10.

2.1K 129 25
                                    

Yağmur damlaları yurdun camına çarpıp kaçarken Zehra kütüphane camının önünde oturmuş dışarıyı izliyordu. Yağmurun altında hoplayıp zıplamak istiyordu ama yurttaki ablalar izin vermemişti.

"Piştt!" duyduğu sesle arkasını döndü. Ali eliyle gel gel yaparak kütüphaneden çıktı. Zehra hemen arkadaşının peşinden gitti.

"Ne oldu Ali, niye çağırdın beni?"

Ali işaret parmağını dudağının üstüne koyarak koridoru kontrol etti.

"Şşş! Sessiz ol, duyacaklar şimdi. Hadi gel bahçeye çıkıyoruz."

Alçin sevinçle yerinde zıpladı.

"Gerçekten mi, izin verdiler mi?"

"Ben sessiz ol diyorum sen bağırarak zıplıyorsun Çalıkuşu. İzin vermediler tabi ki gizlice çıkacağız akıllım."

Kafasını iki yana sallayıp Ali'ye baktı.

"Olmaz! Görürlerse kızarlar sonra ceza alırız."

"Ya bırak şimdi kızmalarını falan. Sen çıkmak istiyor musun istemiyor musun?"

"İstiyorum tabi ki!"

Ali aldığı cevaptan memnun olarak Zehra'nın elini tuttu. Koridor boyunca ses çıkarmamaya çalışarak aşağı indiler. Ön kapıda çocuklar çıkmasın diye ablalardan biri bekliyordu. Ali bunu bildiği için gizlice yemekhaneye girdi. Elini tuttuğu Zehra'da peşinden geliyordu. Yemekhanenin arka tarafındaki çöp çıkarmak için kullandıkları kapıyı itekleyip arka bahçeye çıktılar.

Yağmurun altında gülüşüyor, birbirlerini kovalıyorlardı. Yorulup bir ağacın altına oturdular yağmur dinmişti ama sırılsıklam olmuşlardı. O kadar eğlenmişlerdi ki ıslandıklarının farkında bile değillerdi. Zehra çimenlerdeki çiçeklere hayranlıkla bakıyordu heyecanla Ali'ye dönüp sordu.

"Ali! En sevdiğin çiçeğin adı ne?"

"Bilmem hiç öyle bir şey düşünmedim. Senin en sevdiğin çiçek ne? Kesin papatyadır." Diyerek gülmeye başladı.

"Hayır, tabi ki de papatya falan değil! Benim en sevdiğim çiçek feyza."

Ali kahkaha atarak Zehra'ya döndü.

"Feyza mı? Öyle bir çiçek yok ki! Frezya olmasın o." Kahkahalarını susturamazken koluna bir şaplak yedi Ali.

"Adını yanlış hatırlamış olamaz mıyım Allah Allah!"

Ali kıkır kıkır gülerken arkalarından gelen sesle birbirlerine baktılar.

"Ali! Zehra! Ne yapıyorsunuz siz orda? Ayy sırılsıklam olmuşsunuz hasta olacaksınız çocuklar biz demedik mi kimse dışarı çıkmayacak diye!"

İkili aynı anda konuşarak ayağa kalktı.
"Eyvaah! Yandık biz!"

•••

Suratımda şapşal bir gülümsemeyle çiçeklerimi de alıp odama çıktım. İlk atandığımda Beyza'nın aldığı çiçeklerin olduğu vazo bayağıdır boş duruyordu. Vazoya su koyup çiçeklerimi de güzelce içine yerleştirdim.

Ali'nin tuhaf davranışlarını düşünerek koltuğuma oturdum. Arkadaşlarımın yanında olduğu için öyle davrandığını düşünüyordum ama çiçeğin anlamına bakmamı istemesi ve elimi onlar var diye değil de istediği için tutmuş olması kafamı kurcalıyordu. Biraz daha düşünürsem beynimdeki minik yaramazlar Ali'nin benden hoşlandığını falan söylemeye başlayacaklardı. Kendimi bu evliliğe kaptıramazdım. Şimdiden emindim boşandığımızda üzüleceğime bu yüzden daha fazla düşünmek istemiyordum.

ÇALIKUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin