5. Bölüm: "GÜÇ"
Kaç gündür bu evdeydim? Hayatımın en mutlu günü olarak adlandırdığım günün bir kabusa çevrilmesinin ardından kaç gün geçmişti?
Çırılçıplaktım. Sıkıca etrafıma sardığım çarşafın haricinde çırılçıplaktım. Gözlerimi sıkıca yumdum ve karanlığın beni pençesi altına almasına izin verdim. Bugün o karanlığa ihtiyacım vardı. Bugün o karanlığın beni rahatlamasına ihtiyacım vardı. Şovumu sergilememin ardından Savaş beni tekrardan bu odaya getirmişti. Kapıyı kapamış bir daha da gelmemişti. Hava aydınlık olmaya başlıyordu ve saatlerdir aynı pozisyondaydım. Cenin pozisyonunda yatağın içindeydim ve aklımdaki sesler bir türlü susmuyorlardı.
Bu oda haricinde sesimiz de dinleniyor olmalıydı, ya da en azından bazı yerlerde. Çünkü birkaç saat önce olanlarda Savaş özellikle fısıldamıştı sanki. Bir insan böyle bir evde nasıl yaşardı? Neden evin her tarafı kameralarla kaplıydı? Elektrik bile kullanmayan bir teşkilatta neden bu kadar çok kamera vardı? Belki de Savaş'ın babamı buraya getirdiğinden dolayı takmışlardı bu kameraları? Belki de Efdal Saraçoğlu oğlunun attığı her adımdan haberdar olmak istemişti?
Daha fazla bu odada duramazdım, burada durdukça kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum. Belki de biraz dışarı çıkmaya ihtiyacım vardı. Yataktan çıktım ve üzerime terzinin verdiği kıyafetleri giymek yerine Savaş'ın dolabından bir kazak çıkardım. Dışarı çıkıp dans etmek istiyordum ve bu bir pantolonla fazla mümkün olmuyordu. Dolapta bulduğum siyah bir iç çamaşırını da üzerime geçirdim, büyük ihtimalle Yasemin'in idi ve bir başka şansım olmadığından bunu fazla umursamadım. Ayaklarımın çıplak olmasına ihtiyacım vardı, soğu hissetmeliydim. Odanın kapısını açtım ve etrafıma bakındım, etrafta kimsenin olmadığından emin olduğumdan da hızlı adımlarla çıkışa doğru ilerledim.
Kapıdan çıkacağım anda bir ses duydum. Bu ses belki de günlerdir hayalini kurduğum bir sesti, müziğin melodileri kulaklarıma değdikçe adımlarım benden izinsiz oraya doğru yöneldi. O müziği duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki, o rahatlamayı tenimde hissetmeye ve o melodilerin aklımda durmak bilmeyen tüm düşünceleri durdurmasına... Müzik sesleri kapalı bir kapının ardından geliyordu, daha önce kilitli olduğundan emin olduğum bir kapının ardından. Daha önce bu kapıyı zorlamıştım, Savaştan korktuğumda kaçmak istediğim için. Kapının yanındaki duvara yaslandım ve gözlerimi yumarak müziğin melodilerinin ruhumu iyileştirmesi için bekledim. Tanımadığım bir şarkının çalan melodileri, beni âdeta başka bir diyara götürdü. Dudaklarım benden izinsiz yukarı doğru kıvrıldı. Derin bir nefes aldım ve etrafta karanlık olmasından cesaret alarak dans ettim. Salık olan saçlarım etrafımda savruldu, çıplak ayaklarım yaptığım hareketlerden zorlandı ama her şeyden önemlisi kendimi özgür hissettim.
Annemin nefesini, annemin bakışlarını ve annemin gülümsemesini kapalı gözlerimin ardında hissettim. Çıplak ayaklarımın izin verdiği şekilde önce "Promenade en arabesque," diye fısıldadım ve bir bacağım arkada gergin olarak havadayken döndüm. Kollarımdan birini de önde gergin şekilde tuttum. Öyle yavaş bir şekilde dönmüştüm ki, saçlarımın rüzgârın ve müziğin melodileri eşliğinde savrulmuş gibi hissettim. Ondan sonra hareketlerimin müziğe uygun olmasını istediğim daha çok adagio hareketlerini yaptım. Oldukça yavaş ve huzurlu bulduğum hareketlerdi bunlar ve çıplak ayağa uygundu. Yine her zamanki gibi yaptığım hareketleri "Pliye," diye sessizce fısıldayarak yaptım. "Devlope, degaje."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış yolu
Teen Fiction"Bedenen bir adamdan daha güçlü olmaman, onu yenemeyeceğin anlamına gelmez." *** "Senin için dans etmeyeceğim," dedim net bir ifadeyle. Yüzünde ukala bir gülümseme peyda oldu. "Başkaları için dans ediyorsun ama," dedi ve bardağını masaya bırakıp ay...