deep end freestyle

プレイリストの終わり*

LEE HYUCK'S PHONE

18:02

Now Playing ;

"Do I Wanna Know" by Arctic Monkeys

•••

"secousses les gars!"

gülmemi engellemeye çalışarak bir kolumu jisung'a atmış, poz vermeye çalışıyordum. tabii bu, tam gözüme giren güneş ve jaemin'in hiçbir fotoğrafı beğenmemesi yüzünden gittikçe zor bir hal alıyordu.

otuzdan fazla fotoğraf çekinmiş olabilirdik.

karşımızdaki, fotoğrafımızı çekmemizi istediğimiz yabancı adam da bu durumdan oldukça bıkmış olacak ki son kez bir fotoğraf daha çektikten sonra hızlıca telefonu birimizin eline tutuşturmuş, kelimenin tam anlamıyla koşarak uzaklaşmıştı.

ülkemin kibar insanları işte.

"ne kadar kibar bir adam ya, sayesinde yedimizin fotoğrafı oldu uzun zaman sonra."

"adam bize küfür etti ve kaçtı az önce."

söylediğim şeyle telefonu jeno'nun elinden alıp gülümseyerek inceleyen jaemin'in yüzü düşmüş, hâlâ koşup duran adama bir el hareketi çekmişti.

"sensin secousses les gars!"

muhtemelen jeno son saniyede jaemin'i tutmasaydı adamla kavgaya bile karışabilirdi zira o kadar sinirlenmişti. bu düşünceyle güldüm. jaemin'in korece, adamın ise fransızca küfürlerle karşılık verdiği düşüncesi komiğime gitmişti.

sıcaklamaya başlayan içeceğimden bir yudum alırken gözlerini kısarak gökyüzüne baktım, paris'in kesinlikle yaşadığı en sıcak günlerinden birini yaşıyorduk ve sıcağa asla dayanıklı olmayan arkadaşlarım da tam bugün etrafı gezmek istediklerine karar vermişlerdi.

bakışlarımı gökyüzünden çekerek yeniden bir yudum aldım içeceğimden. diğerlerine göre bu sıcağa az çok alışsam da yine de benim için bile fazlaydı, bayılacak gibi hissediyordum.

"başına güneş geçecek, şapkanı al demiştim ben."

konuşmasıyla başındaki şapkayı çıkarıp bana takması saniyeler sürmüştü. gülümseyerek bakışlarımı mark'a döndürdüm. bu konularda tam olarak bir anneye dönüşüyordu lakin bu ona daha da çok aşık olmama neden oluyordu.

"şimdi de senin başına güneş geçecek ama?"

kaşlarımı kaldırarak sorumu sorduğumda yanımızdaki, az da olsa sakinleşmiş jaemin'in kafasındaki şapkayı çıkararak kendisine taktı.

"artık ikimiz de güvendeyiz."

güldüm. jaemin ise başındaki eksikliği hiç farketmemiş, adam gözden kaybolduğunda fotoğraflarımıza bakmaya devam etmişti.

"aramızdan ilk evlenen kişinin hâlâ dağ ayısı renjun olduğuna inanamıyorum."

"açıkçası ben renjun'in balayına hepimizin geldiğine inanamıyorum."