4.

2.3K 140 31
                                    


İki minik el birbirini kavramıştı.

"Bende Alçin Zehra.."

Ali Siraç kafasını yana yatırıp kıza baktı şimdi tekrar yan yana oturuyorlardı.

"Alçin mi? Ne değişik isimmiş öyle. Anlamı ne?"

Alçin bilmiyorum anlamında dudaklarını büküp iki elini yana doğru açtı.

"Bilmiyorum ki."

"Nasıl bilmiyorsun? İsminin anlamını merak etmedin mi hiç?"

Bu soru üstüne utanarak cevap verdi küçük kız,

"Okumayı bilmiyorum çünkü.." ayaklarıyla yerdeki toprağı eşeliyordu.

Güneş gözlü oğlan Zehra'nın elini tutup ayağa fırladı ve binaya doğru koşmaya başladı.

"Dur, yavaşlasana nereye koşuyoruz?"

Bir yandan bağırıyor bir yandan da takip ediyordu. İki minik soluk soluğa yetimhanenin kütüphanesine gelmişlerdi.

"Ben okumayı biliyorum. İnternetten araştırabiliriz."

Heyecanla bilgisayar masalarından birine oturdular. Ali işaret parmağıyla her harfe teker teker basıyordu ve harfleri bulmaya çalışırken de epey bir zaman geçiyordu. 10 dakikadır cümleyi halâ yazamamışlardı.

Zehra oflayarak kollarını bağladı. Upuzun kirpiklerinin çevrelediği gözlerini devirerek arkasına yaslandı.

"Hani biliyordun okumayı yazmayı? Beni mi kandırdın yoksa sabahtan beridir yazamıyorsun.!"

"Dur bir kızım sakin ol. Her gün klavyeye yazmıyorum deftere yazıyorum. Hem bilmesem bu kadarını da yazamazdım."

Bilgisayarın ekranında yarım kalmış 'Alçin ismi-' cümlesi tamamlanmayı bekliyordu.

"İyi tamam bekliyorum."

Yaklaşık bir 10 dakika daha sonra ikili cümleyi tamamlamış araştır tuşuna basmışlardı. Ekranda çıkan ilk siteye girdiler.

"Ohooo burda bir sürü yazı var yarın sabaha kadar okursun herhalde." diyerek küçük bir kahkaha attı Zehra. Minik elini ağzının üstüne kapatmış kıs kıs gülüyordu.

Sinirle kaşlarını çattı Ali.

"Okumuyorum o zaman. Okumayı öğrenince gelir kendin okursun." Tam sandalyeden kalkacakken Zehra kolundan tuttu.

"Tamam ya sende ne mızmızsın. Oku hadi lütfeeen."

Sandalyesine geri oturan Ali ekranda gördüğü Alçin ile başlayan bütün cümleleri içinden okumaya başladı.

"Heh bak buldum!" Heyecanla öne doğru atıldı Zehra. Kahverengi gözleri boncuk boncuk olmuş okuyamayacağı halde bütün dikkatiyle ekrana bakıyordu

"Kızıl renkli küçük bir kuş. Çalıkuşu. Çalıkuşuymuşsun sen. Hiçte benzemiyorsun, çalıkuşu küçük ve tatlı olur."

Kıs kıs gülme sırası Ali' ye geçmişti. Zehra gözlerini kısmış çatık kaşlarıyla bakıyordu.

"Hayır bir kere bende tatlıyım."

•••

'..Şimdi gelsem sana zaman ötesinden
Sesinden öpsem ya da nefesinden..'

Dinlediğim şarkının etkisiyle olmayan aşkımın acısını çekiyordum resmen. Artık geri dönmeye karar vermiştim ama bayağı zor olmuştu. Hava o kadar güzeldi ki.. Hafif esen rüzgar, yaprakların sesi ve akşam kokusu... Çoğu kişi anlamıyordu akşam kokusunun ne olduğunu ama akşamın bir kokusu vardı bence. Hele ki bir sonbahar akşamı mis gibi kokardı.

ÇALIKUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin