MIDNIGHT PLAN • TAEKOOK +18 ✓

7

Haiii, ben geldiiim. Ehehe bu fici yazmayı seviyorum ya, her ne kadar hak ettiği değeri görmese de :))

Kore saatine göre meleğimiz, civcivimiz Jimin'imizin doğum günüüü. Doğum gününe kore saatine göre 10 dakika kala yayın açtı weverseden bebişim. Çok güzel ve çok tatlıydı her zaman olduğu gibiii iyi ki doğmuş iyi ki var bizim güzel yürekli meleğimiz<333

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

Dudakları beğeniyle bükülürken başını ağır ağır olumlu anlamda salladı.

"Gelelim görevine." dediğinde bakışları keskinleşti ve kısıldı. Kaşları çatılırken sertçe yutkundum.

"Baş korumam Park Jimin'i bulup bana sapasağlam bir şekilde getirirsen, seni ikinci baş korumam olarak işe alacağım."

Sözleri tokat misali yüzüme çarpıp geçtiğinde, feci şekilde köşeye kıstırıldığımı iliklerime dek hissettim. Fakat açık veremezdim, bana yem atıyordu. Benden şüphelendiği için, Jimin'in kaybolması ve benim ortaya çıkmamın tesadüf olduğuna hiç mi hiç inanmıyordu.

Onu koruma, özellikle de baş koruma olmak isteğimi baskılayarak düşünmesi konusunda yineleyip durunca benden şüphelenmesi normaldi.

"Ama bana imkansız görevler veriyorsunuz." diyerek hızla oyuncu rolüme bürünüp yüzümü asarak dudaklarımı büzdüm. Şaşkınlığımı ona hissettirmeden hızla toparlanmıştım.

"Park Jimin adlı baş korumanızı tanımıyorum, nasıl bulup size getirmemi isteyip bekleyebilirsiniz ki? Sonuçta ben ajan değilim Bay Kim. Görevim yalnızca sizi korumakla yükümlü tutulmalı, yanlışsam düzeltin lütfen." Sesimi son derece minimum seviyede tutarken, üslubumu korudum.

Taehyung'un çenesi kaskatı gerilirken, başını ağır ağır olumlu anlamda salladı ve başımın iki yanında duvara abandığı kollarını oradan ayırıp geri çekildi.

"Personel katına geçebilirsin." diyerek kravatını düzeltip salonun çift kanatlı kapısına doğru ilerlemeye başladığında kaşlarım çatıldı.

Sırtımı duvardan ayırıp arkasından bakarken, söze atıldım.

"Burada mı kalacağım?"

Ayakkabısının tabanlarını zemine gürültüyle vura vura ilerlerken, sözlerimle birlikte duraksama yaşadı. Geniş sırtı gözlerimin önünde sergilenirken, oturmasına rağmen jilet gibi duran takım elbisesine bakıp ıslık çalma isteğimi güçlükle baskıladım.

Yavaşça bana doğru dönerken ellerini siyah kumaş pantolonunun ceplerine tıkıştırıp omuzlarını dikleştirerek bakışlarımızı buluşturdu.

"Şoförümsün?"

Soruma soruyla karşılık verdiğinde başımı olumlu anlamda salladım. "Ne zaman çıkacağım belli olmuyor, bu yüzden korumalarımın olduğu gibi şoförümde personel katında kalıyor."

Woah, bu çok iyiydi işte. Resmen muhteşem bir fırsattı bu. Evde kalıp bana ihtiyacı olmadığı her evrede etrafı çaktırmadan kurcalayabilir, bir şeyler bulabilirdim.

Aslında odasına girmenin bir yolunu bulursam, ona biraz daha yakın olabilirsem her şey daha da kolaylaşabilirdi. Kimlerin ona yatırım yaptığı, ne tür paralar akladığı, hangi şirketlerle iş birliği yaptığı, kaçakçılığa yataklık edip etmediği, yasal olmayan yollarla mal getirip getirtmediği ve dahası... Tüm bunları öğrenirsem elindeki tüm işleri Yoongi hyungun almasını sağlayabilirdim.