"Evet sayın izleyiciler Nott yine bildiğimiz gibi tüm beceriksizli- üzgünüm Profesör Slughorn ben doğruları söylüyorum. Evet nerede kalmıştık? Nott Quaffle'lı çembere sokmaya çalıştı ama Mükemmel tutucumuz Black buna engel oldu."
Quidditch maçını sunan Remus ile kahkahamı zor bastırdım. Eğer gülersem şu an yanımda bulunan Slytherin taraftarından iyi bir dayak yerdim. Remus maçı sunmaya çalıştıkça söyledikleri yüzünden profesörlerden azar yiyordu. O günden sonra bu maçı sunmak ona iyi gelmiş gibiydi. Abimin süpürgesinin bize yaklaştığını gördüğümde ona bağırdım.
"Ya! Malfoy topu düzgün tut kaybetmek üzereyiz. Potter lanet olsun ki çok iyi oynuyor yani her an Altın Snitch'i yakalayabilir."
Benim dediklerim ile sinirlendiğini son model süpürgesi ile son hızda uçmasından anlamıştım.
"Evet James yine harika manevralar gösteriyor. Anladık James, Evans kızını tavlamaya çalışıyorsun ama artık oyuna dön!!!! Kaybedersek o süpürgeni nereye sokacağımı biliyo- Tamam profesör küfür etmem bir daha. Ama bana hep karışıyorsunuz. Nerede benim özgürlüğüm? Peki peki sadece sıkıcı yorum yapacağım."
"Hadi Slytherin! Hadi Slytherin! Yiyin şu aslancıkları." Slytherin taraftarı bağırdıkça benimde bağırasım geliyordu. Daha bu dönemin başına kadar bu sporu sıkıcı buluyordum. Ama bu maç aşırı heyecanlı geçiyordu. Beni bile çekmişti yani.
"Haydi Aslan salla pençeni,ez yılanın başını! Hadi Gryffindor! Hadi Godric'in yiğitleri!" Slytherin tezahüratlarından sonra Gryffindor tarafının sesi yükselmişti. Bu maç sonu kavga çıkmazsa çok iyi olurdu çünkü sevincimize gölge düşmesini istemezdik. Kupayı tabii ki biz alacaktık.
Gözlerim yine sahayı baştan başa tararken gözüm Black'a takıldı. Kendisine doğru son hızda gelen Bludger'ı fark etmemişti çünkü şu an da tüm dikkati kaleye girmesini engellediği Quaffle'daydı. O demir topun ona çarpınca olacakları bildiğim için ellerimle istemsizce gözlerimi kapattım. Bu anı görmek için fazla hassastım.
"Aman tanrım bu Bludger doğrudan Sirius'a gidiyor. Hayır Pati dikkatli ol ne kadar salak olsan da seni seviyorum dostum. Ve işte Arthur Browne mükemmel vurucu özelliklerini kullanıyor. Yok Artık! Bludger'ı parçaladı. Tamam çocuklar rahat olun artık daha küçük Bludger'lar ile uğraşmanız lazım. Canınız çok yanmaz."
Gözlerimi araladığımda Sirius'un Browne ile el tokuştuğunu gördüm. Çocuk cidden o sert topu parçalanmıştı anın heyecanıyla nasıl vurduysa artık.
Regulus'un süpürgesini hızlandırması ile tüm gözler ona döndü. Arayıcı olarak takımın kaderini elinde tutuyordu. Şayet 140-160 gerideydik. Regulus'un kıvırcık siyah saçları rüzgara karşı bir o yana bir bu yana savrulurken oldukça havalı görünüyordu. Ardına James'te takılınca ikisi de ortak bir noktaya kitlenmiş birbirine oldukça yakın gidiyordu.
James'in Regulus'u ittirmesiyle Reg sarsılmış ve geriye dönmüştü ama kendini hemen toparladı. Zaten James'te yavaşlamıştı yani Snitch yine gözden yok olmuştu.
Maç böyle ilerlerken saatler geçmiş olmasına rağmen hâlâ Snitch yakalanmıştı ve herkesin sabrı tükenmek üzereydi . Fakat yılın son maçı ve şampiyonun belirleneceği maç olduğu için herkes dayanmaya çalışıyordu. Ben Hogwarts'a başladığımdan beri sadece bir kere kazanmıştık onun dışında bir kere Gryffindor ve bir kere Hufflepuff kazanmıştı. Ravenclaw ise ne kadar başarılı bir takım olsa da şansları bir türlü yüzlerine gülmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Story Of A Malfoy
Fiksi PenggemarYüzünde çok doğal olmayan bir gülümse yer aldı. Beraber odaya girdiklerinde odada Dumbledore masasında oturmuş, önündeki koltuklarda ise başka biri oturuyordu. Vera onun kim olduğunu anında anladı. Eski dostu Remus Lupin ona samimi olmayan bir gülüm...