"Eğer Jane'in fikrini önemserlerse, onu almamız zor olmayacak. Ama zannetmiyorum ki bu iş için bir çocuğun fikrini alsınlar, bunu önemseyecek insanlar değiller çünkü." Taehyung Jane'in dosyasını karıştırarak konuşurken, Jennie bilgisayarda Joon Seon hakkında araştırma yapıyordu."Tabii bu iş, polislerin kulağına giderse
ve onlara kanıt sunabilirsek, Jane'in bize verileceği garanti olur." Taehyung sustuğunda "Ama bunun için, yani davanın ciddiye alınması için bize güncel bir kanıt gerekiyor," dedi Jennie. "Çünkü anladığım kadarıyla, parasıyla yaşanan her olayın üstünü örtebilecek birisi. Karşımıza bir avukatlar ordusu bile dökebilir."Kaşlarım çatılırken "O zaman neden o yurtta bekçilik yapıyordu?" diye sordum. "Yani, sadece benim yüzümden olabilir belki ama peki ya yurttaki diğer insanlar? Benim yaşadıklarım ayrı ama o yurttaki her çocuğun hayatında geçmeyecek izler bırakan olaylar oldu. Joon Seon'un istediği her şeyi özgürce yapabilmesinin bir sebebi vardı yani. Onu görseler bile, ona dur demiyorlardı." Anlattıklarımın ağırlığı yutkunmamı güçleştirirken yanımda oturan Jungkook'un yumruklarını sıkışını izledim.
"Aileni hiç hatırlıyor musun?" diye sordu Yoongi. "Yani, yurda bırakıldığında kaç yaşındaydın?"
Bakışlarımı ona çevirirken "Ailemle aynı evde yaşadım ama onları hiç görmedim," dedim. "Yedi yaşına kadar aynı evde yaşadık ama o zamana kadar odamdan hiç çıkartılmadım." Ellerimi birbirine kenetleyerek bakışlarımı ondan ayırıp yere baktım. "Yedi yaşında sebebini bilmediğim bir şekilde, apar topar o evden çıkartılıp yurda bırakıldım."
"Nasıl yani?" dedi Yoongi şaşkınlıkla. "Yedi yaşına kadar hiç dışarıya çıkmadın mı?" Başımı iki yana salladım. "Pencereden dışarıya bakabiliyordum sadece ama tek gördüğüm koca bir duvardı."
"Bence bu iş bizim sandığımızdan çok daha derin," dedi Taehyung dosyayı bırakıp eliyle şakaklarına masaş yaparken.
"Lalisa," diyerek ellerini şakaklarından ayırdı sonra. "Bir ihtimal ailenle yüzleşmen gerekirse diye sormak istiyorum, bunu yapabilir misin?" Burnumun ucunu sızlatan ve bende yoğun bir ağlama isteği uyandıran bu soruya bir süre cevap veremesem de "Artık kurtarılması gereken tek kişi ben değilim," dedim. "Sonunda Jane'in kurtulmasına yardımcı olabilecek her şeyi yapabilirim."
"Yapabiliriz," diyerek beni düzeltti Jungkook. "Hiçbir şeyi yalnız yapmayacaksın, bir an olsun seni yalnız bırakmayacağım."
Tedirgin bir nefes verdim. Bunu söyleyişi bana güven veriyordu ama onlar yanımda olduklarını her belli ettiklerinde ve her uğraştıklarında, korkum da artıyordu. Onlara bir şey olmasından korkuyordum.
"Joon Seon'un şehir dışında bir evi varmış," dedi Jennie şaşkınlıkla başını kaldırıp bana bakarken. "Ve tıpkı duvarlarla çevrili bir kaleye benziyor."
Pencereden dışarıya bakabiliyordum sadece ama tek gördüğüm koca bir duvardı.
"Nereden öğrendin bunu?" diye sordu Taehyung hızlıca bakışlarını bilgisayara dikerken. "Jimin'den yardım istedim," dedi Jennie, elleri hızlıca klavyede gezinirken. "Ev dört yıl önce boşaltılmış, satın almak isteyenler olmuş ve bunun içim büyük paralar teklif edilmiş ama Joon Seon evi satmamış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
someone you loved | liskook
Fanfiction"Sanırım tüm acıyı uyuşturma şeklin hoşuma gitmişti." ••• Lalisa Manoban, çaresizliğin kucağına doğmuş bir ruhun sahibiydi. Jeon Jungkook ise o ruhu sarıp sarmalamayı düşe kalka öğrenecekti. ••• "Sanırım kaçmama yardım etme şeklini sevdim." Jeon Ju...