10.Bölüm: Temas

12 0 0
                                    






Bedenime, yüzüme çarpan soğuk hava dalgası adeta bana işlemezken hızlı adımlar ile gidip geliyordum. Üzerimdeki şok yerini öfkeye bırakırken düşüncelerimin arasından başka bir ses kulaklarıma doldu.

"Derin, kafeye geçelim donacaksın burada..."

Koluma dokunan eli istemsizce iterken kollarımı göğsümde birleştirdim. Soğuktu ama resmen eziyeti iyi geliyordu. Omuzlarımı kaldırıp indirirken hızlıca Gökhan'a döndüm ve daha az önce birleştirdiğim kollarımı açarken yolun ilerisini gösterdim.

"Gördün, değil mi? Aklım almıyor. Yok, aklım almıyor." Sesim öfkemi oldukça yansıtıyordu. İçimdeki öfke bedenimden dışarıya çıkmak istiyordu, yerimde sabit kalamıyordum. "Adam canıyla uğraşıyor, babası hapiste şunların yaptığına bak! Bu nasıl bir iğrençlik ya... Kim bilir ne kadar zamandır birlikteler... Bir de kalkıp hiçbir şey olmamış gibi onun gözünün içine mi bakıyorlar? Bu... Bu iğrenç ötesi bir şey... Ben bunu tarif edemiyorum."

Karşımdaki Aslı da şoku yeni yeni atlatırken üşümüş olmalı ki montuna sıkıca sarılmıştı. Sesi ise düşünceliydi.

"Gerçekten şok oldum. Hazal'ı tanıyorum ama Çakı dediğin çocuğu ilk kez görüyorum ve kim olduğunu öğrendiğimde iş daha da berbatlaştı. Resmen birisi sevgilisi birisi yakın arkadaşı... İnanamıyorum."

Derin bir nefes alıp verirken çaresizce Gökhan'a döndüm.

"Ne yapacağız, Gökhan? Bilmemiş gibi yapamayız, değil mi? Bu Akın'a haksızlık!"

Gökhan kısa bir gözlerime bakarken düşünceli hali ifadesini bulanıklaşırmıştı. O da arada kalmıştı, şaşırmıştı ve ne yapması gerektiği hakkında bir fikri yoktu.

"Bilmiyorum, Derin. Şartlar normal olsa düşünmem bile ama adamın içinde bulunduğu durum ortada, stresi ortada... İnan şu an ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yok."

"Haklısın, Gökhan. Ama söylememek de yanlış değil mi? Koca bir yalanın içerisinde yaşamasına nasıl müsade edeceksiniz? Ya öğrendiğinde onun için süreç daha sancılı bir hâlde olursa?"

İçten içe Aslı'ya hak veren tarafım daha baskındı. Bunu öğrenmeliydi. Bu haksızlığın içinde olmamalıydı. O bunu hak etmiyordu. O kötü olan hiçbir şeyi hak etmiyordu. Öğrendiğinde ne hissedecekti? Kim bilir nasıl üzülecekti? Canı acıyacaktı. Kalbi acıyacaktı. Hissetme ihtimali olan duyguların ona zarar veren duygular olduğunu düşündüğümde bile göğsüm sıkışmıştı. Onun birde bu hislerle savaşması, yine bir hayalkırıklığı yaşaması içimdeki bir şeyin kırılıp parçalarının bana batmasına sebep olacaktı.

Ama ne olursa olsun ona olan sevgim gerçeği söylemem için bağırıyordu. Ben ondan hayatında birisi var diye kaçmak zorunda olduğumu düşünürken onun bu gerçeği öğrenmeye ihtiyacı vardı. Hayatındaki dertlerin büyüklüğünün farkındaydım ancak ona yalan söylemeyecektim. Ben ona yalan söyleyen kişi olmayacaktım.

"Söyleyeceğim." İki kişinin de bakışları anında bana dönerken şaşırmışlardı. Umrumda değildi. Başımı iki yana salladığımda gözlerim doluyordu. "Yapamam, saklayamam. Bunun sonunda onunla belki de bir ihtimalimiz olma olasılığından değil, ona olan sevgimden... Onu o kadar uzun zamandır seviyorum ki, insanların aksine gün saymayı bıraktım. Onu o kadar seviyorum ki üzülecek olsa bile bir yalanla yaşamasını istemiyorum. O bunların hiçbirini hak etmedi. Hiçbirini. O sadece avukat olmak istiyordu. Hayalleri vardı. Evi vardı. Yanında ailesi vardı. Ondan her şeyini sadece bir günde aldılar. Beklemediği anda tüm terslikler onu buldu. Hala da bulmaya devam ediyor. Ben ona olan sevgime ufak ufak siyah lekeler bırakmak istemiyorum. Doğru olmayan her şeyi bilmeye en çok onun hakkı var. Karar verecek olan kişi kendisi ve ben doğru olanı yapacağım. Daha fazla kandırılmasına, zarar görmesine izin vermeyeceğim." Ve çoktan ağlamaya başlamıştım. Ona olan duygularım yine içimde kalamıyordu. "Biz olması gerektiği gibi evimize, okulumuza gidip yaşıtlarımız gibi sınavlara girerken o bir bilmezliğin içinde ailesini bir arada tutmaya çalışıyor. Haksızlık. Çok büyük haksızlık!"

DERİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin