BÖLÜM-14: "KAL"

955 60 33
                                    

Müzik ile birlikte dinlemenizi şiddet ile tavsiye ediyorum.


Zifiri karanlık bedenime okşar gibi üzerimden geçiyordu. Gördüğüm görüntü gözümün önünde bir film şeridi gibi geçiyordu. Yanımda olmasa bile Samet'in bakışlarını hala hissediyordum. Bir yerler de yanlış yaptığımı söyleyen ve geri dönmemi emreden birisi vardı. Ama çoktan ben girişi yapmıştım bile.

Arabanın motor sesi sessizliği bozan tek şeydi. Onun dışında kimse konuşmuyordu. Oğuz sanki benim konuşmak istemediğimi anlamıştı ve sadece yola bakıyordu. Sık ağaçların olduğu bir bölgeden geçip uzun ağaçların arkasında görünen evin önüne geldiğimizde araba durmuştu. Evin önünde büyük bir bahçe vardı. Evin arkasını göremediğim için yorum yapamıyordum.

Oldukça büyük ve lükstü. Kesinlikle buraya ait biri değildim ben. Lüks kelimesi ile asla bir araya gelebileceğimi sanmıyordum. Zenginlerin nasıl yaşadığı hakkında çok fazla bir fikrim yoktu. Nasıl yemek yiyecektim? Rezil olur muydum? Acaba karnım aç değil desem ayıp olur muydu?

Şimdiden içimde büyük bir heyecan patlaması yaşıyordum. Daha arabanın içinde bile bu kadar heyecan yaptıysam evin içine girdiğim de bayılma ihtimalim yüksekti.

"Bence geri dönelim." Dedim tedirgin bir ses tonuyla. Oğuz bana gülümseyerek kafası eğdi ve "Işıl için demiştik." Dedi ve gülümsemesine devam etti. Ben hâlâ tedirgindim ve Oğuz'un gülümsemesi beni sakinleştirmiyordu.

Kendimi Samet'e karşı suçlu hissediyordum. Aslında hissetmemem gerekir öyle değil mi? Bir an kendime kızsam da Işıl için geldiğimi sürekli kendime hatırlatarak biraz da olsa kendimi rahatlatıyordum.

Ya da rahatlamaya çalışıyordum.

Ayaklarım bedenimde ki eziyete rağmen ayağa kalkmamı sağlamıştı. Beton zeminin üzerin de kendimi fazla ağır bir yük gibi hissederek ilerlemeye devam ettim. Yanımda Oğuz'un olduğunu bile unutacak derecede tedirgindim.

Arkadan arabanın kapanma sesi geldiğinde ruhum bunun bir rüya olmadığını bana anlatıyordu. Oğuz'un omzuma koyduğu elin bile farkında değildim. Bakışlarımı omzuna değen ellere çevirdim ve orada olmamalarını uyaran bir bakış attım. Oğuz ellerini omzundan çekerek evine odaklandı. Kapıya doğru yaklaştığın da elbisem ve bedenimin sırılsıklam olduğunu hissediyordum.

Her ne kadar telaş yapmamamı kendi kendime söylesem de kalbim her şeye savaş açıyordu. Hiçbir arkadaşımın ailesi ile tanışmamıştım. Asiye hariç ki o da arkadaştan sayılırsa.

Büyük ve gösterişli kapı Oğuz'un zile basması ile açılırken sarışın ve hiç samimi olmayan bir kadın kapıyı açtı. "Hoş geldiniz Oğuz Bey" Dedi garip aksanlı bir ses ile. Oğuz kadına hiç bir şey demezken sevmediğim sarışın tipi olan kadın bana dönerek "Hoş geldiniz hanımefendi." Diyerek eliyle içeriyi gösterdi. Oğuz kadına cevap vermeden ilerlediğin de bu davranışını herkese karşı yapıyor mu diye düşündüm.

Oğuz'un arkasında yavaşça ilerliyordum ve tedirgindim, fazlasıyla.

Oğuz'un sarışınlığını daha da ortaya çıkartan ışık gözümü alıyordu ve oldukça rahatsız ediciydi. Saçlarımı önüme alarak bir nebzede rahatsız edici ışıktan kurtulmaya çalışıyordum. Burada nasıl yaşıyorlardı böyle?

Kapıyı açar açmaz karşılaştığımız merdivenlerden çıkarken Oğuz merdivenin alt kısmında kalan oda da spor salonu olduğunu söylemişti. Merdivenlerden Oğuz ile birlikte çıkarken yukarıdan gelen bir kadın sesi kulağıma ilişiyordu. Ardından da küçük bir kız çocuğunun gülme sesleri.

OROPAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin