Sağımdan gelen silah sesiyle aniden çığlık atarak yere çöktüm. Ardı arkası kesilmeyen kurşunların ortasında kalmıştım. Ellerimi başıma siper edip kendimi korumaya çalıştım ne kadar işe yaradığı muammaydı tabiki. Rüyada mıyım diye kontrol bile edemediğim bir çatışmanın tam ortasındaydım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken bir yandan korkudan bulanıklaşan gözlerimi açıp kapatıyordum.
Ne işim vardı benim burda? Altı üstü pek saygıdeğer (!) Ali beye bir dosya teslim edip evime gidecektim.
Beynim durmuş gibiydi. Hiçbir şey düşünemiyordum. Ayağa kalkıp arkama bile bakmadan koşsam herhalde tahtalı köye doğru koşmuş olurdum.Burdan nasıl kurtulacağımı düşünürken görüş alanıma bir çift siyah ayakkabı girdi. Başımı kaldırıp kim olduğuna bakacakken aniden kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı ve arkasına alarak geri geri hızlıca yürümeye
başladı. Bir yandan da bana,"Sakın arkamdan çıkma, hızlıca yürü!"
diye bağırıyordu. Dediğini yapıp hızlı adımlarla birlikte geri geri gitmeye başladım.
Tabi ki de böyle bir durumda sen bana bağıramazsın saçmalığına girmeyecektim.
Polis falan olmalıydı ki böyle bi çatışmanın ortasına atlayıp beni kurtarmıştı. Muhtemelen şimdi birde benden ifade vermem için beklememi isteyeceklerdi. Etrafta polis arabası ya da polis üniformalı bir Allah'ın kulu ararken aynı kişinin seslenmesiyle ona döndüm,
"Ne işin vardı senin orda, ölmek mi istiyorsun ?! "
Şaşkınca ne diyeceğimi bilemeyerek suratına bakakaldım. Dalgalı dağınık saçlarıyla hiçte polis gibi durmuyordu. Dağınık saçlı polis olamaz mı demeyin olabilir ama üstünde çelik yelek falanda yoktu. Hangi cesaretle atlamıştı çatışmanın ortasına bu manyak adam.
"Sana diyorum duymuyor musun?"
"Du-duyuyorum duyuyorum da ne oluyor burda? Hemen polisi aramamız lazım birisi ölebilir farkında mısınız?!" Silah sesleri kesilmişti her bi köşeden birkaç tane adam çıkıp karşı binaya koşuyordu.
"Hadi ya, bak sen zeka küpüne biz hiç akıl edemedik polisi aramayı. Salih!"
Düpedüz dalga geçiyordu benimle! Polis falan değildi bu adam ve böyle bir çatışmada polis aramayı da düşünmüyordu kesinlikle mafya olmalıydı. Seslendiği adam koşarak yanımıza geldi.
"Burası sende kardeşim 15 dakikaya geliyorum."
Burası derken tek kaşıyla beni göstermişti.
"Tamamdır."
Ne demek burası sende? Gitmiyor muyum ben? Tamam işte polis değilmişsiniz ifade vermem de gerekmiyor. Yaralanan birileri de olmadığına göre vicdanımı susturup burayı pekala terk edebilirdim. Anlamamış gibi davranmaya çalışarak -gerçekten çalışarak çünkü oyunculuğum berbattır- salak gülümsememi takındım ve konuştum.
"O zaman ben gideyim. Size kolay gelsin." Tam arkamı dönmüştüm ki manyak adam kolumdan tuttu. Kolumu çekip ona döndüm. Sert bir şekilde bakarak dişlerini sıkarak konuşmaya başladı.
"Sen hiçbir yere gitmiyorsun önce bir anlayalım kimsin necisin ne işin vardı burda, ondan sonra uygun bulursak gidersin."
Cevap vermemi bile beklemeden hızlı adımlarla o da adamlarının peşinden yıkık dökük binaya girdi.
Ondon sonro oygon bolorsok godorson! Uygun bulursaymış Allah Allah! Sen kim oluyorsunda ne uygun ne değil karar veriyorsun deli manyak! Tabiki bunları sesli söylemeyi çok isterdim ama benim de canım tatlıydı şimdi. Şuracıkta onca günahımla ölüp gitmek istemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇALIKUŞU (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Bıraksana yahu elimi! Gittiler işte." Ali elimi bırakıp arkasına yaslandı. Gözlerini kısmış düşünceli bir şekilde bana bakıyordu. "Onlar var diye tutmadım ki elini.." Heyecandan elim terlemişti. Kalbim, maratona girmiş bir şekilde kan pompalarken...