Bölüm 14: Kayıp Günce

356 36 2
                                    

Ah, canlarım "Şükürler olsun!" Dediğinizi duyar gibiyim. Oldukça kısa bir bölüm fakat bu sadece en heyecanlı yerinde bitirmek istediğim bir bölüm olduğu için oldukça kısa sürdü. En yakın zamanda tatmin  edici bir bölüm ile karşınızda olacağım. 

Sizleri seviyorum.

Keyifli okumalar...

Dostluğun  gücü gün geçtikçe ilerliyordu bu dörtlünün arasında.  Gün geçtikçe aralarında oluşan bağa yeni düğümler atılıyor, sicim inanılmaz bir kuvvete ulaşıyordu. 

Dostluk ve güven böyle bir şeydi zaten.  Her gün sırtını dayadığın bedenden kuvvet alarak zorluklara daha iyi göğüs germekti. 

Aceleci adımlarıyla yan yana yürüyordu dört Gryffindorlu. Avery'nin açık teni soğuk meltem yüzünden kıpkırmızı olmuştu. Atkısını boynuna sıkıca sarmış, sadece   topladığı saçlarından fırlayan iflah olmaz, asi tutamlarla gözleri görünüyordu. 

Ron, boynuna astığı gevşek atkısı ve elinde fazlalıkmış  gibi duran kitaplarıyla her zamanki Ron tablosunu gözler önüne seriyordu.

Harry Ellerini cübbesinin içinde gizlerken Gryffindor atkısına sıkıca sarılmıştı.  

Hermione dik omuzlarıyla, düzgün adımlarıyla gayet doğal yürüyordu.

"Hagrid yaptı." Dedi Harry. Sesi gür ve yalındı.

"50 yıl önce Sırlar Odasını Hagrid açtı." Harry'nin sözleri o kadar keskindi ki, o kadar net ve doğruymuş gibiydi ki...

"Harry bu kadar kesin konuşma. Hagrid böyle bir şey yapmaz." Avery uzun zamandır söylediği sözleri tekrarladı. 

"Avery..."

"Lütfen kardeş kavganızı başka zamana erteleyin. Çünkü bu inanılmaz, imkansız!"

Ron, babasından ona kalan aksanıyla konuştu. "Ayrıca Tom  Riddle'ı tanımıyoruz bile. Bana kalırsa ispiyoncu pisliğin tekiydi."

"Ama canavar birini öldürdü Ron. Bir insanın hayatını bitirdi. Ya biz olsak, ne yapardın?" Ron susmuş, boş gözlerle Harry'e bakıyordu. Böyle bir şey düşünülmezdi. Ne kendi dostlarının ne de okuldaki öğrencilerin başına bir şey gelsin istemezdi. Pekala, Draco Malfoy ve o yemeye her daim aç olan dostları bu listeye dahil olmayabilirdi. 

"O canavarın ne olduğunu öğrenmemiz lazım. Hepimizin hayatı tehlikede." Dedi Avery. 

Hermione ise kafasını sallayarak kendi mimikleriyle süsledi söyleyeceklerini. "Dinleyin: Hagrid bizim dostumuz. Neden gidip neler olduğunu ona sormuyoruz?"

"Ahh, kesinlikle eğlenceli olacak." diyen Ron gözlerini devirerek devam etti.

"Merhaba Hagrid. Son zamanlarda şatoya tüylü, kocaman ve korkunç bir canavar saldın mı?"

Hagrid'in sesi duyuldu. 

"Tüylü ve kocaman. Sanırım benden söz ediyorsunuz." 

Hepsi birden o kadar ürkmüşlerdi ki hep bir ağızdan cevap verdiler.

"Hayır!"

Hagrid'in değişen ifadesini görmezden gelen Harry devam etti. 

"Elinde ki o şey nedir?"

Hagrid'in kocaman gözleri ilgiyle parladı, neşesi sesine yansıdır.

"Ah, o şey sümüklü böcek kovucusu. Bilirsin, adam otları için." 

Hepsinin aklını kurcalayan o büyük soru işaretini şimdilik bir kenara bırakmaya karar verdiler. Emin olmadan Hagrid'e karşı bir yargıda bulunmaları onu kırmaları anlamına gelir. ,


''Profesör Sprout'a göre biraz daha büyümeleri gerekiyormuş.  Ama ergenlik sivilceleri geçtikten sonra onları kesip pişirebileceğiz ve tüm o hastahanede ki insanlar düzelecek.   Ve Hagrid fısıltıyla ekledi. İri vücudunun iri gölgesi dörtlünün yüzüne düştü. ''Ve şu kedi hemen düzelsin. Filch benim bile başımı ağrıtıyor.''

"Bu arada eklemek gerekir. Siz dördünüz, kendinizi kollasanız iyi ederseniz. Tamam mı?" 

Hepsinin başı aceleyle sallandı. 

"Sağ ol Hagrid." Dedi Avery. Küçük  elleri ile el salladı. "Hoşçakal Avery ve size." Hafif bir gülümseme eşliğinde Hagrid kulübesine doğru ilerlemeye başladı.

Neville'ı gören Hagrid Neville'a  merhaba dese bile hızla koşan Neville onu pek umursamadı. 

"Hey hey hey..." Diyerek bizim dörtlünün önünde durdu.

"Ne olduğunu bilmiyorum ama gelseniz iyi ederseniz. Hımmm, bu görmeniz lazım." 

"Acele edin, hadi hadi." Neville'ın ton ton yüzünü kocaman olan gözleri kaplamıştı. Yanakları koşmaktan kızarmıştı, nefesi hızlanmıştı. Ters yönde tekrar koşmaya başladığında onu takip ettiler. 

Yatakhaneye çıktıklarında Harry'nin ve oda arkadaşlarının tüm eşyaları yerle bir olmuş durumdaydı.  Kuş tüyleri burunlarına konuyor ve gıdıklıyordu. Avery birkaç kere hapşurmuştu bile.  Yerle bir olan kağıtlar pencereden gelen rüzgarla dört bir yana savrulmaya devam ediyordu.

"Muhakkak bir Gryffindor olmalı. Parolamızı  başka kimse biliyor olamaz."

"Tabii bir öğrenci  de olmayabilir" Diye ekledi Avery. 

"Bunu kim yaptı bilmem ama yapan oldukça önemli bir şey arıyor olmalı." Ron çenesini tutamayıp gene konuşmuştu işte. 

Bir çığlık sesi yükseldi Gryffindor odasından. koşmaya başladıklarında çığlığın kızlar yatakhanesinden geldiklerini duydular. Hermione ve Avery çıkarken Harry, Ron ve Neville bir türlü adım atamıyorlardı. 

"Kızlar yatakhanesine oğlanlar giremez. Bekleyin burada." Dedi Hermione.

Deneseler bile oğlanlar merdivenlere adımlarını atar  atmaz düzleşen merdivenden kayarak yere kapandılar. 

"Ama..." Diyen Harry'i Avery susturdu. "Meraklanmayın. 5 dakika içinde gelmezsek Mcgonagall'a haber verirsiniz."

"Ne güzel, onlar bizim odamıza girebilsinler bizler adım bile atamayalım."

"RON!" Diye hep bir ağızdan çıkıştılar. 

Birinci sınıflardan kızın biri öylece durmuş darma duman olan odayı seyrediyordu. Oğlanların odası kadar belki daha fazla dağınıktı. Avery hemen yatağının altına baktı.

 Aşağı indiklerinde Avery "Evet, bir şeyler aradıkları doğru. Ve bulmuşlar da." Burada Harry'e bakan Avery "Tom Riddle'ın güncesi kayıp." Dedi.



Harry Potter Ve Gizemli Sltyherin Mirası (Onarılıyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin