Hayat her zaman kötü sürprizlerle baş başa bırakıyordu insanı. Yaşadığım her olaydan yaşına göre olgunsun damgasını yedikten sonra anlıyordum başıma gelenlerin normalde hiçbir insanın başına gelmeyeceğini. En başından annem ve babam sorumluluklarını yerine getirselerdi bu kadar dağınık bir aile olmazdık. Yaşamadığımız aile ortamını dışarıda aramazdık.
Yine kapının ardında bir konuyu konuşurlarken yakalamıştım bizimkileri. Konu ilgimi çekmediğinden direkt odaya girip selam vermekle yetindim. Bugün biraz da olsa şu olaylardan uzak durup ders çalışmam gerekiyordu. Aslında bu her gün için geçerliydi ama hayat koşulları buna müsaade etmiyordu. Birkaç saat soluk almadan ders çalıştıktan sonra odamdan çıktım ve artık insanların arasına karışma kararı alıp salona geçtim.
"Sen evde miydin ya?" diye takıldı canım abim koltukta yayıla yayıla otururken.
"Sen artık ne kadar şu televizyona daldıysan evde olduğumu unutmuşsun. Kalk yemek yap, acıktım ben." Diye karşılık verdim.
"Ev senin, mutfak senin. Banane.." Diyerek mutfağı işaret etti.
"Çocuklar yemek hazır hadi gelin." Mutfaktan gelen ses Ender ҆ e aitti. Midem şu an bayram ediyordu resmen.
"Allah razı olsun senden." Diye bağırdığımda sadece gülmüştü. Mutfağa gidip yemek yedikten sonra bulaşıkları da ben toplamak istemiştim.
Bulaşıkları yıkarken aklıma düşmüştü, bu insanlar olmasa ne kadar yalnız olacağım. Aslında onlardı benim ailem. İşimi bitirir bitirmez yanlarına gittim.
"Şu an kendimi fazlasıyla sevgi dolu hissediyorum ilginç bir şekilde. Sizi çok seviyorum gerçekten...iyi ki varsınız." Dediğimde Levin kalkıp ateşim var mı diye kontrol etmişti. Buna gülmüştüm ve ardından ona sarılmıştım.
"Ben de seni seviyorum güzelim benim." Diyerek sarılmıştı Ender.
"Dondurma yemeye gidelim mi?" diye sormuştu Berkay bana göz kırparak.
"Siz gidin ben havamda değil yetiştirmem gereken şeyler var." Diyerek reddetmişti Levin.
"Ben bugün çok yoruldum hiç halim yok çocuklar siz takılın." Demişti Ender de.
Biraz ısrar etmiştik ama gelmek istemiyorlardı. Biz de ikimiz çıktık.
"Nereden esti bu dondurma aşkı sonbaharda?" diye sordum.
"Canım istedi kızım olamaz mı? Hazal da olsaydı keşke." Dediğinde şaşırmıştım onu sevmediğini düşünüyordum çünkü.
"Hazal ҆ ı sevmediğini düşünüyordum."
"İnsan kardeşini ne olursa olsun sever küçük hanım. Onu ne yaparsa seveceğim. Belki birlikte büyümedik ama ben hep sizi sevdim, hep özledim." Dedi saçlarımdan öperken.
"İnsan hiç görmediği birini özler mi?" sorum karşısında gözleri dolmuştu bu yüzden gökyüzüne baktı.
"Kafasında hayaller kurar, o kişinin nasıl olduğunu düşünür ve ona göre bir profil yaratır kendince ama ona kavuşamayacak olduğu için özler. İnsan bazen o ihtimalleri bile özler."
"Senin için de neler varmış be abim." Dedim gülümseyerek.
"Biliyor musun seni hiç böyle biri olarak hayal etmemiştim."
"Hayal kırıklığına falan mı uğrattım seni anlayamadım."
"Ne bileyim para sende, kendine ait evin de var. Buna rağmen çok mütevazisin ve şımarık değilsin. Ben şımarık birisindir diye düşünmüştüm."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
21.17
Teen FictionBasit bir aşk hikayesiyle başlayan bu hikaye geçmişin sırlarıyla sizi bambaşka bir yere sürüklüyor. Her bölümünü merakla okuyacaksınız. Yapmanız gereken tek şey gidip ilk bölümü açmak...