六 : i met sarah in the bathroom*

1.3K 157 69
                                    


Now Playing;

"I met Sarah in the Bathroom" by awfultune

"Ya, yapamıyorum ben bunu."

acıyla, elinden dondurması alınmış bir çocuk gibi kaykay parkında sızlandığımda tüm gözlerin bana dikildiğini hissetmiştim. Buradan da, buranın insanlarından da büyük bir rahatsızlık duyuyordum, zaten bilirsiniz gelme ve durma sebebim sadece Mark'tı.

Mark benim aksime gayet eğleniyor gibi görünüyordu, tabii beş kez düşme tehlikesi atlatıp kaykayın üstünde bile duramayan o değil bendim.

"Gidelim mi artık Mark, geç oldu."

Kaşlarını çatarak bana döndüğünde derin bir nefes verdim, yine geç olmadığını iddia edip duracaktı ama bilmediği şey üç saattir burada olduğumuzdu, bunu biliyordum çünkü dakikaları bile saymaya başlamıştım sıkıntıdan.

"Daha yeni geldik."

"Tam 1 saat 47 dakikadır buradayız. Yoruldum, susadım, acıktım ve bilmem kaç kere ölme tehlikesi atlattım, buna yeni geldik mi diyorsun sen?"

Güldü, en azından aramızdan biri gülüyordu. Gülüşü olmasaydı belki ona bir nebze daha kızabilirdim zira ciddi anlamda yorulmuş ve üşümüş hissediyordum.

"Yorulduysan biraz yukarıya çıkıp çimenlerde dinlenebiliriz, oranın manzarası da güzeldir."

Bahsettiği yer gerçek anlamda bir dağın tepesi denilecek yükseklikteydi o yüzden biraz tereddüt etmiştim, lakin en sonunda burada kalıp bir yerlerimi kırmaktansa Mark ile birlikte birkaç adım daha yürümenin daha iyi bir fikir olduğunu farketmiştim, en azından onunla yürürken o kadar da yorulduğumu hissetmiyordum.

Mark'ın her zaman yanında taşıdığı küçük bir müzik çalar vardır, bu devirde müzik çalar kullanan tek kişi de odur muhtemelen, yaşıtlarımızdaki herkes telefondan müzik dinlerken o hâlâ MP3 zamanlarında kalmıştı.

Hoşuma gitmiyor değildi, onun sayesinde bende alışmıştım.

Yürürken küçük çalarını kulaklıklarıyla bağladı, kulaklığın tekini de bana uzattı.

Kulaklığı kulağıma takmamla şarkının başlaması bir olmuştu. Hava da iyice soğumuş, onun üstünde Queen, benim üstümde The 1975 kazağı, ellerimizde benim süslediğim çiçekli kaykaylarımız, onunki siyah benimki ise beyaz çiçeklerle süslüydü, MP3 çalarından tek kulaklıkla Sweather Weather dinliyorduk.

Yoldan rastgele geçen bir insana huzur nedir diye sorsanız muhtemelen dünya barışı ya da eşitlik hakları derdi, benim ise huzurum, tam da buydu. Mark ile pek ortak noktamız olmasa da arada uyuştuğumuz noktalar vardı, birlikte o şeyleri yapmak bana nedenini bilmediğim bir rahatlık veriyordu, tam hissediyordum onun sayesinde.

Bir şarkı bitti, diğeri çalmaya başladı, The Beatles'dan Dead Poet Society, The 1975'den Cigarettes After Sex'e kadar tüm şarkılar çalmıştı biz tepeye kadar, tepeye vardığımızda ise sustu şarkılar, sadece Mark'ın eşsiz gülümsemesi konuştu yeni dolunay ile.

Manzara, anlattığı kadar güzeldi lakin odak noktam değildi, birbirimize bakıyorduk sadece ve nedendir bilinmez kendimi aptal bir aşk dizisinde hissettim, annemin izlediği dizilerdeki bu klasik sahnede her zaman kusmam geliyordu zira çok klişeydi ama şu an, her şeyden daha farklı hissettiriyordu.

Elini cebine atarak kendi MP3 çalarına benzerini -sadece renkleri farklıydı, onunki beyaz bana uzattığı ise siyahtı- çıkarıp uzattı. Anlamaz bakışlarımı ona çevirdiğimde ise gülümsemesini yineledi.

"Az önce dinlediğimiz MP3 çalardaki tüm şarkılar, senin en sevdiğin şarkıları içeriyor sadece, kendim için özel olarak hazırladım ve severek dinliyorum." Gülümsemesi yüzünden eksilmiyordu konuşurken, "Seni dinliyormuş gibi hissettim, o yüzden en sevdiğim şarkıları içeren bir MP3 çalar da senin için hazırladım, umarım sende benim hissettiğim duyguları hisslersin."

———

Selam!!

Uzun zaman oldu

Gitme sebebim yoktu sadece gitmem gerekiyormuş gibi hissettim ama geri geldim, yani umarım ve umarım artık bu kitabı bitireceğim

Kitabı da yayından kaldırdım çünkü düzenlemek istediğim birkaç nokta vardı. <33

deep end freestyle Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin