2

18.8K 1.6K 1.4K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Bu kurgu için aklımdaki sahneleri yazmak için deli dehşet heyecanlıyım. Lütfen sevip sahip çıkın kurguya, desteklerinizi esirgemeyin ki hevesle yazmaya devam edebileyim <3

Bol bol oy ve yorumlarınızı bekliyoruuum, yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

Başımla aracın içinde kalan Taehyung'u işaret ettim. Ağzımı şaklattıktan sonra dudaklarımı konuşmak adına araladım. "Patronunuz gibi biraz siz de taşşaklı olun."

Gözlüğünü burnuna doğru kaydırarak beni izleyen yanık tenli, çakmak gibi parlayan gözlerin sahibi olan mafya Kim Taehyung'un dudakları beğeniyle kıvrıldı.

Bingo, hoşuna gitmişti.

Başını bana doğru iyice çevirerek, boynunu hafifçe eğdi ve dizine yasladığı elini kaldırdı. Uzun, ince ve kemikli parmaklarını hafifçe sallayıp gelmem için işaret verdiğinde memnuniyetle sırıttım.

Bir kaç adımlık mesafe uzağımda kalan araca yönelmeden önce, burnu kanayan keltoş korumaya gözlerimi diktim.

İki parmağımı kaldırıp parmak uçlarımı gözüme doğru tuttum ve ardından keltoşa doğru çevirdim parmaklarımı. Gözüm üzerinde olacak keltoş, senin hesabını keseceğim gün gelir.

Ardından avcumu boydan boya yalayarak havaya şaplak atıyor gibi savurdum. "Bir dahakine kafanın tam ortasına geleceğine emin olabilirsin." dedim ve ona göz kırpıp öfkeden köpürecek kadar çıldırdığı ama Taehyung'un emirlerine karşı gelemeyeceği için sessiz kalmak zorunda olduğunu görerek hoşnutlukla kıkırdadım. Oh canıma değsin.

Dönüp aracın yanına adımladığım gibi kapıyı açıp kendi arabammış gibi rahatça bindim.

"Araca binebileceğini söylediğimi hatırlamıyorum?" diye son derece iğneleyici bir tınıyla konuştu. Haşmetli herifti, az önceki lafım bu uyuz tavrına rağmen geçerliydi. Taşşaklı adamdı.

"Gelmem için işaret veren sizdiniz?" dedim ve rahat koltuğa iyice yayılıp sırıttım.

"Araca yaklaşman içindi, binmen için değil." dedi ikaz edercesine. Gözlerimi devirme isteğimi bastırıp başımı olumlu anlamda salladım.

Sesimi minimum seviyede tutmaya özen gösterecek şekilde, "İş görüşmesi için gelmiştim, koruma alımlarınızın olduğunu zannediyordum çünkü." diye homurdandım.

"İş alımı yok." dedi ve bana göz kırptığında üst dudağım seğirdi.  Ne bok yiyecektim şimdi. Onca şovda boşa mı gitmişti yani? Boşuna yumruk yediğimle ve efor harcadığımla kalacak mıydım?!

Ağzımın içine sızan metal tadı o anda fark ettim. O sırada burnuna doğru kaydırdığı gucci güneş gözlüğünün altında parlayan çakmak gözleri dudaklarıma kaydı. Anlaşılan dudağımın kanadığını tek fark eden ben değildim.

"Silaha başvurmasalardı, tüm korumalarınızı tek başıma indirirdim. Anlayacağınız o kadar sağlam , köklü bir eğitim geçmişim var. Bence beni kaçırmamalısınız Bay Kim. Sizin için çok iyi bir koruma olabilirim." dediğimde, konuştukça alt dudağımın zonklaması şiddetlendi. İçten içe karıncalanarak şişmeye başladığını hissettim. Dudağımı patlatmıştı o keltoş!

Benim sözlerime kulak asmak yerine, gözlerini dudaklarımdan ayırmadan ağır ağır konuştu. "Dudağın kanıyor."

Bana bilmediğim bir şey söylesene diyesim gelse de, bu sözleri içime gömüp sessiz kalmayı tercih ederken, omuzlarımı sorun yok dercesine, umursamaz bir tavırla silktim.

MIDNIGHT PLAN • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin