Bu bölüm canımın en içi olan İrem Aleyna Işık için;
Gözlerimi araladığım da büyükçe bir odadaydım. Elleriminde ki acıyı hissettiğim için uyanmıştım. Bir sandalye de ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde oturuyordum ve büyük ihtimalle de ellerim kızarmıştı. Ufacık bir vurmada bile kızaran ellerim, bu kalın ve sıkı bağlanmış iplere nasıl dayansın ?
Ellerim sandalyenin arkasın da bağlı olduğu için hareket etmek benim için daha zordu. Beni kim kaçırmıştı ? Aniden aklıma gelen soru ile korkum artmaya başlamıştı. En son hatırladığım şey Merve denilen o kızı dövüp kapıdan çıkışımdı. Fakat biraz daha düşününce aklıma birisinin beni bayıltmaya çalıştığı aklıma geldi. Tabiki de Uras !
Bana bu eziyeti o spastik yapıyordu. Ben ona karşı çıkınca o da beni kaçırma planı yapmış demek ki.
Okuldan insan kaçırmak nedir ya ? Kimse mi görmedi beni okuldan çıkarırken ? Nasıl bir okul bu ya,ya da şöyle demeliyim nasıl bir çocuk bu ? Ben sandalyede tepinmeye devam ederken pantalonum da aşağı kaymaya devam ediyordu ve bu beni deli ediyordu. Ne zaman bir pantalon alsam sürekli kıçımdan düşerdi. Şu anda belki bunu düşünmem gerek ama yapamıyorum. Bir an önce şu pantalonu çekmem gerek.
Siyah odanın, siyah perdeleri, siyah dolapları, siyah kitaplığı ile siyah ve kötü düşüncelerime dalarken odaya daha dikkatli baktım. Burası Uras'ın ne odası bilmiyorum ama sanki buradan nefret ediyormuş gibi bir hâli var. Kitaplığın içindeki dağınık bir şekilde konulmuş kitaplar ve yerde ki saçma sapan duran küçük siyah halılar bende bu düşünceyi yaratmıştı. Her şey siyahtı ve belki kendisi de öyleydi. Odaya son kez baktığım da odanın dağınıklığı dışında bir şey daha gördüm. Bu dağınıklık aslında bir düzendi. Her şey dağınık olmasına rağmen aslında her şey düzenliydi. Sanki bir şey anlatmaya çalışıyor gibi odayı dizayn etmişti. O an Uras'ın ne kadar zeki olduğunu anladım. Bu kadar küçük bir şey ile bile bu kadar ince ayrıntı ile düşünüyorsa ondan korkmam gerekirdi. Çünkü bende öyleydim. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürdüm ve bu beni bazen deli ederdi. Eğer bunu bir yeteneğe çevirseydim kendimden de korkardım.
Odaya attığım son bakış kapının aralanması ile son bulunca kafamı kapıdan içeri girene doğru çevirdim.
Aslında içeri girenin Uras olmasını bekliyordum fakat içeriye üstünde mini etekli,beyaz gömlekli ve çakma
sarı saçlı bir hizmetçi girdi.
Elinde kahvaltılıklar ile girmişti. Kahvaltıyı büyük oranda benim için getirmişti fakat karnımda ki kortu,tedirginlik duyguları yüzünden onu yiyebileceğimi sanmıyordum. Buradan hemen kaçmak lazımdı. Melek beni çok merak etmiştir. Onu üzmek istemiyordum. Hemen bir kaçış planı yapmam gerekiyordu. Odada ki camdan dışarı bakabilirsem kaçma şansım daha olanaklı olabilirdi diye düşünürken hizmetçi ellerimi çözmeye başladı. Ellerimi çözer çözmez bileklerimi ovuşturdum ve ayağa kalktım.
"Lütfen odadan çıkmayın." diyerek bana bakan hizmetçiye pencere kenarından ters bir bakış atarak "Nedenmiş o ?" dedim. Hizmetçinin üstüne yenilmez gibi yürüdüğüm de kadın korkmuşa benziyordu. "Çünkü bunu iş verenim emretti. Hem buradan çıkamazsın. Boşuna uğraşma." dedi ve korku dolu bakışlarını bana yolladı. Ben ise hizmetçinin bu söylediği ile moralimin bozulmasını önlemeye çalışarak kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı sert bir şekilde kapatarak oldukça büyük evde aşağıya inmek için merdivenlere doğru yol aldım.
Siyah'ın ve grinin her yerde hakim olduğu evde bir çıkış yolu aramaya başladım. Yavaş yavaş merdivenlerden inerken bir pıtırtı duymamla olduğum yerde kalmayı tercih ettim. Arkamı dönmeden hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladım ve en sonunda çıkış kapısına vardığım, kapıyı açmak için elimi uzattığım da arkamda ki pıtırtı dev adımlara dönüştüğünü hissetmiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/37612235-288-k471442.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OROPA
ChickLitGüvendiği insanlar tarafından iftiraya uğramış ve hayâllerle dolu bir kızın aşık olduğu şehirden ayrılış hikâyesi bu. Girdiği durumlar onun vicdanını yok edemeyecek, o her defasında daha güçlü bir şekilde ayağa kalkacak. Yeniden doğmanın mümkünâtını...