1. bölüm

236 28 32
                                    

1. Bölüm: şeytan ruhu

"Anne!" Diye bağırdı. Sesi ormanın içinde yankılanıyordu. Ay ışığının aydınlatığı ormanda bir başınaydı. Kavak ağaçları tek sıra halinde özenle yerleştirilmişti. Ay ışığı ne kadar hüküm sürsede yer yüzüne inen ışık sis ile karıştığı için birkaç ağaç ötesini göremiyordu. Gözlerini kısıp sisin ötesine baktı. Uzaklarda gördüğü karartı ile tekrar haykırırcasına bağırdı" anne!" Karartı git gide ona doğru yaklaşırken içinde bir umut ışığı belirdi. Yerden zorlukla kalkıp kanayan bacağını tuttu ve ağaca yaalandı. Kalbi delicesine atıyordu. Annesi ona geliyordu. Onu bırakmamıştı. Ondan vazgeçmemişti.

Gözlerini tekrar kısıp karatıya doğru baktı. sendeledi ve geri geri gitti. Şimdi daha yakındaydı fakat gölgelerin içinden gelen bu karatı bir insana ait değildi.

Kan kokusuna gelmişti ve kendisine saldıracaktı.  Sıra sıra  dizilmiş kavak ağaçlarına tutunarak geri geri gidiyordu. Karanlığın içinde parlayan bir çift göz ile nefesini tuttu.

Hırıltılar kulağına ilişince alt çenesi titredi ve kendisini çaresizliğin dibinde buldu. Gözlerinden akan yaşlar boynuna doğru süzülürken son bir kez feryat misali dudaklarından " anne" döküldü.

Aydınlığa çıkan beden ile gözlerini sonuna kadar aralandı. Kurt kendisine bakarak hırlıyordu. Kurt yere yayvan bir şekilde çöktü ve sıçramak için pozisyon aldı. Bacağını tutup geriye doğru hızla giderken kurt havalandı. " Hayır!" Diye çığlık çığlığa bağırmaya başladı.

Nefes nefese bir şekilde yatağından doğrulup kendine gelmeye çalıştı. Her gece bu rüyalarla uyanmaya alışıktı zaten. Odasına vuran ay ışığına bakıp ayağa kalktı. Balkona doğru yol aldı. Tahta parmaklıkları kavrayıp yüzüne vuran ay ışığı ile kafasını göğe çevirdi.

Aynı o gece gibi diye içinden geçirdi. Terk edişlerin başladığı o gece gibi...

Yüzünü sarayın bahçesine çevirdiğinde idam ettirdiği cesetlerin kenara konulup üstüne örtü konduğunu gördü. Yüzüne gülümseme yayılırken burnuna kan kokusunu çekti. Ufak bir kahkaha atıp " Bu koku için yaşar insan. Ve bu koku ile de ölür. Yaşayanlar sansızdır. Ölenler ise kurtulup gitmiştir..." Dedi.

Gözleri hala bahçedeyken yanına bir beden yaklaştı. Yan göz ile gelen kişiye baktı. " Seni de mi uyku tutmadı kralım "diye sordu yanındaki beden.

Ters ters bakıp" ne o uyanık olmasam beni mi hançerliyecektin " diye ufak bir değindirme yaptı. Yanındaki uzun bir kahkaha atıp" bilemiyeceğim kardeşim "dedi.

Alt dudağını yalayıp bedenini kardeşine döndürdü ve " sado* gibi olmasını mı istiyorsun? Ama unutmaki ben o kral kadar yufka yürekli değilim" bir adım kardeşinin üstüne yürüyüp eğildi ve " seni o pirinç sandığına tıkmakla kalmam. O sandığı alır denize atarım"dedi.

Kardeşinin gözleri büyürken" şimdi defol git. Pusuya yatacağına diğerlerini topla da planlar yap" dedi. Kardeşi sinir ile kapıya yönelirken arkasından " he bu arada ben tahtan inince seni geçireceklerini hiç sanmıyorum. " Dedi.

Duyduğu sözcükler ile kardeşi bir süre kaskatı kesildi ve sinirle kapıyı çarpıp çıktı.

Toplamda 8 kardeşi vardı. Bu 4. Prens Wang wo 'idi. Aptal diye geçirdi içinden.

Gözlerini bahçeye çevirdiğinde çatıdan atlayan adam ile gülümsemesi büyüdü. 2. Prens Wang yeon Wo'nun peşine bu adamı takmıştı.  Alt dudağını yalayıp korkuluklara yasalandı ve " işler kızışıyor"deyip kahkaha attı.

Ayaklarını sertçe yere vurarak yürürken ritim tutturdu. Şarkı nidasinda " ~ bakalım beni kim öldürecek. Aptal wo mu yoksa kendini zeki sanan yeon mu?~" içeriye adım atarken aynı tempoda" ~adımı tarihten kim silecek. Seok mu yoksa Jeong mu?" Diyerek yere eğildi. Yerde duran şişeyi kavrayıp ickisinden bir yudum alıp şişeyi yukarıya kaldırdı ve " savaş başlasın" diye bağırıp kahkaha attı.

Sado*: tarihte pirinç sandığına kapatılarak öldürülen bir prenstir.

1. Bölüm sonu....

payitaht (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin