Bölüm 2

22 6 19
                                    

Mesajı yollamamın üzerinden bir saat geçmesine rağmen hala cevap yoktu. Gereğinden fazla heyecanlandığım için odağımı onun üzerinden çekmem gerekiyordu bu kafayla ders çalışamayacağımı bildiğimden televizyondan rastgele bir şeyler açıp izlemeye başladım. Tam mesaj attığımı unutmuştum ki kapı çaldı merakla kapıya bakmaya gittim.

"Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama evde tuz kalmamış varsa biraz alabilir miyim?" diye soruyordu Ediz. Benim kapıma gelmiş ve benden bir şey istiyordu bir süre dalıp gitmiştim sanırım hemen toparlanıp mutfağa gittim ve küçük bir kaba tuz doldurup verdim ona.

"Biz tam anlamıyla tanışmadık galiba?" diye sordum yarı umursamaz yarı ilgili bir tavırla.

"Sanırım tanışmadık. Kusura bakmayın benim hatam. Aklıma gelmedi açıkçası. Ben Ediz, Ediz Doğan." Dedi ve boşta kalan elini uzattı.

"Sorun değil. Bahar ben de." Dedim elini sıkarak.

"Tuz için teşekkürler, iyi akşamlar."

"Rica ederim size de iyi akşamlar." Dedikten sonra kapıyı kapattığımda kalbim heyecandan. Sakinleşebilmek için balkona çıkıp biraz hava aldım. Bir yıldır tanıyordum onu aslında ama hiç konuşmamız olmamıştı.

Ertesi sabah okulda Peri bende bir tuhaflık sezmiş gibi sürekli bana bakmıştı nedenini sorduğumdaysa bir şey söylememişti ama bakılarını da çekmemişti onun dışında farklı bir olay yaşamamıştık. Eve döndüğümde Leyla Abla evdeydi ve evi mis gibi yemek kokuları sarmıştı. Kendi çapımda bir şeyler yapabiliyordum ama onun haftada iki kere gelmesi benim açımdan çok daha iyiydi. Bu da Akif Sakin ҆ in bana ilk ve son kıyağıydı. 

"Ooo Leyla Sultan döktürmüşsün yine, ellerine sağlık." Dedim onu yanaklarından öperken.

"Her zamanki şeyler boncuğum. Sen yine zayıflamışsın ama. Bir deri bir kemik kaldın bak ben söylüyorum."

"Ben gayet iyiyim ya. Kilom da normal."

"Dün komşun gelmiş buraya."

"Evet, tuz istedi ben de verdim sonra da gitti zaten. Akif Bey evime giren çıkana da mı karışacak bu saatten sonra."

"Öyle deme o her ne olursa olsun senin baban." Dediğinde göz devirdim.

"Kusura bakma Leyla Abla ama ondan iskele babası bile olmaz. Hele o Gülden Bilir denen kadından da anne olmaz. Onlar ebeveynliği ne sanıyorlar acaba? Hangi kafadalar gerçekten merak ediyorum. Şimdi onlar senin annen baban diye başlayacaksan başlama Leyla Abla." Dedim belki acımasızcaydı ama gerçekler böyleydi. Leyla Abla da daha fazla uzatmadı işlerini bitirdikten sonra gitti. Bu konuşmalar iştahımı kaçırdığı için uyumaya karar verdim zaten dersler epey yormuştu bugün beni. Bir saatlik güzel bir uykunun ardından epey acıktığımı düşünerek mutfağa gidip kendime göre masayı hazırlayıp yemeğe başladım. Kapı açılma sesi gibi bir ses duyduğumda kapıya doğru yürüdüm hemen.

"Kuzen! Ben geldiiiiim." Diyerek kendine has girişini yapmıştı Levin. Amcamın kızıydı kendisi ve o aile denen kurumdan sadece onunla iyi anlaşırdık. Ah bir de Hazal vardı tabi...

"Hoş geldin kuzen. Keşke kapıyı çalsaydın be kızım. Ödüm koptu." Dedim ona sarılırken. Levin üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Tıp bölümünü okuyordu.

"Kusura bakma valla. Şöyle değişik bir giriş olsun dedim ama klişe oldu bu." Farklılıkları severdi Levin. İsminden kaynaklandığını düşünürdüm çoğu zaman. Gökkuşağının renkleri anlamına geliyordu yanlış hatırlamıyorsam.

"Evet, biraz klişe oldu hakikaten. Kaynanan seviyormuş ben de yemek yiyordum gel mutfağa."

"Ellerimi yıkayayım geliyorum. Leyla Abla mı yaptı yemekleri?"

21.17Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin