İnsanların gözlerinin uzun süre bende dolanması ve söylediğim şarkıya Samet'in de katılmasından dolayı gergin oluşum herkesin dikkatini çekebilecek türden bir reaksiyondu. Samet'in burada olmaması gerekiyordu, burayı nasıl bulmuştu? Umut'un söylediğini varsayarak Samet'in çalıştığımı bilmediğini düşünüp kendimi ölmek üzere olan bir çiçeğin köklerinin su ile buluştuğu anda ki gibi rahatlatmaya çalışıyordum.
Gerilmiş bedenimde ki kasları gevşetmeye çalışarak Samet'e doğru ilerledim. Samet oturduğu sandalyeden yavaş bir şekilde kalkarak hizalarımı ayarladığın da bir kez daha kısalığımı yüzüme vurmaya çalıştığını düşünmekten kendimi alıkoyamamıştım. "Merhaba." Dedim sesimi endişemden uzak tutmaya çalışarak.
Bir şeylerin yolunda olmadığını ve benim ondan bir şeyler sakladığımı anlamış gibi huzursuzca yüzünü kasarak "Merhaba." Dedi. Hiçbir şey demeden öylece onun yüzünün şeklini izlerken kendimi sapık gibi hissettim bu yüzden de yanımıza gitarı ile gelen Umut'a kafamı çevirdim. "Güzel performanstı sesi güzel, yüzü güzel bayan." Göz kırparak söylediği bu cümle kızarmama neden olmuştu, daha önce kimse bana iltifat etmediğinden dolayı alışık olmadığım bir durumla karşılaşmıştım çünkü.
"Sen olmasan bunu başaramazdım." Dedim gülümsemeye çalışarak. Gülümsemeye çalışmam bile büyük bir hüznün ve endişenin belirtisiydi. Gülerken çalışan yüz kaslarım perdelerini anında indirerek dudaklarımın düz bir şekil almasını sağlamıştı. "Tabi ki de öyle." Dedi ve gülerek adımlarını dışarı ilerlettiğin de Samet ile göz göze gelmemek için bakışlarımı bir süre daha Umut'ta tuttum.
"Bu durumu bana açıklaman için uygun bir yer değil burası sanırım. Dışarıda anlatmak ister misin?" Dediğin de aslında bunun bir sorudan daha çok öfkenin altında yatan emir cümlesi olduğunu görebiliyordum. Umut'un Samet'i gördüğün de verdiği tepki şaşkınlık belirtisi olmadığından dolayı Samet'i Umut'un çağırdığından emin olmuştum.
Kapıya doğru ağır adımlarım ile ilerlerken Samet'in kapıyı açıp bana "Bayanlar önden." Demesini beklemiyordum. İçinde bulunduğu öfke patlamasından dolayı bu tepkiyi vermiş olabilir diye düşünürken dışarı çıktım. Kapının sürekli olarak açılıp kapanmasından dolayı biraz ileride durup Samet'in yanıma gelmesini bekledim. Umut etrafta gözükmüyordu, biraz daha gözlerimi karanlık akşamın üzerine gezdirdiğim de Samet'in arabasının içinde telefonun beyaz ışığının yüzüne vurduğu Umut'u gördüm.
Samet'in yanıma geldiğini üzerinde ki kıyafetlerinin hareket ederken oluşturduğu kırışma sesinden anlamıştım. "Her gün okuldan sonra yapılacak olan bir şeylerde bana bahane bulman ve sürekli olarak bana itiraz da bulunman bu ucuz her kasabada bulunması gereken sevgili buluşmalarının gözdesi olan kutu için miydi?" Derken eliyle Fink'i gösteriyordu ve bir yandan da koyulaşmış gözleriyle bana bakıyordu.
Şu anda bu kafenin bir dili olsa "Ben ucuz değilim sen bu kafeye girmek için fazla zenginsin." Derdi. Bu kafenin neresi ucuzdu Allah aşkına? Samet'in prensler gibi büyütüldüğünü biliyordum, fazlasıyla da zengindi ve bu yüzden de şımarıktı ama ona verilen bu şans, aşka yerleri kötülemeye hak kazandırmıyordu. Ben buranın kat ve kat düşüğünde büyümüştüm.
Belki de beni ilk gördüğünde bu yüzden soğuk davranmıştır. Düşük gelirli bir aileden geldiğim dış görünüşümden belli oluyordu ve bu insanların tepkisini ölçmeye yeterdi. Samet'e karşı tepkim büyümüştü ve bende artık sinirlenmiştim. Eğer başka türlü karşılaşmış olsaydık yüzüme bile bakmayacaktı. Dediği cümleden ben bunu algılıyordum ve algılarıma her zaman güvenirdim. Koyulaşmış kahverengi gözlere baktığım da insanların ruhunu önemseyen bir benlik ile karşılaştım. Belki gözlerinde farklı duygular besliyordu ama benim onları görebilmem için ilk başta bana kapılarını aralaması gerekiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/37612235-288-k471442.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OROPA
ChickLitGüvendiği insanlar tarafından iftiraya uğramış ve hayâllerle dolu bir kızın aşık olduğu şehirden ayrılış hikâyesi bu. Girdiği durumlar onun vicdanını yok edemeyecek, o her defasında daha güçlü bir şekilde ayağa kalkacak. Yeniden doğmanın mümkünâtını...