Bölüm 11

14 4 10
                                    

Bazen bazı anlar yok olmak isterdiniz, bazen bazı anlarda benliğinizin bir hiç olduğunu düşünürdünüz ve o anlarda insan denen varlığın ne kadar küçülebileceğini görürdünüz.

Bir rüyadaydım küçükken hep önünden geçtiğim fakat bir türlü gidemediğim o lunaparktaydım. Hep çok kalabalık olurdu, şimdiyse sadece ben vardım. Bütün oyuncaklarla sadece ben oynayacaktım hayallerimdeki gibi. Tek başıma oradan oraya koşturdum. Dönme dolabın en tepesindeyken aşağı baktığımda babamı gördüm. Dönme dolabın ışıkları söndü. Tek başıma kaldım orada. Yardım istedim ama kimse kurtarmaya çalışmadı. Gözlerimi açıp bu rüyadan kurtulmak istedim ama onu da beceremedim...

Normalde insanların rüyalarında hep onların elinden tutan insanlar olurdu ölüm kalım mücadelesi verdiğim bir anda gördüğüm rüyada bile tek olmam şaşırtıcı bir durum değildi aslında. Hep tek başımaydım bir şeyleri tek başıma atlatmayı öğrenmek zor olmuştu belki ama öğrenmiştim. Düştüğümde kaldıran olmadı, korktuğumda geçti diyerek sarılan olmadı. Zor zamanda da kimse yoktu, iyi zamanda da.

Göz kapaklarımı her ne kadar zorlasam da açılmıyordu, sanki bir güç açılmaması için onları tutuyordu. Başımda müthiş derece de feci bir acı vardı. Kendime gelmek istesem de bu çok zor bir işmiş gibi geliyordu. 

"O iyi mi?" diye sordu yabancısı olmadığım bir ses.

"İyi olacak. Tüm değerleri normale dönüyor. Yakında gözlerini açacaktır." Dedi resmiyet dolu bir ses.

1 gün sonra...

Göz kapaklarımdaki acı azalmıştı. Gözlerimi açtığım ilk on dakika ışığa alışmam gerekmişti ama sonunda normale dönmüştüm. Etrafı incelediğimde odanın tek kişilik olmadığını gördüm, benim bulunduğum yatağın sol tarafında bir yatak daha bulunuyordu ve burada da biri yatıyordu. Bir süre birilerinin gelmesini bekleyerek geçirdim. Sıkılmaya başlamıştım ki odanın kapısının açıldığını duydum. Odaya giren kişiyi gördüğümde kaza meydana gelmeden önce yaşananlar aklıma geldi. Şu an bunları düşünmemem gerekiyordu galiba.

"B-Bahar güzelim... iyi misin?" diyerek yanıma yaklaştı. Ses tonunda baba şefkati vardı. Ama ben o şefkatin tek bir harfini bile bilmezdim.

"İyi olacağım."

"B-ben doktoru çağırıp geleyim." Dedi, gözleri dolmuştu nedense sanırım o halde yanımda durmamak için kaçmanın farklı bir yolunu buluyordu kendince. Kısa bir süre sonra kendini toplamış bir vaziyette ve yanında doktorla birlikte geldi.

"Uyanmışsın, kendini nasıl hissediyorsun bakalım?" diye sordu doktor.

"Başım ağrıyor hatta çok ağrıyor." Dedim gücüm yettiğince.

"Kaza sırasında başına darbe almıştın ondan kaynaklı bir ağrı çekiyorsun. Son tetkiklere tekrardan bakacağız ve sonrasında seni taburcu edeceğiz." Dedi doktor rahat bir sesle ve ardından odadan çıktı. O ise sanki benim bir şey söylememi bekliyor gibiydi.

"Otursana bir yere. Niye başımda bekliyorsun?" dedim nötr bir sesle. Tekli koltuğu sessizce yatağıma yaklaştırdı ardından oturdu. "Bu kim?" diye sordum yan tarafta yatmakta olan kişiyi işaret ederek.

Yüzünü sıkıntı basmıştı sorumla birlikte. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.

"Bakıyorum da merakından hiçbir şey eksilmemiş küçük hanım." Diyerek geçiştirmeye çalıştı her zamanki gibi.

"Ben kaç gündür buradayım?"

"Üç gündür buradasın ve ben üç gündür aklımı kaybetmemek için ne savaşlar verdim bilmiyorsun."

21.17Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin