Gerçekler ve gerekçeleri...neye gerçek deniyordu? Herkesin kabul ettiği miydi gerçek? Yoksa kabul etmekten korktuğumuz şeyler miydi? Toplumların bireylere dayattığı gerçek anlayışı kime göre kabul görüyordu? Gerçekleri duyduğumuzda neden her defasında hayal kırıklığına uğruyorduk? Ya da neden canımız yanıyordu? Gerçeklerle yaşamayı neden öğrenemiyorduk? Her yeni gün yeni bir umut derler ben umut etmemeyi babamın beni almaya gelmediği doğum günümde anladım. Ben umut etmemeyi annemin bana bir kere dahi olsa sarılmadığında bıraktım. Sahi neydi bu umut? Her yeni gün mü yoksa kurtuluşun olacağına dair bir inanç mı?
Çiçekler susuz ya da güneş ışınlarından uzak kaldıklarında solarlar ama onları iyileştirebilmek bizim elimizde olur. Solan her çiçek, tükenen umutlardır. Sizin hiç çiçeğiniz soldu mu? Onu canlandırmaya gücünüzün yetmediği oldu mu?
"Sonrasında da drama quennlik yapıp sinir krizi geçirmeyin." Dedi yabancısı olduğum bir ses.
"Sen de kimsin?" diye sorduğumda Gülden Hanım elindeki çatalı yere düşürmüştü.
"Aileye bak be. Rönesans tablosu resmen. Hanginizin normal olduğunu düşünürken hiçbiriniz normal değilmişsiniz. Öncelikle Akif Bey ҆ den başlayalım. Sen tam anlamıyla bir şerefsizsin. Sen hamile karını dövecek kadar adisin. Sonra da o çocuk doğum da öldü denildiğinde aylarca ağlayan bir zavallısın. Sen İsmail Bey korkak herifin tekisin. Sırf karın senden soğumasın diye paranoyanın gizleyen birisin. Ama dur söyleyeyim karın seni ortağınla aldatıyor. Sen Levin... sana kızamıyorum nedense sen de Hazal ҆ ın tuzağına düştün. Aşık olduğunu düşündün o adam seni taciz etti. Sonra ortadan kayboldun herkes her şeyi öğrendiğinde de cesaretsizliğin yüzünden annene karşı çıkamadın. Yılanın başı Seval... sen sadece parayı seviyorsun. Kızından neden nefret ediyorsun? Ah Hazal ah... senin içinde olduğun şeyleri anlatırsam polisle gelmem gerekiyordu o yüzden sana bir şey diyemiyorum. Ender Hanım... geçmişte kaybettiğin bebeğinin yerini dolduruyor mu bari Bahar? Gülden hanım senden öyle nefret ediyorum ki...sen anneliğin a sını bile hak etmiyorsun. Sen adi bir kadınsın. Ah Bahar... sana sahip çıkamadığım için özür dilerim. Bu hikayenin en masumu sensin... özür dilerim kardeşim." Bu kimdi bilmiyorum ama herkesin kirli çamaşırlarını ortaya dökmüştü.
"K-kardeşim mi?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Evet, kardeşim. Ben senin abin Berkay. Akif Bey ҆ in Gülden Hanım ҆ ı hamile olduğu sıralarda dövmeye başladığı bebek. Ama şimdi onun sonu olacak adam. Her şeyimi çaldın sen benim, şimdi sıra bende. Değil sokaklarını, sana ait olan her evi başına yıkacağım."
Bir abim olduğunu bile daha yeni öğreniyorken masadaki herkesin bildiği ama konuşmaya cesaret edemediği her şeyi açıklamıştı.
"Sen kendini ne sanıyorsun?" diye çıkışarak ayağa kalkmıştı Akif Bey. Ayağa kalktığında sandalyesi de düşmüştü.
"Aaa, sevgili babacığım. Senin oğlun olduğumu düşünüyorum gayet belli değil mi? Beceremedim mi?" dedi Berkay sahte bir üzüntüyle ardından da kahkaha attı.
"Kes sesini! Neden geldin buraya ailemi dağıtmak için mi?" bu sözüne Hazal, Levin ben ve Berkay kahkaha atmıştık.
"Sen kafayı yemişsin! Hangi aileden bahsediyorsun? Dağıtıp, paramparça ettikten sonra mı ailen oluyor?" diye çıkıştı Berkay.
"Yeter artık! Bu saçmalıklara daha fazla katlanamayacağım ben gidiyorum." Diyerek kalkan kişi yengemdi. Olanlara rağmen amcam hala onun peşinden gidiyordu. Levin ise onlara göz devirdi sadece.
"Sen aşağılık bir adamsın! Allah belanı versin senin." Dedi Ender ve bir tokat attı.
"Allah belamı yeterince veriyor sanki ha Ender. Sen de yapma." Dedi Akif Bey mırıldanarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.17
Teen FictionBasit bir aşk hikayesiyle başlayan bu hikaye geçmişin sırlarıyla sizi bambaşka bir yere sürüklüyor. Her bölümünü merakla okuyacaksınız. Yapmanız gereken tek şey gidip ilk bölümü açmak...