Sesin geldiği tarafa bakmaktan korktuğumu hissettim, onun yüzünü görmek istemiyordum.
Jungkook bu korkumu hissetmiş gibi beni arkasına aldığında, alnımı sırtına yasladım. Bu anın gerçek olmasını istemiyordum. Keşke bu bir kabus olsaydı ve saniyeler içinde uyanacak olsaydım. Titreyen ellerim Jungkook'un montunu sıkıca kavradığı sırada "Arkadaşına gereğinden fazla yakın değil miydin, Jeon Jungkook?" diye sordu Joon Seon alaylı bir sesle.
"Benim küçük Lili'm... Ona bu kadar yakın olmanı sevmedim," diyerek bu defa ciddiyetle konuştuğunda Jungkook alayla güldü. Bir yandan bir elini arkaya doğru uzatarak titreyen ellerimden birini tutmuştu. "Öyle mi?" dedi gülüşünden farksız, karşısındaki kişiyi dalgaya aldığını belli eden sesiyle. "O zaman ona çok daha yakın olduğum zamanlar olduğunu bilseydin, delirirdin herhalde."
Jungkook'un omzunun üzerinden usulca Joon Seon'a baktığımda, anında gözleri benimkilerle buluştu ve bunu yaptığım için aptallığıma lanet ettim. "Belli ki ona anlatmamışsın, Lili," dedi ellerini ceplerine koyarken. Bir iş adamına benziyordu, bir bekçi olmakla uzaktan yakından alakası yoktu. Ama her hali, mide bulandırıcıydı. "Sevimli arkadaşın, bu yurtta paylaştığımız anılarımızı biliyor mu?" Ellerimdeki tüm gücün çekildiğini hissettim, bir elim Jungkook'un montundan usulca kayarken Jungkook diğer elimi tutmaya devam etti.
"Sende bıraktığım izlerden haberdar mı?" Jungook'un bedeninin mümkünmüş gibi daha da kasıldığını hissettim ancak bu gerginliği, ses tonuna zerre kadar yansıtmadan "Peki sen," dedi buz gibi bir sesle. "Az sonra gelmişini geçmişini sikeceğimden haberdar mısın?"
Joon Seon birkaç adım gerisindeki binanın duvarına yaslanarak ayıplar gibi başını iki yana salladı. "Hadi ama Jungkook," dedi sinir bozucu bir sesle. "Biraz sakin ol da konuşalım, belki de anlattıklarımı dinlemekten zevk alacaksın, Lili'm ile geçirdiğimiz o unutulmaz zamanları duymaktan hoşlanacaksın..."
"Ulan, orospu çocuğu," diyerek elimi bıraktı ve ona doğru ilerledi Jungkook. Elimi bırakışıyla sahip olduğum tüm gücü kaybetmişim gibi hissederken bedenimi arkamdaki ağaca yasladım.
Bedenimdeki tüm güç çekilmişti, uyuşmuş gibi hissediyordum.
Jungkook, Joon Seon'u yakalarından tutup kafa atacağı sırada "Jungkook, dur!" diye bağırdı Taehyung ve bakışlarım onu Jungkook'a doğru koşarken yakaladı. "Eğer şu an bu kavgaya girersek, Jane'i almamıza engel olacak!" Joon Seon'u ittirerek Jungkook'u kenara doğru çekti ama Jungkook onu dinlemek yerin ondan kurtulmaya çalıştı. "Bırak!" diye bağırdı ondan daha önce hiç duymadığım kadar yüksek bir sesle. Joon Seon sırıtarak ellerini cebine koydu ve "Arkadaşının sözünü dinle, çocuk," dedi.
Jungkook'u zapt etmeye çalışan Taehyung'a Yoongi de katılırken "Senin gelmişini geçmişini öyle bir sikeceğim ki, bir daha doğrulamayacaksın bile!" dedi bağırarak.
Joon Seon'un bakışları bana çevrildiğinde, sanki ağacın içine girebilirmişim gibi daha da yaslandım.
Onun bizden haberinin olmaması gerekiyordu ama şimdi her şey mahvolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
someone you loved | liskook
Hayran Kurgu"Sanırım tüm acıyı uyuşturma şeklin hoşuma gitmişti." ••• Lalisa Manoban, çaresizliğin kucağına doğmuş bir ruhun sahibiydi. Jeon Jungkook ise o ruhu sarıp sarmalamayı düşe kalka öğrenecekti. ••• "Sanırım kaçmama yardım etme şeklini sevdim." Jeon Ju...