7. bölüm

48 12 0
                                    

2 yıl sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2 yıl sonra...

Çetin geçen bir kışın ardından bahar gelmişti. Kiraz çiceklerinin içinden geçip sarayın sonundaki göle doğru ilerledi kral. Hava berrak ve oldukça güzeldi. çiçekler mis gibi kokuyordu. Güneş uzun ve geniş yaprakların arasından geçip yüzüne vuruyordu. İki senedir ruh hali oldukça iyiydi. O kötü günün ardından artık kendisini yok edecek unsurlar kısmen kalkmıştı. Bu iki yıl boyunca bir kez bile suikast girişiminde bulunan olmamıştı. Ya da büyük bir planın peşindeydiler bilmiyordu. Annesini o günden sonra bir kere bile görmemişti.

Derin bir nefes aldı. Gülümsedi... Umarım bu güzel günler hiç bitmezdi. Hiç savaş olmaz, hiç ölümle burun buruna kalmaz, halkını refah içinde yaşatabilirdi." Ekselansları..." Arkasındaki hizmetkârına döndü. " Çok huzurlu gözüküyorsunuz. Bu durum beni gerçekten mutlu ediyor " dedi. " Evet artık içim huzurla dolu. Beynimi dolduran düşünceler yok. Bir hayvan gibi korkarak yaşamıyorum. Beni de en çok mutlu eden bu..." Dedi.

Göle bakan çardağa geçti. Gülümsemesi daha da genişlerken bir asker geldi. " Efendim komutan jo min sizi görmek istiyor. " Dedi. " Gelsin " diye emretti. Komutan selam verdi. " Efendim askerler şehrin içinde yaşamayıp kaçak bir şekilde dağda yaşayan birkaç aile tespit etti. Bunların içinde hain olma ihtimali olanları bağlayıp huzurunuza getirdik. Diğerlerini de köylere yerleştirdik." Dedi. Kral bir süre bakıp" Getirin madem hain mi değil mi görelim " dedi.

Kafasına torba geçirilmiş beş adam sürüklenerek kralın karşısına getirildi. Kral bir süre bakıp "sırayla açın yüzlerini." Dedi. Birinci adam bıyıklı ve kilolu bir adamdı. Kral emir verince konuşmaya başladı " efendim babadan kalma bir arazi vardı. Bu yaşadığım yerden oldukça uzak ve yol üstünde konaklayacak hiçbir yerim yok. O yüzden bir süre konaklayacak bir yer yapmıştım. Yemin ederim niyetim vatana ihanet değildir" dedi. " Peki neden arazinden uzak bir yerde yaşıyorsun?" Dedi. " Orası köye oldukça uzak ve karım hasta efendim. Eğer orada kalırsam zamanında hekime yetiştiremem" dedi. Kral onu onaylarken " serbest bırakın" dedi.

İkinci adamın yüzünü açtılar kırklı yaşlarda bir adamdı. " Efendim ben annemle beraber orada yaşıyordum. Annem inatçı kadındı. Bir türlü inat etti köye indiremedim. Birkaç hafta önce vefat etti ve büyük bir boşluğa düştüm. Köye inecek ve orada yaşayacak gücü kendimde hissedemedim. Çok üzgünüm efendim. Lütfen bana inanın ben vatana ihanet etmedim. " Dedi. Kral adama bakıp" serbest kalabilir"dedi. Üçüncü genç bir çocuktu. Onu tutuklayıp idama gönderdi. Bütün kanıtlar suçlu olduğu yönündeydi. Döndüncü çocuk ise 17 yaşlarında bir çocuktu ailesinden kaçıp ormanda yaşamaya başladı. Son çocuğa baktı. Vücudu titriyordu ve hüngür hüngür ağlıyordu. Başındaki torbayı açarken " ühüü... Efendim ben gerçekten kötü bir şey yapmadım. Ailem ölünce yol iz bilmem ben. Gidecek hiçbir yerim ve çalışacak bir işim yoktu. Hıgk... Ben gerçekten vatan haini değilim" dedi. Gözleri kapalı hüngür hüngür ağlıyordu. Yüzü çok tanıdık geliyordu nerede görmüştü ki " Bugün bir savaş çıksa asker ihtiyacı olsa vatanını savunmayacak mısın? " Dedi. Çocuk hızla başını salladı "Elbette savunacağım elbette." Dedi. Sonra başını kaldırdı ve ilk defa göz göze geldiler. Çocuğun şaşkınca gözleri aralanırken " Lord chung..." Dedi.

Komutan bir adım ileriye atılıp çocuğun yanağına okkalı bir tokat geçirdi. " Hadsiz senin karşında kim var?! Kafayı mı yedin. Kralımıza nasıl lord dersin" dedi. Çocuğun dudağı kanarken Kral eliyle işaret verdi ve komutan durdu. Bu kendisini o gün kurtaran çocuktu. " Madem gidecek yerin ve kimsen yok artık saray çalışanı ol" dedi. " Ama efendim..." Saray çalışanına ters ters bakıp " onunla yakından ilgilenlen senin çıraklarından birisi olsun. Yeteğine göre de bir yere yerleştir. " Dedi. " Efendim o zaman hadım ettirme..." Kral sözünü kesip " kadınlar tarafına geçmeyecek ana sarayda çalışacak. Hadım olmasına gerek yok. Eğer pozisyonunu değiştirecek olursak bu düşünülür" dedi. Hepsi şaşkınca ona baktı. Saray çalışanlarının hepsi hadımdı. Hangi pozisyonda çalışırsa çalışsın. " Ömür boyu çalışan olmayacak. Kısa bir süre için burada kalacak. Birkaç yıl sonra onu asker olarak yetiştireceğim. Bunun için hadım olması üzücü olur " dedi.

İnsanlar hala şaşkınca ona bakıyordu. Neden bu genci ani bir karar ile sarayına almıştı ki. " Kararıma karşı mı geliyorsunuz? " Dedi. Komutan" sadece şaşırdık efendim." Dedi. " Görmüyor musun? Oldukça çelimsiz. Hiçbir işte çalışamayacak kadar hemde. Hiçbir mal varlığı yok. Yerleştirebileceğimiz bir yer yok. Askere şimdiden göndersek ölür. Burada kalması en mantıklı olan." Dedi. " Peki efendim ya hainse?" Dedi. " Ona papuç bırakacak gibi mi duruyorum. Hem hiçbir bağlantısı yok. Ailesi ne de bir dostu var. Ve hiçbir kanıtta yok " dedi. Saray çalışanı choi" sizin isteğiniz gibi eğiteceğim efendim." Dedi. " Tamam şimdi çekilebilirsiniz " dedi. Saray çalışanları ve askerler giderken Kang dae ayağa kalktı. " Sen çocuk, biraz daha kal " tam komutan itiraz edecekken" hadi çabuk olun biraz " dedi.

Kang dae yere iyice çömelip kafasını eğdi. Adama onca laf etmişti. Peki neden kendisini ölürmemişti ki... " Sen kazandın" dedi. Kang dae kafasını kaldırmadan " anlamadım efendim" dedi. Kral " haklı çıktın diyorum." Kang dae kafasını ufacık kaldırıp " Efendim çok özür dilerim ve çok teşekkür ederim. " Dedi konudan alakasız. " O gün bana göle bir gün yolun düşecek ve biz orada bulacak demiştin. Bak gölün orada karşılaştık. Haklı çıktın" dedi. Kang dae şaşkınca bakarken " balık yiyelim mi Kang dae?" Dedi.

payitaht (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin