Genç kız üzerinde ki elbisenin eteklerini tutarak etrafında dönüyordu. O kadar mutluydu ki, etrafında ki insanları umursamıyordu. Gözlerini yummuş, rüzgârın ve toprağın kokusunun keyfini çıkarıyordu. Etrafında onu inceleyen adamlardan habersizdi. İzlendiğinden, adım adım takip edildiğinden ve bir planın parçası olduğundan da habersizdi.
Yağmur damlaları birer birer düşmeye başladığında bile dansını yarıda kesmemişti. Etrafında ki insanlar yağmur damlalarından kaçarken, o bu damlalarının toprakta bıraktığı essiz kokunun keyfini çıkarıyordu. Mutluydu, özgürdü ve başarmıştı. Senelerdir hayalini kurduğu o dans okuluna alınmıştı. Müziğin melodileri onda gizliydi, dışarıdan görenler onu deli sansa bile, genç kız müziğin melodilerini kalbinde duyuyordu. Bir kez daha etrafında döndü, sonra ellerini ıslanmış elbisesinin göğüs bölümünde gezdirdi. Kalbinde ki melodi son bulmaya başladığında, genç kızın yüzünde geniş bir gülümseme oluştu ve dansını bitirdi.
Bu dansı başından beri izleyen genç adam ise kollarını sıkıca göğsünün altında toplamış, tepki vermemeye ant etmiş gibiydi. Haftalardır izlediği bu genç kızı ilk kez bu kadar mutluyken görmüştü, içinde tarif edemediği bir nefret oluştu. Neden böyle mutluydu? Neden kimseyi umursamadan yağmurun altında dans ediyordu?
Adamlarına geri çekilme emrini vereceği vakit, genç kızın çantasından bir telefon çıkardığını gördü. Bu genç adamın kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Genç kızın yüzünde düşünceli bir ifade vardı ve arayıp aramamak arasında kararsız gibi görünüyordu.
Genç adam gözünü dikmiş bir saniye bile ayırmamıştı. Haftalardır ilk kez bir telefon görüşmesi yapıyordu. İlk kez. Kaç kez merak etmişti, Bir tanıdığı olup olmadığını ve neden o lanet telefonu kullanmadığını. Haftalardır hep tek başına takılmıştı. Hiçbir zaman o telefonu birisini aramak için kullanmamıştı. Hayatında konuştuğu sadece birkaç kişi vardı, o da gönüllü işi yaptığı hastane de ki çocuklardı. Genç kızın dikkatini çekmemek için çok fazla yaklaşmasa da konuşmasını duyabilecek kadar yaklaşmıştı genç adam.
"Baba, " diye başlamıştı genç kız. Dudaklarını dişlemiş ve aylar sonra babasına bir şeyler anlatacak olmanın stresini yaşıyordu, "bugün o çok istediğim okula alındım. Annemin de mezun olduğu okula..." Ardından parmaklarını ıslanmış olan saçının arasından geçirdi ve kulağının arkasına sabitledi. "Sadece bilmeni istedim. Başardığımı bilmeni..."
Daha fazla babasına anlatacak bir şeyi olmadığından telefonu kapadı genç kız. Babasının telefonu zaten aylardır kapalıydı, her iş için uzaklara gittiğinde olduğu gibi. Genç kız yine de telesekretere konuşmak ve sevincini paylaşmak istemişti. Başka kimsesi yoktu ki? Bu hayatta sadece babası vardı, onu da aylardır görmüyordu. Sesini duymuyordu ve tam olarak nerede olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği gizli bir görevde olduğuydu. Babası gitmeden önce en fazla dokuz ay süreceğini söylemişti, bu dokuz ayın dolmasına sadece iki hafta kalmıştı. Babasını özlüyordu genç kız, ona ne kadar kırgın olsa da yine de özlüyordu. Arkadaşları yoktu, çıkıp eğlendiği ya da güvendiği kimse yoktu. Annesinin ölümünden sonra arkadaş bildiği herkesten soğumuştu, hoş o zamanlar yaşı da küçüktü. Kimse yanında olmamıştı. Kimse onun hayatında kalmamıştı, sadece dans kalmıştı. Annesinden yadigâr kalan o dans. Belki de bu yüzden babası onu çoğu zamanlar yalnız bıraksa bile, yine de evde olmasını istiyordu. Evde herhangi bir bireyin nefes almasını istiyordu. Korktuğunda sığınabileceği bir liman istiyordu belki de? Ya da o adamın gözleri gözünün önüne geldiğinde, kaçabilecek birini istiyordu... Genç kızın tüm bu düşüncelerin arasında düşünmediği ve anlayamadığı şey ise, onu takip edenlerin isteğini yerine getirmiş olmasıydı. Babasıyla temasa geçmiş ve haftalardır bekledikleri şeyi yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış yolu
Teen Fiction"Bedenen bir adamdan daha güçlü olmaman, onu yenemeyeceğin anlamına gelmez." *** "Senin için dans etmeyeceğim," dedim net bir ifadeyle. Yüzünde ukala bir gülümseme peyda oldu. "Başkaları için dans ediyorsun ama," dedi ve bardağını masaya bırakıp ay...