecenin derinliklerine doğru yol alırken Samet bacaklarımın üzerinden sol yanımda olan telefonumu aldı. Bedenime her ne kadar bu kadar yakın olsa da onunla şu anda konuşmak istemiyordum.
"Ne var?" Dedi telefonun ekranına bakmadan. Çok terbiyeli olduğu belliydi. Telefonumu alıp açtığı için ona kızmam gerekirdi değil mi? İçim de öyle bir duygu kalmamıştı. Kızmak kelimesi benim için artık bir yabancıydı. Benim beynimin derinliklerin de daha çok kırılmak vardı. Kırılmanın eşiğinden dönmek ya da kırıldıktan sonra daha fazla kırılmak vardı benim dünyamda.
"Benim yanımda." Dedikten sonra telefonu kapatıp aynı yerine koydu. Bedenime değmemeye çalışıyordu. Ama çok yakındı. "Melekti." Dedi sanki bana açıklama yapmak zorundaymış gibi. Yüzüne bakmıyordum onun yaptığı şey sanki benim suçummuş gibi hissedip ona bakmaya utanıyordum. Kafamı ağaca yasladım ve gökyüzüne daha derinlemesine baktım.
Göz kapaklarım bana ihanet ediyordu. Onun yanındaydım ve ayakta kalmak zorundaydım. Bedenim ise sanki tam tersini söylüyordu. Göz kapaklarım kendini serbest bırakmaya çalışıyorlardı ama ben her defasında onları geri yolluyordum. Samet'te bu durumu anlamıştı ve benden hiç ayırmadığı gecenin karanlığı ile gözlerinin daha da koyulaştığı zifiri karanlıkta "Gidelim mi?" Dedi. Hala sesi temkinliydi. Sakindi ya da korkuyordu.
Acaba kaç kişi onunla bağlarını kopartmıştı? Katilleri? ya da sürtükleri? Canını acıtan var mıydı acaba? Arabaya binmek zorundaydım çünkü burada kalırsam uyurdum ve o da beni taşırdı. Asiye'nin dokunduğu yerler bana da değerdi. Onun bedenini bilemem ama benim ki bana göre paha biçilemezdi.
Ayağa kalkıp onun da ayağa kalkmasını bekledim. Ayağa kalktığında onun arkasından yürümeye devam ettim. Ağaçların arasından ilerlerken kendimi çok yorgun hissediyordum her an düşebilirdim. Kazasız belasız arabanın yanına vardığımız da Samet kapımı açmıştı. İçeri girerek kafamı cama yasladım ve eve gelene kadar nefes alış veriş sesim dışında hiç ses çıkarmadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OROPA
Chick-LitGüvendiği insanlar tarafından iftiraya uğramış ve hayâllerle dolu bir kızın aşık olduğu şehirden ayrılış hikâyesi bu. Girdiği durumlar onun vicdanını yok edemeyecek, o her defasında daha güçlü bir şekilde ayağa kalkacak. Yeniden doğmanın mümkünâtını...