30

1.3K 111 113
                                    

"Ju-jungkook birazdan bu-burada olacak," dedim titreyen sesimle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ju-jungkook birazdan bu-burada olacak," dedim titreyen sesimle. Burada olmasını umuyordum, bana geç kalmamasını diliyordum.

Joon Seon, sanki çok komik bir şey söylemişim gibi, alaylı bir kahkaha attı. "Bu söylediğine sen inanıyor musun?" diye sordu odanın içine doğru bir adım atarak. İnandığımı belirtircesine başımı salladım. Başımı sallayışım üzerine kaşlarını çattı. "Neyine güveniyorsun onun?" diye çıkıştığında, sesini yükseltişi irkilerek yerimde sıçramama neden oldu.

"O sadece aptal, saf bir çocuk," diyerek devam etti konuşmaya. "Niye istiyorsun onu?" Ağlayarak başımı iki yana salladım. "O aptal değil," dedim kısık bir sesle ve Joon Seon, kapının yanındaki küçük masayı sinirle yere devirdi. "Annen gibi davranıyorsun!" diye haykırdı sinirle. "Aptal bir çocuk yüzünden, sana verebileceğim her şeyden vazgeçiyorsun, lanet olası!" Hıçkırarak cama daha da yapıştım. Korku, damarlarımdaki kana karışmış gibiydi. Her zerremle, her bir parçamla korkuyordum karşımdaki adamdan ve yapabileceklerinden.

Yere devirdiği masayı ayağıyla ittirerek bir adım daha attı. "Ve annene ne oldu, biliyor musun Lili?" diye sordu az önce bağıran sesine zıt, oldukça kısık bir sesle. "Anneni öldürdüm!" Bağırışı, dudaklarımdan korku dolu bir çığlığın dökülmesine neden olurken o, bağırarak konuşmaya devam etti. "Anneni, aklına gelebilecek en acımasız şekilde öldürdüm! Ona dünyaları verebilirdim, beni isteseydi, her şeyim onundu ama o, beni istemedi! Sonra ne yaptım biliyor musun? Uğruna her şeyi göze aldığı o adamı öldürdüm!" Yüzündeki öfke, yerini az evvelki gibi ürkütücü bir gülümsemeye bıraktı ve tekrar kısık bir sesle konuştu. "Babanı öldürdüm, Lili."

Anneni öldürdüm.

Anneni, aklına gelebilecek en acımasız şekilde öldürdüm.

Uğruna her şeyi göze aldığı o adamı öldürdüm.

Babanı öldürdüm, Lili.

Bana doğru bir adım daha attığında, artık aramızdaki mesafe, bir yatak kadardı.

"Seni de öldürmez miyim sanıyorsun? O aptal çocuğun canını almaz mıyım sanıyorsun?" Başımı iki yana salladım ağlayarak. "Beni öldür," dedim hissettiğim korkuya ağır gelen, korkusuz kelimelerle. "Beni öldür ama bu, Jungkook'u sevdiğim gerçeğini de-değiştirmeyecek. Jungkook'u seviyorum, tüm hayatım onu sevmekle geçti ve ö-ölürken bile, onu sevmeye devam edeceğim."

Güldü ama bu, sinirleri bozulmuş birinin gülümsemesiydi. Başını iki yana salladı. "Aptalsın," dedi nefret dolu sesiyle. "Aptalsın ve aptallığın, senin sonun olacak Lili." Yatağın çevresinden dolanmaya başladığında, bedenimi saran titreyiş ayakta durmamı güçleştiriyordu.

"Ama önce, Jungkook'un yatağına da iz bırakmalıyız bence," dediğinde kanım donmuş gibi hissettim. Üzerime doğru geldiğinde "Ha-hayır," dedim. Artık aramızda yalnızca iki adımlık bir mesafe vardı. Korkuyordum, o kadar çok korkuyordum ki hissettiğim korku bedenimdeki tüm gücü çekip alıyordu. Elini kaldırarak kolumu tutmaya yeltendiğinde, kendimden beklemediğim bir şey yaparak bacak arasına sertçe tekme attım. "Dokunma bana!" diyerek o anki güçsüzlüğünden faydalanıp bedenini ittirdim. Acıyla inlediğinde elleri bacak arasına inmiş ve "Seni sürtük!" diye bağırmıştı. 

someone you loved | liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin