•8•

135 12 12
                                    

"Tanrım bu ev cinleri yemek yapmakta ustalar. Onlar yüzünden annemin yemekleri bana eskisi gibi mükemmel gelmiyor."

Mina yine klasik enerjik haliyle sabah sabah hiç durmadan konuşuyordu. Bazen onun kadar enerjik olmak istiyordum ama sonra bunun düşüncesi bile fazla yorucu geliyordu. Bunun için fazla üşengeçtim.

"Vera acaba mutfak nerede? Hufflepuff ortak salonu ile aynı katta olduğunu biliyorum ama bana tam konum lazım. Çok iyi saklamışlar."

"İstersen beraber arayıp bulabiliriz Mina"

Konuşmaya katılan Regulus ile Mina'nın içeceği boğazına kaçmış olmalı ki durmadan öksürüyordu.  Regulus önündeki suyu ona uzattığında anında kafaya dikti.

"Ş..şimdi sen ve ben mi?"

Tanrım neler oluyordu? Mina kekelemişti bu sık sık başımıza gelen bir şey değildi.

"Tabii eğer sen de istersen ."

"Elbette isterim. Harika olur. Yani harika dediğim eğlenceli olur çok meraklı olduğumdan değil yanlış anlama."

Regulus gülmemek için kendiyle savaş verirken ben yanımdaki üstün zekanın kolunu sıkıp sessizce fısıldadım.

"İyice rezil oluyorsun sus!"
Ama o beni takmamıştı. Beni beni Vera'sını.

Dikkatimi ondan çekip karşı masada gezdirdiğimde Remus Lupin'in solgun yüzünde gözlerimi gezdirdim. Oldukça hasta görünüyordu. Okulda Remus ile olan anılarım aklıma geldikçe iyice şaşırıyordum bu çocuk asla insanlara zarar veren bir kurt adam olamazdı.

"Okul koridorunda Profesör Filius Flitwick'in getirmemi istediği kitapları taşıyordum. Dersinde yanlışlıkla ağzımdan kaçan bir kelime yüzünden tüm ayak işlerini bana yıkmıştı. Kitap destesi o kadar uzundu ki önümü zor görüyordum hatta göremiyordum. Dersliğe birkaç koridor kaldığını fark ettiğimde oldukça sevinip adımlarımı hızlandırmıştım fakat tüm yol düşmeden gelebilen kız yani ben bir şeye çarpıp yere kapaklanmıştım. Üstüne düştüğüm kolum sızlarken çarptığım kişiye baktığımda onun  Lupin olduğunu anlamıştım.

'Özür dilerim istemeden oldu.'  Konuşan Remus oldukça samimi duruyordu bu yüzden ona gülümseyip bana uzattığı elini tutup ayağa kalktım. 'Asıl ben özür dilemeliyim Lupin. Önümü bile göremezken koşarak ilerlememeliydim.' Ondan özür dilemem onu şaşırtmıştı bunu havaya kalkan şekilli kaşlarından anlayabiliyorum.
Anlarsınız ya biz iki bina pek anlaşamazdık.

Arkasını dönüp ilerlemeye başladığında bende yerdeki desteyi topladım. Ama sızlayan kolum bana pek yardımcı olmuyordu. İstemeden bir inleme dudaklarımdan kaçmıştı.

Kollarımdaki deste başkası tarafından el konulurken şaşkınlıkla kolların sahibine baktım. 'Düşerken incitmiş olmalısın . İlk başta düşünemedim pardon.' Remus'a teşekkür ettikten sonra yarısını geri almıştım. Sonuçta profesör işten kaytardığımı düşünebilirdi.

'Teşekkür ederim Lupin' Bana bakan Remus'a gülümsedikten sonra beraber kısa diyaloglar eşliğinde ilerledik."

Bakışlarım biraz daha üstünde Remus'un üstünde oyalandıktan sonra bir çift gri gözle buluştu.

Ellerinin arasındaki çatalı umursamadan birleştirmiş ve çenesine yaslamıştı. Saçları her zaman olduğu gibi oldukça özenliydi. Bakışları oldukça sertti. Bu yutkunmamı sağlarken bakışlarını ilk kaçıran olmamak için kendimi zorluyordum. Kollarımı masada birleştirip dik bir oturuşla ona bakmaya devam ettiğimde yutkunup kaşlarını çatmıştı.

Story Of A MalfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin